Belki Dana YORK ve ketuba sanatı üzerine bir röportaj için yeterli bilgiye sahiptim ama iyi bir sohbet için yetersizdi bu bilgiler, başka verilere ihtiyacım vardı. Bilgi toplamaya başladığımda kendimi 2000 yıllık yazılı evlilik akdidi Ketuba’yı araştırırken buldum.

Dana York’u tanımlamak gerçekten çok zor. Onun için ne sadece bir ressam, ne sadece bir yazar, ne de sadece bir diş hekimi diyebiliriz. Onun için kullanabileceğimiz tek bir kelime var o da ‘All of the above’, yani "Hepsi."

Karşınızda tüm hayatını sadece öğrenmeye ve üretmeye adamış biri olunca, kaynaklardan araştırmış ve önceden hazırlamış olduğunuz soruların pek bir kifayeti kalmıyor, ama iyi bir sohbet için ilk soru kendiliğinden çıkıveriyor...

Soruyorum; ‘’Bunlardan ağır basan hangisi?’’ diye. Cevap veriyor ‘’Kesinlikle resim!’’ diye...

Dana YORK- Melis BAYRAKTAR Dana YORK- Melis BAYRAKTAR


SEVDİĞİM ŞEYİN ARDINDAN GİTTİM

Sizi geçtiğimiz yıl düzenlenen 70. Cannes Film Festivali sırasında Chateaux Wonderland’daki serginizde tanıdım. Hem Cannes’ın en tanınan diş hekimi olup, hem de dünyanın en önemli film festivalinde kendi resim serginizi açmayı başarıyorsunuz. Bu her sanatçıya nasip olmayan bir şey.
Bunu nasıl yaptın dersen, sadece sevdiğim bir şeyin ardından gittim. Burada işin şans kısmına geliyoruz ki ben bu noktada çok istisnai bir durumdayım.

Dana YORK- Melis BAYRAKTAR Dana YORK- Melis BAYRAKTAR


Diş hekimliği fakültesini iyi bir dereceyle bitirip dişçi olduktan sonra, ressam olmak fikri sizde nasıl gelişti?
Annem yaptığı tuval üzerine yağlı boya tablolarıyla Amerika’da tanınmış bir ressam. Hem anne hem de baba tarafımdan ailede her seviyede sanatçı var.

Ben gözümü açtığım zaman evde bütün usta ressamların, ki hepsi bizim aile dostlarımızdı, resimleri vardı duvarlarda. Merak ettiğim resim tekniklerini de annem bana öğretiyordu zaten.

Bir seçim yapmam gerektiği zaman babama fikrini sordum. O da benim diş hekimi olmamı istedi. ‘Resim de hobin olmaya devam etsin. Sakın bırakma!’ dedi.

Ben de baba aşığı bir kız çocuğu olarak babamın hayallerini gerçekleştirdim. Diş Hekimliği fakültesini iyi dereceyle bitirdim. Eğitim masraflarımı da; yaptığım tabloları satarak karşılıyordum. Diş Hekimliği Fakültesi’nde PHD yapmaya başladığım sırada New York’ta Güzel Sanatlar Fakültesi Resim bölümüne de başladım. İkisini de eş zamanlı olarak bitirdim.

Başarılı oldum çünkü; sevdiğin, mutlu olduğun ve hatta mutlu ettiğin bir işi yaparsan başarısız olamazsın!

5a WE THE PEOPLE LOVE TRUMP - DANA YORK



Hem estetik diş hekimliği hem de ressam kariyeriniz özellikle bu alanda kendini geliştirmek isteyen gençler için son derece ilham verici bir özelliğe sahip. Bir çalışanın hem tıp hem de güzel sanatlar dalında başarılı olması için sahip olması gereken temel nitelik nedir?
Kişinin hayatına dair bir seçim yapması bana göre temel kural. Nasıl yaşamak istediğine sen karar verirsin. Başarılı olmak istiyorsan; sadece sevdiğin işi yapacaksın. Ben hem diş hekimi hem de ressam olmak istediğim için ne ev işi yapıyorum, ne de çocuk. Yemek yapmaya, ütü yapmaya vs. harcayacağım vakti de sevdiğim işi yapmaya ayırıyorum. Bir günde 24 saat var. Bu 24 saatte, hem yemek yapıp hem de iki farklı kariyer birden yapamazsın.

