Türkiye, akıl almaz bir büyük oyunun, bir “parçalama” projesinin içinden geçiyor!..
İçeride ağır bir baskı rejimi tesis edilirken, muhalif kim varsa abuk subuk suçlamalarla devre dışı bırakılırken, artık TBMM’nin, Anayasa Mahkemesi’nin, yargının anlamı ifadesini yitirmiş, koca ülke Kanun Hükmünde Kararnamelerle(KHK) bir tek kişinin fermanına bağlanmışken, arka planda kan donduran, Türkiye’nin geleceğini karartacak gelişmeler yaşanıyor...
Cumhuriyet Bayramı günü çıkarılan iki KHK, hemen ardından Cumhuriyet gazetesine yapılan operasyon doğal olarak gündemin birinci sırasına oturuverdi...
-Bunu planlayanlar da öyle olacağını biliyorlardı zaten!..
Millet bunlarla meşgulken, aynı zaman diliminde Türkiye’nin Irak’ta ikinci bir cephe açabileceği bizzat savunma bakanı tarafından dile getirildi...
-Suriye’den sonra “belalı toprakların” en kanlı bölümüne de dahil oluyorduk yani!..
O zaman niçin Misak-ı Milli, niçin Lozan, niçin Musul tartışmalarının aniden gündeme sokulduğunu da anladık; en azından bir kısmımız uyandı!.. O dehşet verici uyarı da Vatan Partisi lideri Doğu Perinçek’ten geldi:
-Türkiye Musul’a girerse Diyarbakır’ı verir!..
Bu kirli oyunun tarihi aslında epey eskilere dayanıyor. Diyarbakır, Güneydoğu, Doğu Anadolu hep “birilerinin” gözü olduğu topraklardı!.. Bizim “en büyük Türk büyükleri” de daha 12-13 yıl önce “Diyarbakır BOP’un yıldızı olacak” diye seviniyordu iyi mi!.. Sizlerle Diyarbakır üzerine 12 yıl önce yazdığım makaleyi paylaşmak istiyorum...
-Okuyun ve emperyalizmin nasıl sinsi, nasıl sabırlı olduğunu görün!..


Diyarbakır kimin yıldızı?!.


“Akıl almaz bir itiraftı…
Söylenen sözlerin içeriği ve söyleyenin kimliği, yeniden biçimlendirilmesi için düğmeye basılan Ortadoğu’da Türkiye için nasıl bir gelecek tasarlandığını hiçbir kuşkuya meydan vermeyecek açıklıkta ortaya koyuyordu:
-Şu anda Amerika’nın da “Büyük Ortadoğu Projesi” var ya, genişletilmiş Ortadoğu, yani bu proje içinde Diyarbakır bir yıldız, bir merkez olabilir. Bunu başarmamız lazım…
Bu sözler, Kuzey Irak’ta bir kukla Kürt devleti kurmak için kırk takla atan Barzani ya da Talabani tarafından söylenmiş olsa hiç mesele yoktu!.. Diyarbakır’ı da başkentleri olarak hayal eden kabile reislerinin yeni bir hezeyanı olarak kabul edilir, gerekli yanıt verilirdi…
Ancak, yukarıdaki sözler 16 Şubat günü Kanal D’de yayınlanan Teke Tek programında, Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından söylendi!!!
Söylenen sözlerin bu ülke için ne denli aşağılayıcı olduğunu, bir başka ülkenin piyonu konumunun nasıl kabullenildiğini ve nasıl bir anayasa suçu oluşturduğunu şimdilik bir tarafa bırakalım…
-Niyete bakalım!..
Tayyip Bey’in, içinde yer almak için çırpındığı, “başarmamız lazım” dediği Büyük Ortadoğu Projesi, ABD’nin uzun yıllardır hazırlıklarını yaptığı ve Irak’ın işgaliyle birlikte düğmeye bastığı bir proje.
Başbakanın gayet bilinçli bir şekilde kullandığı gibi, projenin diğer adı “genişletilmiş Ortadoğu!..” Yani, Kuzey Afrika’dan başlayıp, Endonezya, Çin, Orta Asya ve Kafkasya’ya kadar uzanan bir coğrafyada siyasi ve ekonomik olarak Amerikan egemenliğinin tesis edilmesi projesi!..
-Diğer bir deyişle, dünyanın petrol ve yer altı zenginliklerinin toplandığı toprakların ham yapılması planı!..


Sırada Türkiye var!..


Bu planın gerçekleştirileceği coğrafyanın çok büyük bölümünü ise İslam ülkeleri oluşturuyor. O zaman ne yapılması lazım?. Bu ülkelerin ufalanması, yani küçültülmesi, daha açık bir deyişle parçalanması lazım!.. Özellikle Ortadoğu’da, İsrail’in tüm komşularının, İsrail’in boyutlarına yaklaştırılması lazım!..
Lazım olanlar listesini sürdürelim; Irak ilk örnek ve en az üçe bölünmesi planlanıyor. Sırada Suriye, İran, Suudi Arabistan ve Mısır var…Peki, ABD bu planın hayata geçirilmesi için hangi piyonu ağırlıklı olarak öne sürmeyi planlıyor dersiniz?
-Tabii ki Türkiye’yi!!!
Türkiye, Büyük Ortadoğu Projesi adı verilen istila planında, kullanılması gereken en önemli askeri güç konumunda. Geçen yıl reddedilen 1 Mart tezkeresini hatırlayın; eğer kabul edilseydi, bugün en az yüz bin Amerikan askeri Türkiye’nin Güneydoğu’daki sınır bölgesini bir şerit halinde işgal altına almış olmayacak mıydı?!.. ABD’nin kızgınlığının ana nedeni savaş sonrası senaryoların bozulmuş olmasıydı…
-Tezkerenin reddi, istila planlarını geciktirmişti!!!
Peki, ABD çıkarları doğrultusunda komşularına ve İslam dünyasına karşı askeri güç olarak kullanılmak istenen ve bu iktidarla projeye iyice adapte olan Türkiye, bu hizmetlerinin karşılığında ne elde edecek?.
-Parçalanacak!..
Çünkü projenin mantığı bunu gerektiriyor!.. Kuzey Irak’ta kukla Kürt devleti bunun için kuruluyor. Tüm Ortadoğu ülkelerinin un ufak edildiği bir ortamda, büyük bir askeri güce sahip, büyük bir ülke komik kaçmaz mı?!.. ABD Büyükelçisi Pearson 2003 Temmuz’unda şöyle demişti:
-Anadolu’nun güneyini, doğusunu, Kuzey Irak’ı alırsanız, tek bir ekonomik bölge görürsünüz. Gerçek şu ki; ortak bir yaklaşıma odaklanmamız gerekiyor…
Tayyip Bey’in itirafını, Pearson’un sözlerinin üstüne koyun, buna İkiz Yasaları, Kamu Yönetimi Reformu’nu ekleyin, bir de işbirlikçi kalemlerin “Türkiye merkezli Büyük Ortadoğu Projesi” kampanyasıyla süsleyin…
-İşte o zaman Diyarbakır’ın neyin merkezi, kimin yıldızı olduğunu olanca çıplaklığı ile görürsünüz!!!”
Bu yazıdan 12 yıl sonra, Türkiye tam da bu gerekçelerle Ortadoğu’ya sürülüyor, uyan ey ahali, elimizde Misak-ı Milli bile kalmayacak!..