Toplumsal ilişkilerin siyasal ve ekonomik nedenlerle gitgide bozulduğu günümüzde saygı sorununa değinmeyi yararlı buluyoruz. Kişilikte, nitelikte, özellikte başarıda seçkin olanlarla yaşta büyüklere, konumda ve durumda değerli olanlara duyulan bağlılık “saygı” sözcüğüyle anlatılır. Saygı, çekingenlik ve değerbilirlik karışımı bir yaklaşımdır. Saygıya değer olan saygın, saygı gösteren de duyarlı ve terbiyelidir.
Kuralsızlığın, ilkellik düzeyinde kabalığın, umursamazlığın, saygısızlığın üzüntüyle izlendiği durumlar ve olaylar giderek azalacak yerde artmaktadır. Yaşlı büyüklere, devlet temsilcilerine, öğretmenlere, yaraşır olan kişilere, aramızdan ayrılanlara saygı, kendi insanlık niteliğini yansıtan bir davranış biçimidir. Saygı gösterenin insanlık donanımı yönünden değerini ortaya koyar. Saygısız, saygıya değer değildir. Saygın kişiler, toplumun simgesi sayılır.
Bir zamanlar Atatürk’ün katındaki saygı duruşu için “..sap gibi durmak”tan söz edenlerin neden olduğu tartışma unutulamaz. Geçen ay sonunda Anıt-Kabir’e çocukların oynaması için konulan gereçlerin kaldırılması sorunu bir kez daha yeniledi. Anıt-Kabir in ağaçlı bölgelerinde elverişli ortamlar varken mozolenin hemen yanının seçilmesi gerçekten çok yanlış olmuştur. Genel düzene, saygının anlamına aykırı konuma karşı tepkiler haklıydı. Kimi iktidarcı zevzeğin ve iktidar uydusunun durumu savunarak tepki gösterenlere yönelik sözleri duygu ve düşünce bozukluklarını yansıtmıştır. Armağan-bağış iyi niyetli bir tutumdur ama yerleşimi ve kullanım biçimi uygun değildir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde onarımın bahane edilerek Atatürk’ün mareşal üniformalı tablosunun kaldırılması da büyük yanlışlıktır. Amaçlı ise büsbütün çirkinliktir.

ÖRNEK

Kötü örnek, örnek değildir. İyi örnekler yaşamımızı renklendiren, ders niteliğindeki oluşumlardır. İki örnek, ibret verici niteliğiyle hepimizi uyarmalıdır.
Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında Geçitkale’de rumların yerinden söktüğü Atatürk büstünün yerlerde sürüklenmesini uygun bulmayan rum Ksaunthos Harbesi, köşeye bırakılan büstü alarak evinde korumuş ve 42 yıl sonra törenle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yetkililerine teslim etmiştir.
İlginç bir durum da Rusya Devlet Başkanı Putin’in Anıt-Kabir ziyaretindeki saygı duruşudur. Saygı duruşunu uygun bulmamayı ya da duruştan sıkıntı duyulduğunu anlatan “..sap gibi durmak..” sözündeki tutumun tersine, Putin belirgin bir eğilişle saygısındaki içtenliği ve değerbilirliğindeki yaraşırlığı ortaya koyuyor. Başını eğerek yaptığı saygı duruşu, Anıt-Kabir’e görev zorunluluğuyla çıkanları utandırmalıdır. Yurtdışında oldukları zaman Anıt-Kabir’e çıkmaktan kurtulduklarını sanarak gezileri yeğleyenler bir kez daha düşünmelidir.
Ölüler, biz andıkça yaşar. Onların örnek yaşamlarından alınacak dersler, kişiliklerine saygıyla başlar. Mezarlıklarda onları anmak onlara saygı ve bağlılığın vurgulanmasıdır. Anma toplantılarındaki anlatımlar, değinmeler, seçkin kişiliklerin örnek alınması önerileriyle yarınlara yönelik çağrılardır. Toplumsal dayanışmanın, toplumsal barışın, birlikteliğin gücünü de yansıtan anmalar yaşamsal ve ulusal ilkeler bağlamında soylu davranışın yükselişidir.

2