Şahsi oynarlar, kendi kendilerine pas verirler, kendi ortalarına kendileri vururlar, köşe oldukları için köşe vuruşlarını severler, verkaç bilmezler, vurkaç’a bayılırlar, vole vuramazlar, voli’yi iyi vururlar, krampon yerine takunya giyerler, tekmeye kafa uzatmazlar, karambolde kıstırırlarsa kafaya tekme atarlar, dokuz kusurlu hareketin dokuzunu da yaparlar, elle oynarlar, taban girerler, ofsaytta yakalanırlar ama, federasyon başkanı kendilerinden olduğu için hep avantaja bırakılır, yanlışlıkla bi dokun... Anında mağdur olurlar, yere atarlar kendilerini, sanırsın kaval kemikleri kırıldı, penaltııı diye bağırırlar, sıkışınca topu taca atarlar, senden çıktı derler, buz gibi gol at, saymazlar, teğet geçti derler, altı pastan kazma gibi dışarı vururlar, gooolll diye tribüne koşarlar, zaten boş tribünlere de eşlerini dostlarını doldururlar, megafondan kendi isimlerini anons ettirip, kendi kendilerine tezahürat yaptırırlar, 10-0 kaybetseler bile, sanki kazanmış gibi Meksika dalgası yaparlar, kendi kendilerini omuzlara alırlar, kendi pozisyonlarını kendi televizyonlarında ballandıra ballandıra yorumlarlar, istersen hezimete uğrat, şike yaparlar, hakemlere kömür-bulgur dağıtarak üç puanı toplarlar, itiraz edeni saha komiserlerine coplatırlar, biber gazı sıktırırlar, rakiplere kırmızı, kendi taraftarlarına yeşil kart göstertirler, fikstürü kendileri çeker, deplasmana gitmezler, sadece kendi statlarında sahaya çıkarlar, kendi statlarını kendi yandaşlarına yaptırırlar, maç başladıktan sonra kuralları değiştirirler, herkes 90 dakika oynarken, bunlar 90 artı van münüts oynarlar, Avrupa maçlarında golleri yerler, folluk olurlar ama, 90’a taktık, ters köşeye taktık, Avrupa şampiyonu olduk diye güpegündüz havayi fişek fırlatırlar, bunların oynadığı futboldan medet umarak Avrupa kupası bekleyenler çöpten marul toplarken, bunlar kamplarını yedi yıldızlı rixos’larda yaparlar, Yargıspor’a bacak arası, Postalspor’un boş kalesine röveşata takarlar, kazma rakipleri duran toplara bile vuramadığı için, medya it’manyurdu da maçı sattığı için, devamlı şampiyon olurlar.

*

Werder Veremem...
Adı üstünde, ver topu bunlara, değil 90 dakika, 24 saat pas yapsalar gene de orta sahayı geçmeyi başaramazlar, bitirici vuruştan vazgeçtik, rakibi bırakıp birbirlerine çalım atarlar, birbirlerini marke ederler, boş kaleye muz orta gelsin, ıskalarlar, kafaya çıkıp birbirleriyle tokuşurlar, kendi kendilerini sakatlarlar, frikiki ben atıcam sen atıcan diye, ceza sahası içinde kavga ederler, birbirlerine küserler, kimi sahayı terkeder, kimi topu alır gider, yanlışlıkla gol atsalar, bu sefer hakeme itiraz ederler, ofsayttı görmedin derler, kendi gollerini kendileri iptal ettirirler, güya gol kralı diye Gandi Kemal’i santrafora koydular, daha bismillah ilk maçta lisans çıkarmayı unuttular, yirmi sezondur madara olmalarına rağmen, yenildik ama ezilmedik diye tura çıkarlar, bu taktik anlayışla yirmi sezon daha sıra takımı olmaları ve şampiyonluk bekleye bekleye kahırdan kanser olan taraftarın kulübü yakması bekleniyor.

