ABD’de beklenmeyen oldu; Donald Trump Başkan seçildi.
ABD gibi çok büyük ülkede, Trump gibi çok tartışmalı bir ismin Başkan seçilmesi, elbette tüm dünya politikasını etkileyecek; özellikle de Ortadoğu’da kartlar yeniden karılacak.
Peki Türkiye bundan nasıl etkilenir?
Trump’ın seçilmesi AKP hükümeti açısından hem iyi, hem de kötü haber. Şöyle ki;

TRUMP’IN SEÇİLMESİ ESAD’A “MÜJDE”: Trump seçim kampanyası boyunca sürekli Rusya’ya, özellikle de Putin’in şahsına selam çaktı; Putin’den sık sık övgüyle bahsetti, seçilmesi halinde Washington ile Moskova arasındaki işbirliği ve ortaklığı geliştireceği vaadinde bulundu. Bu söylemin Amerikan dış politikasına taşınması durumunda ilk ve en önemli etkinin Suriye’de yaşanması beklenebilir. Suriye’de Esad yönetiminin en büyük destekçisi Rusya. Trump’ın Suriye’de ABD ile çatışma politikasında rotayı işbirliğine çevirmesi halinde, bundan en çok yararlanacak aktör Esad olacak. Trump’ın Esad’ı merkez alan bir Suriye politikasına dönmesi ise, Esad’ı “Esed” yapıp, düşman ilan eden Cumhurbaşkanı Erdoğan ile AKP hükümetinin tutum değiştirmesinin önünü açabilir. Önce AKP, ardından da elbette yandaş basının yeniden “kardeşim Esad” söylemine dönmesi hiç şaşırtıcı olmaz.

FETÖ’YE KÖTÜ HABER: Ankara-Washington hattında 15 Temmuz’dan sonraki en büyük sıkıntı olan FETÖ konusunda ise Trump’ın seçilmesi Ankara açısından kesinlikle olumlu olacaktır. Trump’ın en yakın danışmanları, Türkiye-ABD hattından FETÖ lideri Gülen’in gölgesinin çıkarılması gerektiğini açık açık dile getiriyorlar. Trump’ın 20 Ocak’ta Beyaz Saray’a yerleşmesinin ardından, Fetullah Gülen’in iadesi konusunda Amerika’dan gelen sinyaller çok daha olumlu olacaktır. Amerika’daki hukuk sistemi nedeniyle, Gülen’e ilişkin Ankara’nın bu aşamadaki talepleri konusunda siyasi otoritenin atabileceği pek bir adım yok; ancak uzun vadede, Gülen’in iadesi konusu Amerikan mahkemelerince karara bağlanıp, iş siyasi otoriteye kaldığında, Trump ve ekibinin Ankara’yı memnun edecek adımlar atabileceğini söylemek yanlış olmaz.

SURİYELİ KÜRTLERE İLİŞKİN AMERİKAN POLİTİKASI DEĞİŞEBİLİR: Trump’ın dış politikaya getirebileceği, Türkiye’yi çok ilgilendiren ikinci unsur, Ankara’nın “terörist” ilan ettiği YPG-PYD’ye bakış olabilir. Obama yönetiminde PYD-YPG, Amerika’nın Suriye’deki en önemli müttefiklerinden biri haline gelmişti. Trump döneminde ABD’nin Suriyeli Kürtlere yaklaşımını Ankara’dan çok, Moskova’nın atacağı adımlar belirleyecektir; Suriyeli Kürt gruplar, Esad yönetimi ile işbirliğine girerlerse, Trump yönetimindeki ABD’nin bu gruplara yönelik desteğinin sürmesi büyük olasılık. Türkiye’nin bu durumda YPG-PYD konusunda sadece ABD ile değil, Rusya ile de “ortak nokta” bulması gerekebilir.

DIŞ POLİTİKA ATLANTİK EKSENİNE KAYAR: Önce Brexit ile İngiltere Avrupa’yla yolunu ayırdı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP hükümeti ise uzun süredir Avrupalılar ile tırmanan bir gerginlik içinde. Trump’ın Beyaz Saray’a oturması ile Türkiye’nin zaten Avrupa’yla giderek yolunu ayrıştıran söylem ve politikalarının Atlantik eksenine kayması sürpriz olmaz.

