Sabancı Üniversitesi çatısı altında 1997 yılında kurulan Eğitim Reformu Girişimi, 20 yıldan bu yana Türkiye’de eğitimi “Eğitim Raporları” yayınlayıp izliyor. Raporda her yıl eğitimde nereye gittiğimizi grafikler ve analizler aracılığı ile görmek mümkün. Bu yılki raporun sonuçlarını ve tüm ülke için verdiği hayati mesajları konuşmak üzere ERG Koordinatörü Batuhan Aydagül ile buluştuk. TEOG’un neden kaldırıldığını da sordum. Hem bunun yanıtını hem de eğitimin içler acısı halini aşağıdaki röportajda bulacaksınız.

* Raporda eğitime ayrılan bütçelerin arttığı net biçimde görülüyor...

Doğru. Ama ne yazık ki bu artış ne eşitlik getirdi, ne de mutluluk. Bütçenin önemli bir bölümü 2014’ten bu yana özel okullara teşvik için kullanılıyor. Böylece özel okula giden öğrenci sayısı arttı ama devlet okullarının ihtiyaçları hâlâ yerinde duruyor. Sadece öğretmen konusu bile büyük uçurum, Hakkari’de görev yapan öğretmenlerin deneyim ortalaması 1.4 yıl, Ankara’da bu rakam 14.5 yıl. Bu bile eğitimdeki bölgesel eşitsizliği açıkça koyuyor ortaya.

* En önemli sorunlardan biri okul öncesi eğitimdi. Raporunuzda bu oran yükselmiş gözüküyor, ama bir de Toplum Temelli Kurumlar diye bir başlık var. Giden çocuk sayısı iki kat artmış. Nedir bunlar?

Bu kurumlar Diyanet İşleri’ne bağlı ya da belediyelerin açtığı okul öncesi eğitim merkezleri. Geçen yıl 1.7 olan oran 3.6 olmuş bu merkezlerde. Bu kurumlarla ilgili en temel sorun müfredat içeriklerine dair çok fazla bilgi olmayışı. Yani ne öğretiliyor bu kurumlarda bilmiyoruz.

‘EŞİTSİZLİK DEVAM EDİYOR’


* 4+4+4’le ilgili raporunuzda bu uygulamanın açık liselere geçişe ve kız çocukların okulu bırakmalarına yol açacağını belirtmiştiniz...

Öyle de oldu. Bu son raporda da görülüyor, ortaokulda öğrenciyi kaybediyoruz. Sadece bu değil, bölgesel olarak eğitimde eşitsizlik de devam ediyor. PISA sonuçları bölgesel eşitsizlikleri ve okul türleri arasında “başarı uçurumunu” gözler önüne seriyor. Batı Marmara ile Orta Anadolu’daki öğrenci arasında örneğin fende 66 puanlık fark var.

* En çarpıcı verilerden biri de öğrencilerin devamsızlık oranları...

Maalesef Türkiye devamsızlıkta, dünyada 6. sırada. Özellikle ortaokulda büyük sıkıntı var. Çocukların yüzde 47’den fazlası en az bir gün devamsızlık yaptığını söylüyor. Çocuğun kendini okula ait hissetmesi çok önemli. Bu veri de özellikle genç kızlar için çok yüksek. Kızlarımız ne eğitimin içinde ne de istihdamın.

Foto SÖZCÜ - ERG koordinatörü Batuhan Aydagül, Darülmuallimin mezunu olarak Muğla'da yeni Cumhuriyet'in köy okullarını kuran büyük dedesinden bu yana dört kuşaktır eğitimin içinde olan bir ailede büyüdü Foto SÖZCÜ - ERG koordinatörü Batuhan Aydagül, Darülmuallimin mezunu olarak Muğla'da yeni Cumhuriyet'in köy okullarını kuran büyük dedesinden bu yana dört kuşaktır eğitimin içinde olan bir ailede büyüdü


* Yine çok çarpıcı bir başka bulgu Anadolu imam hatip liseleriyle ilgili. Bu okullar tüm eğitim sistemi içinde açık ara en yüksek devamsızlık ve en yüksek sınıfta kalma, sınıf tekrarı yapılan okullar çıkmış!

Öyleler çünkü. İmam hatiplere talebin yüksek olduğu sanılıyor ama gerçek öyle değil. Hatta TEOG’da en alt sırada tercih edilen okullar, bu nedenle en düşük puanlarla öğrenci alıyorlar. En alttakileri bir araya koyduğunuzda da onları daha başarılı daha rekabetçi olmak yönünde motive edecek bir şey kalmıyor.

* TEOG bu nedenle aniden kaldırılmış olabilir mi?

Doğrusu TEOG’un neden kaldırıldığını Sayın Cumhurbaşkanı dışında kimsenin bilmediğini düşünüyorum. Ama bu nedenle kaldırılmış olabilir.