*

Eintracht Püskevit...
3-5-2 veya 4-4-2 yerine 1-1-1 taktiğiyle oynuyor, tek kaleci, tek orta saha, tek forvet, hepsi aynı kişi, teknik direktör de aynı kişi, takımın geri kalanı yedek kulübesinde oturup, n’apçak acaba diye onu seyrediyor, e tabii tek kişiyle hem oyun kur, hem gol ara, mümkün değil, bari gol yemeyeyim diye kendi kalesinin önünde stoper mevkisinde duruyor, kulüpten devamlı yazılı açıklama yapılıyor, Eintracht Püskevit’in nasıl oynayacağı anlatılacağına, Badem United’a şöyle oyna böyle oyna diye taktik veriliyor, ateşli taraftarına rağmen beraberliğe razı bi görüntüsü var, iddaa kuponlarının banko sıfırı, alırsa Olimpic Lorke derbisinden üç puan alır, hepsi o, anca kümede kalır.

*

Olimpic Lorke...
Ligin en flaş takımı, krampon yerine mekap giyerler, dan dun oynarlar, gol yerler, hakemi vururlar, yenersin, stadı yakarlar, ofsayt çal, tribüne molotof atarlar, faul ver, soyunma odasının koridoruna mayın döşerler, deplasmana gidersin, tararlar, kırmızı kart göster, ırkçılık yapılıyor diye uefa’ya şikayet ederler, defalarca saha kapatma cezası aldılar, buna rağmen fair play ödülüne layık görüldüler, Atletico Lorke, Sporting Lorke, Newcastle Lorke, Borussia Lorke, Cska Lorke, habire tabela değiştirirler, her sezon başka isimle sahaya çıkarlar, takımlar devre arasında Abant’a filan gider, bunlar Kandil’de kamp yapar, hem süperligde oynamak istiyor, hem federasyonu tanımıyor, hem özerk federasyon kurmak istiyorlar, lisansı iptal edilen teknik direktörleri Sir Apo Ferguson taktiklerini avukatları aracılığıyla veriyor, pek yakında affedilip takımının başına geçmesi bekleniyor, ligi kaçıncı bitirirlerse bitirsinler, şampiyonlar ligine katılmalarına kesin gözüyle bakılıyor, maçları bijitürk’ten şifreli, yalaka televizyonlarımızdan şifresiz yayınlanıyor.

*

Club Liboj...
Forma aşkları yoktur, kiralık oynarlar, bazen postal giyerler, bazen takunya, siz bakmayın bu sezon badem united kadrosunda olduklarına, çoban sülü’nün kulüp başkanlığı döneminde Sparta Kırat için ter döktüler, çankaya’nın şişmanı şampiyonken Real Papatya’daydılar, netekim Kenan gol kralıyken Muhafızgücü’ne amigoluk yapıyorlardı, kıvraktırlar, ağır çekimde izlerseniz, sadece ayakları oynamaz, başları kıçları da oynar, bonservis bedellerini Avrupa kulüpleri öder ama, bizim ligde top koştururlar, bileklerini kessen “AB” rh negatif akar, maç satmaktan zevk aldıkları için milli takıma alınmazlar, parayı pek severler, maçın başında kale mi top mu diye yazı tura atılırken, yere düşen paranın üstüne bile plonjon yaparlar, karambol sevmezler, ceza sahası karışırsa, yan bağlarım çekti filan deyip, tedaviye gidiyorum ayaklarıyla yurtdışına kaçarlar, stadyum ihalelerine aracılık yapıp, komisyon kollarlar, asla jübile yapmazlar, küme düşseler bile bi bakarsın, şampiyon takımın otobüsüne binivermişler, zeki çevik ahlaksızdırlar, bu yazıyı bile okuyup “yarabbi şükür” diyebilirler.

*

Ahali idmanyurdu...
Gelen takıyor, giden takıyor, averaj takımı oldu, “en az üç” yiyor, kentsel dönüşüm ayağıyla stadı satıldı, antrenman sahasına toki dikildi, kulübe kayyum atandı, bonservisler icralık, krampona haciz geldi, formaya bankalar el koydu, don-fanila oynuyor, Avrupa ligine katılacağım sanıyordu, Arap ligine gitti, maç primi yerine kömür alıyor, transfer taksidi yerine bulgur veriyorlar, amatör ruhla hava topuna çıkarken kafasını direğe vurdu, beyin sarsıntısı geçirdi, “idrak” yolları enfeksiyonu yaşıyor, durumu kavrayamıyor, 2002’de küme düştü, hâlâ “dünya liderisin” diyorlar, inanıyor.
---------------------------------------------------------------------------------------------------
Bu yazıyı tee 2011’de yazmıştım, vodafone arena açıldı, hayaldi gerçek oldu!