Umut, istencin güneşidir, yüreğin ateşidir. Beyin gücü olarak insan yaşamında yadsınmaz bir yeri olan önemli bir kaynaktır. “Umut, imanın anasıdır” sözü umutsuz kalmanın, umudu yitirmenin yaşam sıcaklığını ve direncini azaltan özelliğini vurgulamaktadır. Günümüzün hukuksal, güvenlik ve terör olayları başta siyasal ve ekonomik sorunları hepimizi düşündürüp tasalandıran olumsuzluklarını sürdürmektedir.
Devlet yöneticilerinin Cumhuriyet Bayramı ile Atatürk’ü anma konuşmalarında ağırlık verdikleri yönelişlere bakılırsa geleceğe ilişkin umutsuzlukların haklılığı anlaşılır. Ulusal yapı tümlüğü, ülke bütünlüğü, devlet düzeni ve cumhuriyetin nitelikleri konusundaki kaygıları giderici bir olumlu gelişmeye rastlanmamaktadır. Karamsar ve kötümser olmamıza karşın gönendirecek bir belirti yoktur.
Günümüz cumhurbaşkanı, anayasa yansızlığına ters düşen AKP ilişkileriyle geliştirmeye çalıştığı “başkanlık sistemi” çabalarıyla, muhtar toplantıları ağırlıklı söylemleriyle ülkenin gerçek sorunlarına uzak düşmektedir. Terör, şehitler, geçim koşulları, adaletsizlikler toplum yapısını kemirmektedir. Yürürlükteki Anayasa’ya göre yapamadığı ne var ki düzen değişikliği peşindedir? Her şey ellerinde. Engel olan bir güç var mı? Niye yakınıyorlar? Hukuka aldırmıyorlar, yargı da yardımcıları durumunda. Anlaşılıyor ki başkanlık amacı, ülkeye yararlı olmak, devleti daha iyi yönetmek, ulusu gönendirmek için değil. Kendi amaçlarını gerçekleştirmek, devleti kullanmak, araç durumuna getirmek, toplumu avuçlarına alıp sultalarını kurmak için.

BELİRTİLER

Partizanlık ve yandaşlıklar hız kesmiyor. Araştırılıp aydınlatılması gereken konular örtbas ediliyor, çözümlenmesi gereken sorunlar öteleniyor. Devlet kurucularına, cumhuriyete ve niteliklerine yangözle bakılıyor. Yaşamsal kavramlar, ilkeler ve kurumlar sürekli karalanıp suçlanıyor. Devletin temeli olan adaleti aramayan kalmadı. Misak-ı Millî, Lozan Barış Antlaşması, Türk Devrimi kazanımları sürekli kötüleniyor. Halka yanlış bilgiler veriliyor. Gözdağı, baskı, tutuklama ve cezalandırma yollarıyla ağır durumlar yaşatılıyor. Aileler perişan ediliyor, çalışanlar yakıştırmalarla suçlanıp ekmekleri ellerinden alınıp yıkıma itiliyor
Ama Feto’cuların siyasal ayakları, iktidar partisi içinde olup olmadıkları, artıkları varsa neler yapıldığı – yapılacağı hiç belli değil. Buna karşın görevinden ayrılmak zorunda bırakılan AKUT Başkanı Nasuh MAHRUKİ ile Cumhuriyet gazetesi yönetici ve yazarları kolaylıkla suçlanabiliyor.
“Demokratik açılım-barışçı çözüm” diyerek PKK’lılarla sarmaş dolaş olanlar, “Ne istediler de vermedik” diyerek Feto’nun sarmaşıklarını izlemekle yetinmekten öte ona bir tür kankalık yapanlar, ortak ve birlikte atamalar, yerleştirmeler, olanaklar düşünüp uygulayanlar, aynı çanağa kaşık atanlar için bir işlem yok.
Daha iyi yönetim, daha erinçli (huzurlu) bir yaşam, daha aydınlık ve güvenli bir gelecek için umut verici bir olumlu gelişme bir insancıl ve hukuksal yaklaşım, inandırıcı bir tutum-davranış görülüyor mu? Umut duyuracak, umut yeşertecek bir durum var mı? İktidar yardakçısı ve yalakası medya dışında ulusumuza kıvanç duyuran bir ses, bir adım, bir gelişme yaşanıyor, izleniyor mu? Tutuklanan sözde itirafçı yargıçların anlatımlarıyla ortaya dökülen yargıdaki tiksindirici durum, düşülen bataklığı gösteriyor. Siyaset de böyle. Hangi siyaset, hangi siyasî ahlâk? Döneklerin etkin ve sözcü olduğu ortam, düzeyin belirtisidir. Kanun hükmünde kararname rejimi, iktidarın sopasına dönüşmektedir.

VELVELE

Gereksiz ve yersiz telâş, heyecan, gürültü-patırtı anlamında bu sözcüğü anımsatan olaylarla toplum oyalanıyor, siyasal avutmalarla zaman geçiriliyor. Başkanlık, referandum, Feto’cularla savaş, Suriye ve Irak olayları, ABD ve AB ile ilişkiler geriliyor. Yine de umudumuzu koruyacağız. Umutsuz kalmak, ışıksız kalmak, kimsesiz kalmakla birdir. ATATÜRK’e emanetlerine yaraşır olma çabası ve en büyük hazinemiz cumhuriyeti koruyup güçlendirmek ödevimiz umudumuzun başlıca koşulu olarak bizi yaşatacaktır.
Yılmadan, yorulmadan, korkmadan, doğruluk, erdem, ahlâk, namus kavramlarının soylu bilinciyle, onurla hukuk yolundan, demokrasi aydınlığında ödün vermeden çalışacağız.