Yayılmacı ve sömürgeci dış güçlerin, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünü fırsat bilerek Türk varlığını tümüyle ortadan kaldırmak için giriştikleri yıkım ve kıyım saldırısı, Mustafa Kemal’in önderliğinde ordulaşıp “Ya istiklâl ya ölüm!” diyerek kahramanlık destanları yazan Türkiye halkının kazandığı Büyük Zafer’in 94. yıldönümünü yarın ATATÜRK ve arkadaşlarını bir kez daha minnet ve şükranla anarak kutlayacağız. Kıvancımızın ve gururumuzun verdiği mutlulukla Atatürk ilkelerine bağlılığımızı, eşsiz önderimizin izinden ayrılmayacağımızı en yürekli biçimde ve içtenlikle açıklayacağız. Atatürk’ümüzün adını anmadan konuşma yapanlarla, doğrudan ve dolaylı saldıranları kendi utançlarıyla baş başa bırakacağız. Sıkışınca posterlerini asanlar içtenlikli olamaz.
Her yönden tam bağımsızlığı, özgürlüğü, ulusal egemenliği, gerçek demokrasiyi, insan haklarını, uygarlık ve çağdaşlığı amaçlayarak girişilen Ulusal Kurtuluş Savaşı, Türk Ulusu’nun varlığını benimsetme ve koruma, topraklarına ve haklarına saygı gösterilmesini sağlama, barış içinde karşılıklı saygı ve güvenle yaşama istencini gerçekleştirme çabasıydı. Mustafa Kemal, eski düzeni sürdürme, eski yapıyı koruma önerilerini elinin tersiyle itti. Demokrasinin beşiği olan cumhuriyeti yeğleyip gerçekleştirmesi, düşünce ve vicdan özgürlüğünün güvencesi lâiklikle tüm inançlara saygıyı benimsetmesi, kalkınma için bilimden başlayarak hukuku araç kılması, insanlık yolundaki büyük atılımının başlıca dayanaklarıdır.
Türk Gençliği’ne Seslenişi’nde yarınları öngören anlamlı sözleriyle bize bıraktığı emanetin onuruyla eserini ödünsüz koruyup geliştirme andımızı yineliyoruz. Ulusumuzun büyük bayramını yürekten dileklerle kutlayarak güne uygun bir şiirle Atatürkçüleri selâmlıyoruz.

İNDİRİN RESİMLERİMİ DUVARLARDAN

Ben Mustafa Kemal’im çocuklarım,
Kırgınım size.
Terör bitecekse bir gün bu ülkede,
Şehitler gelmeyecekse Güneydoğu’dan,
Analar ağlamayacaksa,
Yetim kalmayacaksa bebeler,
Yeniden açılacaksa okullar,
Kurtulacaksa vatan,
Râzıyım,
İndirin resimlerimi duvarlardan.

Unuttu çocuklar Ant’ımızı,
Resimlerimi çıkardınız kitaplardan,
Kırdınız, parçaladınız yontularımı,
Satıldı bütün varlığımız,
Yok ettiniz kazanımlarımızı.
Nerede damarlarınızdaki o soylu kan?
İndirin resimlerimi duvarlardan.
Nerede benim ulusal bayramlarım?
23 Nisanlarım nerede?
Unutturdunuz 19 Mayısları,
30 Ağustosları unutturdunuz.
Yıktınız bütün eserlerimi birer birer.
Neler çekti bu ulus yobazlardan,
İndirin resimlerimi duvarlardan.

Kaldır da başını çevrene bir bak.
Ne hukuk kaldı ne hak.
Çiğnendi bütün yasalar,
Pis kokular geliyor dört yandan,
İndirin resimlerimi duvarlardan.

Bir dram oynanıyor Güneydoğu’da,
Köyler boşaltılmış, kentler yakılmış.
Sızlıyor kemikleri Süleyman Şah’ın,
Üzülüyor Ziya Gökalp, Cahit Sıtkı,
Ağıtlar yükseliyor Diyarbakır’dan, Sur’dan,
İndirin resimlerimi duvarlardan.

Kafanız almıyorsa uygar bir dünyayı,
Şeriata sarılın, çarşafa girin.
Bilime, sanata boş verin.
Utanıyorsanız “Türk’üm!” demekten,
Bayrağınızdan utanıyorsanız,
Rahatsızsanız Cumhuriyetten, lâiklikten,
Özlüyorsanız hilâfeti, saltanatı,
İkinci sınıf sayıyorsanız kadını,
İş işten geçmiş olacak çoktan,
İndirin resimlerimi duvarlardan.

Medet umuyorsanız üfürükten,
muskadan,
Kurtulamazsınız karanlıklardan.
Korkuyorsanız aydınlıklardan,
Kim kurtaracak sizi bataklıktan?
Yine bir güneş doğmayacaksa
Samsun’dan,
İndirin resimlerimi duvarlardan.
Sarı saçlarımı, mavi gözlerimi,
Büyük Nutkumdaki tüm sözlerimi,
Gelmeyin, gelmeyin Anıtkabrime!
Unutun, unutun, unutun beni!

Özbek İncebayraktar