Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın darbe girişiminden sonra uluslararası arenada yaptığı en kritik hitap, New York’ta BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşma oldu.
Erdoğan, konuşmasının büyük bölümünü 15 Temmuz darbe girişimine ayırdı, FETÖ’den “yeni nesil terör örgütü” olarak bahsedip, BM üyelerini bu örgüte karşı uyardı
Ancak unutmamalı; bu konuşma darbe girişiminin üzerinden iki aydan fazla süre geçtikten sonra yapıldı.
Ve dünya artık darbeyi değil darbe sonrasında Türkiye’de yaşananları, toplu işten çıkarmaları, mahkemesiz verilen yurtdışı yasaklarını, hapisteki gazetecileri, işadamlarının malvarlıklarına el konulmasını konuşuyor.
Bu çerçevede uluslararası kamuoyunun Türkiye’nin Cumhurbaşkanı olarak Erdoğan’dan beklentisi netti:
Özgür ve demokratik dünyanın bir parçası olan Türkiye hakkında darbe sonrasında ortaya çıkan “ne yöne gidiyor?” sorusuna yanıt verilmesi...
Erdoğan’dan, Türkiye’nin ne zaman olağanüstü halden vazgeçip, yeniden demokratik hukuk devleti uygulamalarına geri döneceği konusunda net mesajlar ortaya koyması beklendi.
Oysa Erdoğan bu beklentiyi karşılamak yerine Türkiye’de yapılan ve demokratik dünyada çokça eleştirilen uygulamaları, diğer BM üyelerine de “tavsiye” etti.
Erdoğan’ın konuşmasındaki “Bu kürsüden tüm dostlarımıza kendi güvenlikleri için ülkelerinin geleceği için FETÖ’ye karşı gerekli önlemleri almaları çağrısında bulunuyorum” sözleri, samimi bir tavsiyeden çok, Türkiye’de darbe sonrası yaşananları “meşrulaştırma çabası” olarak yorumlandı.
Eğer Erdoğan, demokrasinin sadece “sandık” kısmına değil özgürlükler kısmına da ağırlık veren, Türkiye’nin geleceğinde demokrasiye daha çok yer açan bir konuşma yapmış olsaydı, dünya kamuoyundan “yeni kredi” alma imkanı olabilirdi.
Ancak Türkiye’de sıradan bir il mitinginde de yapabileceği, daha çok iç politikaya dönük hamasi bir konuşma yapmayı tercih etti. Ve New York’ta; hem Türkiye, hem de kişisel olarak Erdoğan’ın imajı açısından büyük bir fırsat kaçırıldı.

Erdoğan’ın New York bilançosu

Peki, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın New York seyahatinin bilançosu ne?
- Erdoğan’ın en büyük önceliği FETÖ’yle mücadele idi. Bu konuya, BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada da değindi, diğer tüm görüşmelerinde de gündeme getirdi. Ancak umduğu sonucu alamadı ki, ziyaretinin son günlerinde şu açıklamayı yaptı: “Meseleyi darbeye maruz kalan milletimizin değil de bizzat darbe girişiminde bulunanların zaviyesinden dinleyen bir komitenin Türkiye’yle ilgili nasıl bir kanaate sahip olacağını tahmin etmek herhalde güç değildir.”
- Erdoğan’ın yine FETÖ kapsamında New York temaslarında ağırlık verdiği konu Fetullah Gülen’in yaşamakta olduğu ABD’den, tutuklama ya da sınırdışı konusunda somut bir işaret alabilmekti. Ancak ABD Başkan Yardımcısı Biden’la yaptığı görüşmenin ardından sarf ettiği sözlerden, bunun olamadığını da anladık: “Milli Güvenlik Kurulumuzun stratejik belgesine kaydolmuş bir teröristi istiyorum. Ama siz hâlâ direniyorsunuz. Neymiş? Mahkeme. Ne mahkemesi ya? Teröristin ne mahkemesi olacak ki? Bunun Green Kart’ı varmış. Vatandaşlıktan insanları çıkarmak bu kadar kolay da Green Kart’ı iptal etmek zor mu?”
- Üçüncü öncelik ise Suriye’de, başta ABD olmak üzere IŞİD karşıtı koalisyon ülkelerinin PYD-YPG’ye yönelik desteklerini kesmelerini sağlamaktı. Ancak Erdoğan’ın New York’ta ABD Başkan Yardımcısı Biden’a “YPG’nin terör bağlantılarını” anlattığı saatlerde, Washington’da ABD Savunma Bakanı Carter, Kongre’ye “PYD-YPG’ye silah verdiklerini, yine vereceklerini” anlattı.
Kısacası, Erdoğan’ın seyahatindeki en önemli üç öncelikte herhangi bir gelişme sağlanamadı.
Koskoca seyahatten kala kala, daha önce Küba’nın, Venezuela’nın liderlerinin de yine BM’de farklı sözlerle dile getirdikleri, artık eskimeye yüz tutmuş “dünya beş’ten büyüktür” sloganı kaldı.

ANKARA KULİSİ

Kılıçdaroğlu kontrolde...

Darbe girişiminin ardından başlayan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bile “at izi, it izine karıştı” dediği tutuklama, görevden alma, memuriyetten ihraç etme zinciri, Türkiye’de en çok tartışılan konu...
FETÖ ile doğrudan bağlantıları olmadığı halde, sırf Bank Asya’da sahip oldukları hesaplar ya da isimsiz ihbar mektuplarıyla kamudan ihraç edilenleri en çok dert edinen kişilerden biri de CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu...
Kılıçdaroğlu’nun talimatıyla CHP, FETÖ gözaltı/görevden almalarından mağdur olduklarına inananlar için partide bir başvuru merkezi, bir komisyon oluşturdu.
Kılıçdaroğlu, sadece komisyonun kurulmuş olmasıyla yetinmedi. Bu komisyonun çalışmalarının da bizzat takipçisi...
Nasıl mı?
CHP kulislerinde, geçenlerde Kılıçdaroğlu’nun kendini tanıtmadan, komisyona bir ihbarda bulunduğu konuşuluyor. Sırf komisyonun istendiği gibi çalışıp çalışmadığına, FETÖ’yle mücadele furyası mağdur ya da mağdur yakınlarına gerekli ilginin gösterilip gösterilmediğini anlamak için...
Kulislerde konuşulanlara göre, Kılıçdaroğlu başka bir isimle telefon edip, komisyona mağduriyet bildirdi. Ancak komisyon o kadar yoğundu ki, “size kısa sürede geri döneriz” demelerine rağmen Kılıçdaroğlu’na aynı gün içinde dönüş gerçekleşmedi.
Kılıçdaroğlu da bu konuyu Parti Meclisi ve MYK gündemine getirip, komisyonun daha etkin çalışması için gerekli önlemlerin alınmasını istedi.
Şimdi CHP harıl harıl komisyonda görevlendirilecek ek personel arıyor.