* Raporda çocukların eğitim kaynaklı stres seviyelerine ilişkin rakamlar var. Çocuklarımız küçük yaşta stres altında...

Sadece eğitim kaynaklı değil, aslında çocuklarımız hâlâ yoksullukla ve bunun getirdiği şiddet, boşanma, anne baba kaybı gibi konularla da mücadele ediyor. PISA Çocuğun İyi Olma Hali Raporu’na göre; çocuklarımızın yüzde 29’u “yaşamımdan memnun değilim” diyor. Burada da dünya sıralamasında ilk sıradayız. Bu anlamda rehberlik ve psikolojik danışmanlık büyük önem kazanıyor. Fakat Türkiye’de her 538 öğrenciye 1 psikolojik rehber düşüyor.

* Okullarda şiddet de var...

Ne yazık ki var, ve biliyor musun okulda şiddet görmüş bir çocuğa tüm Türkiye’de Bakanlığın ayırabildiği toplam avukat sayısı kaç?

* Kaç?

Tüm Türkiye’de okullardaki şiddet olaylarında çocuklar için tayin edilen toplam avukat sayısı sadece üç.

* Üst düzey düşünmeyi destekleyen verilerde ne durumdayız?

PISA verilerinden gidelim, PISA’da en üst düzeyde düşünme ve okuma becerisi olan çocuk sayısı, Türkiye’de sıfır, bildiğiniz sıfır...

OKUDUĞUNU ANLAMADA SIFIR


* Ne demek bu?

Biliyorsunuz, dünya sanayileşmede kritik bir eşikte, iş dünyası Sanayi 4.0 konuşuyor. Böyle bir gündemde, ortalama değil üst düzey başarı çok önemli. Türkiye’de PISA’da üst düzey performans gösteren öğrencilerin oranı şöyle; Fen ve “okuduğunu anlama” kategorilerinde 0; matematikte ise 0,01. En üst düzey, yani 6. düzeyde yer alan, bilgi ve becerilerini yaratıcı ve bağımsız biçimde kullanma yeterliliğine sahip çocuk ise Türkiye’de yok. Raporun çıktısı bu.

* Rapora göre son 15 yılda daha çok girdi sağlanmış, derslik, öğretmen, okul sayısı artmış ama eğitim hep daha kötüye gitmiş. Neden?

Birincisi; bu işin kolay çözümü olmadığını bir türlü kabul edemiyoruz. İkincisi; Milli Eğitim sürekli kendi yarattığı sorunları çözmekle meşgul! Son örnek TEOG. TEOG’u bakanlık yarattı, şimdi çözmeye çalışıyor. Ve üçüncüsü; öğretmenin bilgisini de motivasyonunu da yüksekte tutamıyoruz. Eğitim Sen’in verilerine göre bu yıl 40 bine yakın öğretmen emekliliğini istedi.

‘DAHA DA VAHİMLEŞİYOR’


* Türkiye’de eğitim nereye gidiyor?

Giderek içinden çıkılamaz bir noktaya doğru ilerliyoruz. Zaten özel okullara kayıt oranlarının 3 kat artmış olması da bunu gösteriyor, imkanını bulan çocuğunu bu sistemden çıkartıyor. Sistemin ortalaması giderek düşüyor. TEOG bunu ne yazık ki hızlandırdı; çünkü akran etkisi diye bir gerçek var. İyi öğrencileri bir araya koyduğun zaman akran etkisi çok iyi de, en alttakileri bir araya koyduğun zaman durum daha da vahimleşiyor. Türkiye’de yüzde 5 çocuğu özel okullarda kurtardık diyelim, kalan yüzde 95... Asıl onları ne yapacağız?

Umut öğretmenlerimizde onları özgür bırakmalıyız


Umut öğretmenlerde. Çok samimiyim bunu söylerken. Öğretmen Ağı çalışmamız var bizim, orada açıkça gördüğüm bir gerçek var. Eğer öğretmenlere alan bırakılsa, meselelere çok daha iyi sahip çıkıp, okullarını ileriye taşıyorlar. Şöyle düşünün, bir eğitim sistemi var sürekli sana 3 yaşında çocuk gibi davranıyor. Okullara biraz özgürlük versek, öğretmenleri biraz iyi hissettirsek, çok şey değişir Türkiye’de. Ne yazık ki o potansiyeli kullanmıyoruz.
* Öğretmenlerin yaşam kalitesi dışında kaygıları var mı?

Eğitim-Siyaset ikilemi arasında sıkışmış kalmış öğretmen. Müfredatla da sıkıntıları var. Öğretmenler yeni müfredatta temel bilgilerin olmadığını söylüyor. Sadece “temel değerler” bazlı daha çok dine dayalı bilgiler var. Bu da öğretmenin elini kolunu bağlıyor. Okullarda öğretmenler yalnız.