3a

En başından beri ketuba çalışıyorsunuz, resimlerinizin hiçbiri diğerine benzemiyor, hepsi, süsleme sanatı ve yazı yönünden değişik özellikler taşıyor. Ketuba sanatını resimlerinizde kullanma fikri nasıl çıktı?
Bana göre güzel sanatlar yüz binlerce tuğladan oluşan bir Piramit. Kendi piramidini oluştururken konulan her ek tuğla bu çağda aynı yerden değil. Getirilen tuğlalardan birisi kaligrafi olabilir, zen-budizm olabilir, Hristiyanlık, dini resim, klasik mobilya, barok müzik vs. her şey olabilir. Şimdi bu piramidin içine ben Yahudiliği eklerim, bir başkası kendi piramidini kurarken Fransız bistro kültürünü koyar. Güzel sanatlardaki piramit, herkesin özgürce kurduğu evrensel bir piramittir. Modern sanatta bir batı alanı değildir zaten. Batılılar da kendi piramitlerini oluştururken her biri güney ve doğu ülkelerinden yaptıkları alıntılarla modernizmi kurmuşlardır. Benim kendi piramidimde de ketuba ve kaligrafi var.

Ketuba sanatından etkilenmeme, gözlemleme diyebiliriz ve yoğun çalışma. Aslında daha da önemlisi empati. Dönemler, kültürler arası diyalog ve ötekileştirmeden çok benimseme arzusu…

Ketuba sizin de bildiğiniz gibi aslında, Yahudi geleneği bir evlilik sözleşmesidir. Dini kanunlara göre, boşanma erkek tarafından gerçekleştirildiğinden bu sözleşme; hem evlilik boyunca hem de ölüm veya boşanma durumunda erkeğin karısına olan mali sorumluluklarını ve kadının haklarını korumak amacıyla evlilik töreninde erkek tarafından imzalanır. Araştırırken; kadının maddi haklarını sonuna kadar savunan bu gelenek beni çok etkiledi. Bu da tablolarıma yansıdı.

basliksiz-1

Kaligrafi gerçekten de çok zor bir el maharetidir. Herkes kaligrafi sanatı ile uğraşabilir mi? Nasıl bir yetenek ve yaratıcılık olması gerekiyor? Siz kaligrafi yeteneğinizi nasıl keşfettiniz?
Evet çok doğru. Her türlü insani kıymetin temeli olan el, kaligrafinin babasıdır, göz de onun ayrılmaz parçasıdır. Genelde ufak bir satıh üzerine ufak vasıtalarla, ve genellikle çizgilerle sonsuz şekiller çıkarabilmek, ve sonsuz fikirleri ifade etmek elin gayet mürekkep ve sonsuz işlekliğiyle kabil olmaktadır. Bu esnada çok ince el ve kol adaleleri işlemekte gözün rehberliği altında güzel şekilleri vermek için gayret sarf etmektedir.

Bu gayret büyük bir iradeyi, bir çok ince ve kalın adale gruplarına hakimiyeti ifade eder. Bazen üç dört milimetre alan içinde gayet güzel bir şekil verebilecek olan kalem ucuna hakim olabilmek için lazım gelen irade, tonlarla ağırlığı kaldırmak için sarf edilen iradeyle aynıdır. Kaligrafinin kıymeti burada ortaya çıkar. Cam üzeri kaligrafi bu iradenin bir ürünüdür. Aynı zamanda beyin, göz, sinirler, kalp ve kol değil bütün vücut kaslarına hakim olmak lazım. En ufak bir heyecan, yerinde alınmayan bir nefes, milimetrenin onda biri bir el titremesi dünyanın en güzel kaligrafisini çirkinleştirebilir. Bu nedenle kaligrafi yazmak sadece bir el hakimiyeti ve el terbiyesiyle elde edilebilecek bir netice değildir. Kaligrafi bütün kasların bütün vücudun terbiyesini ve onlarla hakimiyeti beraber kılar. Ancak bunu yapabilen kişiler kaligrafi sanatı ile uğraşabilirler. Bendeki kaligrafi yeteneğini İsrail’e gittiğimiz bir tatilde annem keşfetti.

Dana YORK- Melis BAYRAKTAR Dana YORK- Melis BAYRAKTAR


Son olarak, bireyin kendisini ifade etmede, resim sanatının diğer sanat dallarından farkı nedir?
Bu durum her sanatçının kendi dünyasıyla alakalı. Dolayısıyla sanatçı sahip olduğu dünyanın yapısını aktaracaktır. Bunun dışında resim bir fon sanatıdır bana göre. Bu yüzden yaşamdan aldığını yansıtır. Bütün bu anlatmaya çalıştıklarım çok düşünsel ve soyut şeyler.