Şu Allah’ın belası darbe girişiminin çok büyük bir faydası da oldu...
-İtiraflar zamanı perdelerini açtı!..
Aman Tanrım, siyasetçisinden gazeteci kılıklı tetikçisine, akademisyeninden anlı şanlı işadamına her kesimden, her cenahtan itiraf yağıyor!.. Tabii “itiraf” derken, şöyle “anasının ak sütü” gibi, mertçe ortaya çıkıp “günahlarının özeleştirisini yapanlardan” söz etmiyorum; sözünü ettiğim güruha dahil hanımefendiler, beyefendilerin sığındığı tek bir sözcük var:
-Aldatıldım!..
Öyle sihirli bir sözcük ki, söylendiği anda geçmişin bütün kirleri temizleniyor, eline kan bulaşmış, yüzlerce, binlerce insanın “ahını” almış kişi bile neredeyse “evliya” mertebesine yükseliveriyor!..
Kumpas süreçlerinin cengaver kalemleri, “darbeciler kazığa oturtulmalı” fetvası veren Prof. kılıklı kalemşorlar, Fethullah’a övgü düzmekten dilleri kahverengiye çalan anlı şanlı “köşe yazıcılar”, şimdilerde bu “değeri pek yüksek” sözcüğün arkasına sığınıyorlar!..
Yıllardır düşünüyorum, hatta üzülmeye, kompleks bile duymaya başladım; bu kadar “en ünlü Türk büyüğü” , hem de bir değil, iki değil sürekli kandırılırken, biz niçin bir kez bile “kandırılamadık!” Neyimiz eksikti?. Örneğin niçin şöyle ballandıra, ballandıra “ne kadar da kullanışlı aptallarmışız” mealinde yazılar yazamadık, kahroluyorum valla!..
Şaka bir yana, yukarıda sözünü ettiğim tayfanın söylediklerinin de, varlıklarının da hiçbir önemi yok; tarih önünde bu zevat artık “yok hükmündedir!” Ancaak, yaptıklarıyla, söyledikleriyle, yönlendirmeleri ile toplumun, ülkenin kaderinde etkin olan, yaptıkları vahim hatalar, işledikleri “günahlar” nedeniyle tamir edilmesi çok güç yaralar açanların “aldatıldık” masalı dışında itiraf etmesi gereken çok önemli konular mevcut...
-CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bu anlamda ilk sıralarda yer alan kişilerden biri!..

Ekmeleddin’i kucağınıza kim bıraktı?!.

Çok değil, yalnızca iki yıl önceydi...
Herkes büyük bir merakla CHP’nin cumhurbaşkanı adayını bekliyordu. Ben açıkçası Yılmaz Büyükerşen’in adaylığına kesin gözüyle bakıyordum; tüm anketlerde ezici çoğunlukla öndeydi sevgili Yılmaz Hoca!..
Kılıçdaroğlu, hepimizi ters köşeye yatırarak, MHP ile birlikte karar verdikleri “Çatı Adayını” açıkladı:
-Ekmeleddin İhsanoğlu!..
Yılların gazetecisi olarak bu ismi bir yerden anımsıyordum ama ne yalan söyleyeyim ilk iş olarak Google’a müracaat ettim!.. Özgeçmiş gerçekten etkileyiciydi!..
-Kahire doğumlu, Türkiye’ye ilk kez 28 yaşındayken teşrif etmiş bu muhterem zat, 2004 yılında AKP’nin büyük desteği ile İslam İşbirliği Teşkilatı Genel sekreterliği’ne getirilmişti... Babası Mehmet İhsan Efendi, Mustafa Kemal’in idam fetvasını veren Vahdettin’in Şeyhülislamı, Türk düşmanı Mustafa Sabri’nin adeta müridiydi. Öyle ki, ölünce de onun yanına gömülmeyi vasiyet etmişti!..
Etkileyici değil mi? Ama bitmedi, Ekmeleddin Bey Abdullah Gül ile aynı üniversitedendi; ünlü “Ortadoğu uzmanlarını” yetiştiren, Arap ülkelerinin pek rağbet ettiği Exeter üniversitesi!..
Seçim gezileri sürecini anımsarsınız, hakkını teslim edelim her fırsatta nasıl sağ görüşlü olduğunu, AKP’nin ileri gelenlerine nasıl sevgi beslediğini, CHP ideolojisiyle en ufak bir ilişkisi olmadığını söyledi!.. Dini kullanma konusunda AKP’den milim geri kalmadığını, kalmayacağını da gittiği, konuştuğu her yerde cömertçe gösterdi...
İşte Ekmeleddin Bey böyle bir muhteremdi... İyi de birader Kemal Bey, ilk günlerde adını bile yanlış telaffuz ettiği bu arkadaşı nereden bulmuştu?.. Soruyu yanlış sormuş da olabilirim; şu şekilde sorayım:
-AKP zihniyetinin bu has adamını Kemal Bey’in kucağına kim bıraktı?!..

Amerikan belgelerinde FETÖ-Ekmeleddin aşkı!..

Kılıçdaroğlu bu soruya hiçbir zaman yanıt vermedi...
Bunun yerine Ekmeleddin aleyhinde konuşulmasını, en ufak eleştiri getirilmesini yasakladı.. Halka ise “tıpış tıpış gidip oy vereceksiniz” talimatı verdi!.. O sıralarda Pensilvanya’daki Fethullah olabilecek en açık şekliyle Ekmeleddin’e oy istiyordu: “İman-ı Ekmel, İslam-ı Ekmel, İhsan-ı Ekmel” diyor, adeta yalvararak “dantel gibi işlemeliyiz” çağrısı yapıyordu!..
Ama asıl “kucak meselesi” 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ortalığa döküldü!.. Amerikan Judial Watch İzleme Örgütü, ABD başkan adayı Hillary Clinton’un yardımcısı Huma Abidin’in e-postalarını ele geçirerek yayınladı... Bir de ne görelim; Gülen Cemaati’nin etkin isimlerinden Gökhan Özkök, “Sevgili Huma” girişiyle attığı mesajda Clinton’un, o sıralarda henüz İslam Konferansı Örgütü Genel Sekreteri olan Ekmeleddin İhsanoğlu’nu ABD Başkanı Obama’yla Türkiye ziyareti sırasında “hiç olmazsa 15 dakika” görüştürmesini özellikle rica ediyor. Hitap bile ne denli samimi ilişkiler içinde olduklarını gösteriyor; özellikle yapılan milyon dolarlık bağışlardan sonra!..
Son bir not daha; ABD dışişleri kriptolarına da misafir olan Ekmeleddin’in ABD’ye olan hayranlığını anlatan şu sözlerini paylaşalım:
-ABD, günümüzün Osmanlı İmparatorluğudur!..
Şahane değil mi? Peki ABD, bu arkadaşı nasıl tanımlıyor, onu da görelim:
-İhsanoğlu ABD-İKÖ işbirliği açısından önemli bir fırsat!..
Şimdii, bu son bilgiler ışığında Kemal Bey’in kucağına böylesi bir “bombayı” kimin bıraktığı aslında kabak gibi ortada!.. Ancak hazır “itiraflar zamanı” iken, sayın Kılıçdaroğlu’na rica ediyorum; Hiç olmazsa “kandırıldık” sakızını çiğnemekten helak düşen şu “yok hükmündeki” zevat ile farklılığınızı ortaya koyun...
-Bir gericiyi, bir Fethullah işbirlikçisini aday yapmaya sizi kim mecbur etti, nasıl mecbur etti, tıpış tıpış gelin anlatın lütfen!..