TÜRKİYE’YE BAKIŞ GÜVENLİK EKSENİNE KAYAR: İnsan hakları ve özgürlükler konusunda, ABD’deki Demokratlar’a göre daha az duyarlı olan Cumhuriyetçi Parti’den gelen, söylemleri ile bu alanlarda Cumhuriyetçiler’in bile ilerisine geçen Donald Trump’la birlikte, Türkiye’ye bakışın da farklılaşması şaşırtıcı olmaz. Trump yönetiminin Türkiye’ye bakışındaki önceliğin, insan hakları ve özgürlüklerden çok, güvenlik politikaları çerçevesinde olması beklenebilir.

İRAN KONUSUNDA ANKARA’YLA ORTAK BAKIŞ SAĞLANABİLİR: Trump, seçim öncesi söylemlerinde İran konusunda Obama’nın izlediği politikayı bırakıp, yeniden Tahran’a karşı sert politikaya geçebileceğinin işaretlerini verdi. Bugünlerde Ortadoğu’da Türk dış politikası önceliklerinden biri de, İran’ın genişleyen etki alanının sınırlandırılması. Trump döneminde, Ankara ile Washing- ton’un bu konuda “ortak bakış” geliştirmesi büyük olasılık. Böyle bir durum, Türk askerine Musul yolunu da, Rakka yolunu da açabilir.
Kısacası;
Trump’ın seçilmesiyle, Ankara FETÖ konusunda rahatlayacaktır; Ancak bu rahatlamanın da bir “bedeli” olacağı söylenebilir; AKP’nin düşman ilan ettiği Esad yönetimi ile barışması...

Mavi Marmara tazminatı ne oldu?


Türkiye ile İsrail arasındaki en somut gerilim kaynağı olan Mavi Marmara sorunu bir süre önce resmen sona erdi; İsrail özür diledi, Mavi Marmara mağdurlarına tazminat vermeyi kabul etti. Türkiye de buna karşılık, ülkede Mavi Marmara’da 9 vatandaşın ölmesine neden olan saldırının İsrailli faillerine yönelik tüm davaların kapatılmasını kabul etti. Hatta AKP hükümeti, davaların kapatılması şartını da içeren anlaşmayı TBMM’den geçirerek, “yasa” haline getirdi.
Anlaşma sonrası İsrail üzerine düşeni yaptı; tazminat parasını 1 Ekim 2016’da resmen Türk Hükümeti’nin açtığı hesaba yatırdı.
Ancak ilginçtir; Türkiye’deki bu para, hala hükümet tarafından Mavi Marmara mağdurlarına verilmedi.
Konuyu, CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin de bizzat TBMM’ye taşıdı. Tekin, Başbakan Binali Yıldırım’ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, çok önemli bir iddiayı da gündeme getirdi.
Kulislerde bir süredir, hükümetin Mavi Marmara olayında ölenlerin yakınları ile yaralananlara tek tek, “İsrail’e açtığınız kişisel davaları geri çekin” telkininde bulunduğu, davalar geri çekilmeden tazminatların ödenmeyeceği mesajı verdiği konuşuluyordu.
Gürsel Tekin de soru önergesinde bu iddiaları resmen dile getirerek, Başbakan Yıldırım’a “Mavi Marmara baskınında yakınlarını kaybedenlerin İsrail’e açmış oldukları davaları geri çekmedikleri için söz konusu tazminatların ödenmediği iddiası doğru mudur?” diye sordu.
Bakalım ne yanıt gelecek?

ANKARA FISILTISI

AKP’li bakanlar, muhalefetten pek memnun...


Her yıl sonunda TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu hareketlenir; hükümet üyelerinin tümü, muhalefetin karşısına tek tek geçip, icraat ve bütçeleri konusunda bilgi verirler.
Komisyon toplantıları, bakanlar için bir çeşit “hesap verme” toplantısı olduğundan, toplantılar öncesinde bakanlıklarda, sadece bütçe konusunda değil, izlenen politikalar konusunda çok ciddi hazırlık çalışmaları yapılır.
Kısacası, Plan ve Bütçe Komisyon toplantıları, hükümet üyeleri için çoğu zaman zor geçer.
Ancak AKP’li bakanlara göre, bu yılki toplantılar için kullanılacak tabir “çok kolay” oldu;
Bütçesini komisyondan geçiren bir AKP’li Bakan, sohbetimizde aynen şöyle dedi;
“Plan ve Bütçe Komisyonu için çok çalıştık; haftalarca olası soruları tahmin edip, verilebilecek yanıtları belirledik. Ama inanın benim bakanlığıma bağlı kuruluşlar konusunda tek bir doğru düzgün soru gelmedi. O kadar ki, muhalefet partileri bir ara kendi aralarında tartıştı, bize soru sormayı bile unuttu. Haftalarca hazırlanıp, bir sürü çalışma yapmıştık. Hepsi boşa gitti...”