Yenikapı’da büyük “demokrasi” mitinginin yapıldığı gün...
Herkes oradaydı, Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, anamuhalefet lideri, MHP lideri, Meclis dışındaki bazı parti liderleri, bir yığın artist, şarkıcı, futbolcu, havuz medyasından merkez adıyla anılan medyadan bir yığın yazar, televizyoncu ve sayın halkımız... Televizyonun karşısına oturdum, izlemeye başladım; daha dakika bir gol bir, anamuhalefet liderinin “yalnızca Atatürk posterleri ve Türk Bayrağı olursa gelirim” dediği meydanda, Cumhurbaşkanı’nın dev posterleri, yeşil bayraklar, tekbir getirenler, daha neler neler... Bir süre sonra kendimi mırıldanırken yakaladım:
-Bu meydandan Yenikapı ruhu değil olsa olsa tuz ruhu çıkar!..
Keşke yanılsaydım! Ne yazık ki tüm düşündüklerim bir bir gerçekleşti... Olağanüstü Hal Uygulamasına (OHAL) geçildikten sonra 15 yıldır ülkeyi dilediği gibi, anayasa, yasa, yönetmelik, gelenek, görenek takmadan yöneten kafa, bu kez aynı ülkeyi “babasının çiftliği” gibi yönetmeye başladı!.. Yukarıdan aşağıya bir ceberutluk, bir despotluk ki sormayın gitsin; ama emin olun ben şahsen hiç şaşırmadım!.. Atalarımızın o müthiş özdeyişini bilirsiniz:
-Yaptıkları, yapacaklarının teminatıdır!..
Şimdi o meydana giden, yetinmeyip Saray’a da giden, 2,5 aylık OHAL düzenini görüp hâlâ “Meclis açılışında ayağa kalkacağız” diye karar alan ana muhalefet liderine sormak lazım:
-Türkiye’nin kuruluş belgesi Lozan’a düşman, Büyük şairin işaret ettiği gibi “sana düşman, bana düşman, düşünen insana düşman” bu iktidar önünde değil ayağa, amuda bile kalksanız bu kafayla, bu kindarlıkla, bu yıkıcılıkla uzlaşılabileceğinizi hâlâ düşünebiliyor musunuz?!.

İmam böyle yapınca cemaat ne yapmaz!..

Ara başlıkta kısaca değindiğim gibi yukarısı vurunca, aşağısı “öldürmeye” başladı!..
Örneğin Çanakkale’nin Bayramiç ilçesi Halk Eğitim Merkezi Akşam sanat Okulu Müdürü sıfatını taşıyan Mustafa Özcan isimli muhterem, eşiyle birlikte kullandığı sosyal medya hesabından Necip Fazıl Kısakürek’e atfedilen, ancak nerede yazdığı ya da söylediği belli olmayan şu iğrenç mesajı paylaştı:
-Örtüsüz kadın perdesiz eve benzer, perdesiz ev ise ya satılıktır ya da kiralık...
Bu tipler gayet sinsi, korkak ve de haysiyet düşkünü olduğu için bu muhterem de büyük tepki oluşunca hiç utanıp sıkılmadan eşinin ardına saklandı, aynen şöyle dedi:
-Eşim eskiden paylaşmış. Kapalı olmayan kadınlara karşı bir hakaret algısı oluşturduysa özür dilerim...
Herif-i naşerife bakın; hem eşini ortaya atıyor hem de başkaca hiçbir anlama gelemeyecek mesaj için kapalı olmayan kadınlardan özür diliyor.. şimdilik lütfen açığa alındı ama kuşkunuz olmasın yakında terfi bile edebilir!..
Gelelim Yozgat ilinin AKP aday adayı Vali Bey’ine... Vali sıfatı taşıyan Kemal Yurtnaç isimli muhterem zat, OHAL durumundan vazife çıkartarak, bir gecede Yozgat’ın ilçelerinde faaliyet gösteren tüm içkili mekanları kapatıverdi!..
Üstelik alay eder gibi bir açıklama yaparak:
-Sivil dönemde yetkim yoktu; bugün var, kullandım!..
Artık bir dahaki seçimlerde aday adaylığından, adaylığa terfi ettirilip ödüllendirilir!.. Vali Bey, Yozgat’ta 27 tane bar ve pavyon olduğunu söylüyor ama doğru söylemiyor; Yozgat’ın merkezinde bir tane dahi alkollü mekan yok, olanlar daha önce bir bir çeşitli bahanelerle kapatılmış!.. OHAL’i fırsat bilerek kapattığı mekanların tümü Yozgat’ın ilçelerinde... Gerekçesini de gayet ulvi bir amaca bağlıyor Vali Bey:
-Bu yerler, Ankara ve İstanbul’daki gibi nezih mekanlar değil. Eşleri bu mekanlara giden kadınlar şikayette bulundu. Aile hayatını korumak görevimiz. Pancardan kazandıkları paraları gidip buralarda harcıyorlar...
Kimsenin hayatına karışılmayacağını defalarca “yemin billah” söyleyen iktidar mahfilinden tık yok tabii!.. O Vali’ye kim çıkıp şunu söyleyebilir sizce:
-Sana ne arkadaş!..

OHAL çok faideli bir alet!..

Biliyorsunuz OHAL uzatılıyor. Saray, zaten “12 ay bile sürebilir” işaretini çaktı!..
Bu işaret fişeğinden sonra, Yozgat örneği de “mıh” gibi ortada dururken, Türkiye’nin 81 ilinde, altı yüz küsur ilçesinde neler olabileceğini tahayyül bile edemiyorum!..
Çok faideli bir alet vazifesi gören OHAL sayesinde muhterem iktidar ve kuyrukçuları her türden yasak, baskı, sindirme yollarına başvurabilir!.. Örneklerini çok kısa bir zaman içinde göreceğimizi rahatlıkla söyleyebilirim...
Cumhuriyete düşmanlığı ayan beyan ortaya çıkan bu kadrolar, yüzüncü yıl tamamlanmadan rejimin “Canına ot tıkamak” için aklınıza hayalinize bile gelmeyecek, gelemeyecek cingözlüklere imza atabilirler!.. Şimdi sözüm ana muhalefet partisinin muhterem yöneticilerine:
-Yeter artık, ayağa kalkın!..
Yeter artık; meydanlara inin, caddelere çıkın, milyonlarca insan kahrolmuş, bitap düşmüş halde sizin yolunuzu gözlüyor!.. Yeter artık; haftada bir grup toplantısında konuşarak, arada bir pancar üreticisiyle, işadamlarıyla hasbıhal ederek, Ahmet Hakan’ın programına çıkıp “iktidarı adaletli davranmaya çağırıp” İktidarın kuyrukçusu yazarlara “tüyo” vererek, düpedüz faşizm yolunda yürüyen bu ülkeyi kurtaramazsınız...
-Unuttunuz herhalde, CHP bu ülkenin kurucu partisidir!..