Ergenekon çöktü, artık  GES’i konuşma zamanı

Ergenekon davası Yargıtay kararıyla çöktü.
Peki, Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk gibi davalar bahane edilerek atılan adımlar ne olacak?
İlk akla gelen Genelkurmay Başkanlığı’na bağlı çalışan Elektronik Sistemler Komutanlığı’nın, bilinen adıyla GES’in askerden alınıp, MİT’e devredilmesi...
Peki bu devirden sonra Türkiye’nin başına neler geldi?
Suriye sınırında iki uçak düştü... Biri Suriye tarafından düşürülen TSK uçağı, diğeri Türkiye’nin düşürdüğü Rus uçağı...
Şimdi soru şu:
Eğer GES Komutanlığı, kumpas davaları bahane edilip apar topar MİT kontrolüne verilmeseydi, acaba bu iki uçak olayı engelenebilir miydi?
Genelkurmay, Suriye füzesini ateşlendiği anda fark edip, Türk uçağını vurulmaktan kurtarabilir miydi?
Ya da Rus uçağının düşürülmesi engellenebilir miydi?
Hatırlayın; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Rus uçağı olduğunu bilseydik, vurmazdık” demişti.
Milli Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri Ümit Yalım ise “GES, MİT’e devredilmeseydi, 24 Kasım 2015 Salı günü, kalkış için hazırlık yapan Su-24 tipi uçağın, pist başı yaptığı anda Rusya’ya ait olduğu saptanır ve bu bilgi GES birlikleri tarafından Eskişehir’deki Birleştirilmiş Hava Harekat Merkezi’ne (BHHM) iletilirdi” diye konuşmuştu.
Artık bu soruları sorma, AKP hükümetinin bizzat yarattığı Ergenekon imajını kullanıp, attığı adımları... Bu adımların Türkiye’ye büyük, çok büyük bedellerini konuşma zamanı...

‘Arap Baharı’ devam ediyor sırada ‘Cihatçı İslam’ var

Tunus demokrasi yoluna girdi.
Fas, attığı reformlarla mutlak monarşiden daha yumuşak bir rejime doğru geçiş yaptı.
Irak’ta, Suriye’de, Libya’da tek adam rejimleri ya yıkıldı ya da etkisizleştirildi.
İran, dünyayla barışıyor.
Tüm bunlar, “Arap Baharı” ile başlayan, Ortadoğu’nun yeniden şekillendirilmesinin ilk adımları...
Peki bitti mi?
Son dönemde yaşanan gelişmeler, bu sürecin bitmediğini, aksine yeni bir hedefin yavaş yavaş ortaya çıktığını gösteriyor.
Yeni hedef, “Cihatçı selefi İslam” hareketleri...
Buna Irak ve Suriye’de IŞİD...
Mısır ve Kuzey Afrika’da Müslüman Kardeşler...
Ortadoğu’nun diğer bölgelerinde İhvan...
Suudi Arabistan’da Vahhabizm adını verebilirsiniz.
Adı ne olursa olsun, tümüne karşı tüm dünyada bir hareketlilik başlamış durumda.
IŞİD’e karşı mücadele malum... Silahla yapılıyor. IŞİD’e karşı hem Suriye içinden, hem de dışından operasyon üzerine operasyon yapılıyor.
Cihatçı İslam’ın “siyasi cephesine” karşı ise yargı ve yasama alanlarında mücadele başlamış durumda...
ABD Kongresi’nde Müslüman Kardeşler’in “terör örgütü” sayılmasına ilişkin karar tasarısı da;
Suudi Arabistan’ın 11 Eylül saldırıları ile bağlantısının yargı aşamasından sonra yasama düzeyinde sorgulanması da tesadüf değil.
Ortadoğu’daki bazı ülkeler bu konuda yavaş yavaş “taraf belirlemeye” başladılar bile...
Ürdün Kralı’nın - daha sonra Ankara’nın baskısıyla yalanlansa da- Türkiye’nin IŞİD’e destek verdiğine ilişkin basına sızan sözleri de...
Yine Ürdün’ün, Türkiye-Suudi Arabistan-Katar’ın desteklediği Suriye’deki muhalif İslam Ordusu’nun lideri Zehran Alluş’un “nerede olduğunu” Rusya’ya bildirdiği iddiaları da, Ürdün yönetiminin “nerede saf tuttuğunu” açıkca gösterir nitelikte.
Üstelik, siyasal İslam hareketlerine karşı Ortadoğu’da giderek güçlenen bir Rusya-ABD ittifakı da göze çarpıyor.
ABD Başkanı Obama ile Rusya Lideri Putin’in son yaptıkları zirve önemli...
Zirveden çıkan karar, IŞİD’in etkisizleştirilmesi için Türkiye-Suriye sınırının tamamen kapatılması.
Peki bu nasıl yapılacak? Cihatçı İslam adına savaştığını iddia eden IŞİD, yine Suriyeli cihatçı selefi gruplar tarafından mı durdurulacak?
Yoksa cihatçı İslamcı muhalif gruplar etkisizleştirilip, içinde PYD’nin de olduğu Suriye’nin laik güçlerine mi yatırım yapılacak?
Başka şekilde söylersek...
Acaba Suriye’de cihatçılar birbirlerine mi kırdırılacak?
Yoksa hem IŞİD, hem de “ılımlı muhalif” denilen ama aslında gerçek anlamda cihatçı İslamcı muhaliflerin tümü Suriyeli Kürtlere mi bitirtilecek?
Türkiye’deki iç dengeleri de etkileyebilecek çok önemli bir yol ayrımı yakın...

ANKARA FISILTISI

AKP’de veliaht kim?


Ankara’da perde önünde MHP/kongre kargaşası yaşanırken...
Perde gerisinde ise benzer bir iç karışıklık AKP’ye hakim durumda.
AKP’de uzun vadede “veliaht” belli... Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak, hem parti içinde, hem devlet işleyişinde giderek etkinliğini artırıyor.
Asıl sorun “kısa vadede” potansiyel lider adayının kim olduğu üzerinde düğümleniyor.
AKP’de, “Davutoğlu sonrası” konuşulurken, akla gelen ilk isim Binali Yıldırım olurdu.
Ancak oğlunun kumar macerasının ardından Yıldırım’ın ismi bir anda kulislerden silindi.
Öne çıkan başka isimler var...
En çok telaffuz edilen isim ise Mustafa Şentop.
Şentop, son dönemde özellikle başkanlık sistemini içeren yeni anayasa konusunda çok öne çıkmıştı.
Halen TBMM’de Anayasa Komisyonu Başkanı olarak görev yapan Şentop’un adı daha önce de bakanlık için geçmiş ancak Davutoğlu cephesinden vize alamamıştı.
Davutoğlu ile mesafeli ilişkisine rağmen Şentop, Saray’da önemsenen isimler arasında anılıyor.