Siyasal bir oyunu ibretle izliyoruz. İktidar yapısındaki son değişikliğin günümüz cumhurbaşkanının istemesi ve düzenlemesi doğrultusunda gerçekleştiği, ayrılan başbakanın sözleri ve AKP Olağanüstü Kongresi’nin geçişiyle kanıtlanmıştır. Bay RTE’ın andıyla bağdaşmayan tutum ve davranışları, sözleriyle aykırılığı ortaya koyan duruşu Anayasa’nın ve hukukun ayaklar altına alındığının somut belirtileridir. RTE’ın cumhurbaşkanı seçildiğinde de iktidar partisi toplantısı yapması benzeri durum, siyasal tarihimizin yargısında değerlendirilecektir.
Gerçekte “fiilî durum” denilerek Anayasa’ya aykırı gidişin açıklanması bir tür olan-biteni vurgulamak (itiraf)tır. Çekinmeden fiilî durumun hukuksallaştırılması için yeni Anayasa ile başkanlık sistemi çabaları, günümüzdeki hukukdışılığın söylemidir. RTE’ın yalın bir kutlamayla yetinmeyip öneriyi de geçen buyruk içerikli kutlama telgrafı, içine düşülen durumun belgesidir. Mustafa Kemal’e karşı yaklaşımlarının yanında RTE’ın telgrafının ayakta alkışlarla karşılanması yanlılığın gösterisidir. AKP’liliğini “Anne evlâdından kopar mı?”
diyerek pekiştiren Bay RTE ayrıca kendi isteğini “Millet istiyor” diyerek dayatmakta, kendini millet yerine koymakta, Erbakan’cı birileri de Anayasa değişikliği hazırlamaktadır.
Bir cumhurbaşkanından beklenmeyen sert, yanlı, yaralayıcı, uzun konuşmalarıyla ayrımcılığı sürdüren RTE’ın destekçileri de onun kadar sorumludur. Olumlu ve yararlı çabalar yerine Fethullahçılarla eski birlikteliklerini unutturmak ve kendi sorumluluklarını kapatmak için birlikte neden oldukları her şeyi cemaate yıkarak saldırılarını sürdürmekte, muhalefeti topa tutmaktadır. Hiçbir dönemde cumhurbaşkanlığı ve cumhurbaşkanı bugünkü kadar tartışılmadı. Şimdiden partili cumhurbaşkanı gibi davranmaktadır. Cumhurbaşkanlığı başdanışmanı “Fiilen başkanlığa geçildi” diyerek Anayasa’ya aykırılığı çekinmeden geçerli göstermektedir.

KARANLIĞA VE YIKIMA HAYIR!


Yansızlık bir düşkünlük, istenç (irade) zayıflığı değil, güveni pekiştiren onurlu bir duruştur. Bulundukları katları (makamları) koruyan, etkin ve yararlı kılan, saygınlığı güçlendiren yansızlık, özellikle devlet işlerinde büyük önem taşımaktadır. Devlete bağlılığın koşullarından ve gereklerinden biridir. Yargı organlarının bağımsızlığı yansızlığının, yansızlığı da bağımsızlığının olmazsa olmazıdır. Kimin, hangi çağrısına olumlu yanıt verip katılacaklarını, nasıl davranacaklarını, nasıl konuşacaklarını iyi düşünmeleri gerekir. Yansızlık ve bağımsızlığından kuşku duyuran, güvenilmeyen yargıya kimse inanmaz, saygı duymaz. Hukukçuların özensizliği yıkıcıdır, kaçınılmalıdır. Yargı bağımsızlığı devletin onuru ve yüceliğidir.
Son zamanların endişe veren olayları, terörün yayılma tehlikesiyle üzüntüyü artırmaktadır. Ülke düzeyinde lâik cumhuriyete, hukuk devletine zarar verilmekle kalınmamış, dine de aykırılıklar izlenmiştir. İnanç sömürüsüyle siyaset yapma ve yurttaşları inançlarına göre ayırma, bir tür siyaset ustalığına dönüşmüştür. Gidiş tehlikelidir.
Hele 17/25 Aralık 2013 olaylarını içlerine sindirenlere ne demeli? Başta bunlar olmak üzere ayyuka çıkan hırsızlık ve rüşvet olaylarını, kız ve erkek çocuklara cinsel saldırıları, toplantılarda ve taşıtlarda kadın-erkek ayrımı, kadınlara yönelik barbarlıkları içlerine sindirenler insan olamazlar ki yurttaş, siyasetçi, hukukçu vd. olabilsinler. Sapıklık ve sapkınlığın çirkin olaylarıyla toplumsal barış bozulmakta, yarına ilişkin umutsuzluk sözleri duyulmaktadır. Umut, toplumsal bir güçtür.
Şimdi Anayasa’ya bağlı kalınmayarak hukuka aykırılıklar yaşatıldığına göre yarın hukuksuz bırakılma tehlikesi işten bile değildir. Kimse kimseyi aldatmasın ve kimse aldanmasın:
Hükûmet, Binali Yıldırım adını taşısa da aslında RTE hükûmetidir. Önceden yazıldığı belli olan Hükûmet Programı da bir RTE projesidir. Yeni Başbakan’ın “Başkanlık borcu” da. Demokrasimiz inanç sömürüsü ve olanaklar sarmalında siyasal kandırmalarla karanlığa sürüklenmektedir. Özellikle muhalefet partilerine, aydınlara ve yurtsever medya ile üniversitelere büyük sorumluluk düşmektedir. Yargıtay’ın MHP’yle ilgili geciken kararının nelere yol açacağını göreceğiz.
MHP yönetiminin yanlışlıklarının nelere mal olacağını da. ATATÜRK’le kazanılanları RTE ile elden çıkarmayalım.

ANMA


Yarın, 27 Mayıs 1960 Devrimi’nin 56. yıldönümüdür. 19 Mayıs’ı geçiştirmeye ve unutturmaya çalışanların yönetimde olduğu dönemde siyasal bozulmaya ve diktaya karşı girişilen olayda yitirdiklerimizi anıyor, kazandırdıklarını koruma çağrımızı yineliyoruz.