Yalnız yaşlıların yakınmalarını yansıtan, geçmiş yılları anma biçimindeki duygusal açıklamalar değil yaşanan olayların nitelik ve içeriği eleştirel yaklaşımlara neden oluyor. İktidarın 15 Temmuz olayları nedeniyle yürürlüğe koyup anamuhalefetin Anayasa Mahkemesi’ne götürdüğü kanun hükmünde kararnameler nedeniyle yaşanan hukuksuzluk ortamı, güncel acınma ve üzülmelerin (hayıflanmanın) kaynağını oluşturuyor, ister cadı avı, ister kadı avı denilsin gerçekçi bir suçlu-suçsuz ayrımı yapılmadan iktidarın kementi ve kelepçesi işliyor. “İzlerin birbirine karıştığı” ve “varsa yanlışlıkların düzeltileceği” bu nedenle yineleniyor. Güneydoğuda kimi öğretmenlerin görevine dönmesi de gereksinime bağlanıyor. Yurtdışından bile eleştiri alan uygulamaların eşe, çocuklara, kayınvalide ve kardeşlere yaygınlaştırılması ülkenin toplumsal yaşamını olumsuz etkiliyor. Adalet gereksinimi ve güveni yine umutların odağında.
Yetkili ve sorumluların siyasal kökenli ve amaçlı açıklamaları endişeleri gidermeye yeterli değil. Yanlı yaklaşımlar, gerçeklerle çatıştıkça, inandırıcı olamaz. Duygu ve düşüncelerdeki gölgeler giderek koyulaşıyor izlenimi, kaygıları artırıyor. Kanun hükmünde kararnamelerin olağanüstü hal süresi uzatılarak siyasal amaçların karşıtlara karşı uygulama aracı olarak sürdürülmesi olasılığı ulusal yaşamın üstündeki bulutları katılaştırıyor. İnsanlık, yurttaş, güvenlik, barış, sağlık, erinç (huzur) gözetilerek partizanlıktan, yandaş medyanın kışkırtmasından ırak, adalete içten bağlılıkla haksızlık ve kötülüklerin önlenmesi herkesin dileğidir.

ESKİSİ GİBİ DEĞİL

“Boşa geçen yıllar..” şarkını anımsatırcasına geçmişle bugünü karşılaştırarak yapılan değerlendirmenin değinmeleri bugünlerin eski günlere benzemeyip onları arattığında birleşiyor. Teknikteki gelişmelere karşın yaşam sevincini, yaşam kıvancını olumsuz etkileyen durumlar daha ağır basıyor. Sevgisiyle, saygısıyla, güveniyle, dostluğuyla, bayram mutluluklarıyla eski günler aranıyor.
Yalnız bunlar mı? İşte değinilenlerden kimileri: Türkiye eski Türkiye değil. Devlet eski devlet değil. Yöneticiler eski yöneticiler değil. Yargı bağımsız değil. Üniversite özerk değil. Yurttaş eski yurttaş değil. Öğretmen eski öğretmen değil. Öğrenci eski öğrenci değil. Asker eski asker değil. Memur eski memur değil. İşçi eski işçi değil. İşveren eski işveren değil, Evlât eski evlât değil. Köylü eski köylü değil. Dostlar eski dostlar değil. Berberler eski berber değil. Şoförler eski şoförler değil. Gıdalar eski gıdalar değil. Şarkılar eski şarkılar değil. Sistem, demokrasi değil.
Değil.. değil.. değil..

NİYE BÖYLE OLDU?

Toplumsal doku bozulması öncelikli eğitimde bozukluk, siyasette bozukluk, aile ve insanlık ilişkilerinde bozukluk, yurttaşlık bilincinde bozukluk, ahlâk ve terbiye düşüşü, inanç sömürüsü, çıkarcılık, bilgisizlik, yalan, dolan ve sahtecilik oyunları ve benzeri tutumlarla davranışlar.
Konuşmalarda yinelenen “eski” sözcüğü, etkisizliği, geçersizliği, köhnemişliği, olumsuzluğu değil geçmişin daha iyi, daha düzeyli, daha doyurucu ve mutluluk verici olduğunu anlatmak için kullanılmıştır.
Geçmişi anmak başka, aratmak başka. İyi duygularla anıp örnek edinmeli, aramamalıyız. Geçmişten ders almalı, övünmeli, geleceğe temel edinmeli, onu geçmeye çalışarak kazanımı bilmeliyiz. Ama özlememeliyiz.