Lübnan başbakanı Saad al-Hariri Cumartesi günü suikasta uğrayacağını söyleyerek istifa etmişti. Hariri, İran'ın kendisini tehdit ettiğini söylemişti. İstifa öncesinde İran dini lideri Ali Hamaney'nin baş danışmanı ile görüşen, istifa ettikten sonra ise Suudi Arabistan'a sığınan Hariri, Orta Doğu'da krize neden oldu. Suudi Arabistan ve İran, Lübnan'da yaşanan bu istifa ve beraberinde gelen siyasi karışıklık nedeniyle birbirlerini suçluyorlar. Bölgede tansiyon ciddi anlamda yüksek.

Lübnan Başbakanı Saad al-Hariri geçtiğimiz Cumartesi günü Suudi Arabistan'a giderek istifasını açıklamıştı. Hariri'nin istifa etmeden önce İran dini liderinin danışmanı ile görüşmesi "İran'ın istifaya sebebiyet verdiği" anlamına geldiği belirtiliyordu.

Ancak Hariri'nin Suudi Arabistan'a giderek istifa etmesi ve Lübnan'daki iki büyük partinin "Hariri'nin Suudi Arabistan'da esir tutulduğunu" iddia ederek istifanın Suudi Arabistan merkezli olduğunu savundu.

İran tarafından yapılan açıklamalarda "Suudi Arabistan'ın bölgede manipulasyon yaptığını" iddia etti. Suudi Arabistan yetkilileri kendilerine yapılan suçlamaların aynısını İran'a yönelterek "İran'ın bölgeyi savaşa ve istikrarsızlığa" yönelttiğini savundu.

İstifa eden Başbakan Hariri'nin hala Suudi Arabistan'da olması ve karşılıklı suçlamaların gün geçtikçe çoğalması Orta Doğu'da yeni karışıklıkların ayak sesleri olarak görülüyor.

Bütün bu karışıklıkların ortasında Fransa Başkanı Emmanuel Macron, Perşembe günü Suudi Arabistan'a ani bir ziyaret gerçekleştirdi. Macron, istifa eden Başbakan Hariri'nin Suudi Arabistan tarafından alıkonulduğuna inanmadığını belirtti. Ancak aynı gün Suudi Arabistan'ın Lübnan'daki vatandaşlarını acil olarak geri çağırması ve İran'ın Suudi Arabistan'ın Lübnan üzerindeki politikalarının "yanlış" ve "tehlikeli" olarak nitelendirmesi bölgedeki tansiyonun yükselmesine sebebiyet veriyor.