Kredi Garanti Fonu’nun (KGF) devreye girişi ile birlikte hareketlenmeye başlayan bankacılık piyasası, büyüme hedeflerini yüzde 18’e taşırken, kredilerde devamlılık için dışarıdan para akışının devam etmesi gerektiğine dikkat çekiliyor. Yılın ilk çeyreğini 175 milyar TL’lik kredi hacmi ile kapatmaya  hazırlandıklarını açıklayan Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Hüseyin Aydın, “Bu da yüzde 46’lık bir büyüme anlamına geliyor. Kredi büyümesi ile mevduat büyümesini de yan yana koyuyoruz artık. Kredi verebilmek elimizde bir kaynağın olabilmesine bağlı. Mevduat veya yurt dışından kaynak geldiği sürece yüzde 15 kredi artışı, mevcut yapıyla rahat verebileceğimiz bir oran” diye konuştu.

PERT OLAN REDDEDİLEBİLİR


Aydın, kredi büyümesiyle Türkiye büyümesi arasında paralellik olduğuna dikkat çekti. Uygulamaya giren KGF’nin tek başına yeterli olmasa da bir dönem boyunca ekonomik büyümeye destek olacağını kaydeden Aydın, büyüme beklentileri de dikkate alındığında kredilerde 2017 için hedeflenen yüzde 15’lik büyümenin yüzde 18’e çıkabileceğini aktardı. Hükümetin ödeme güçlüğü nedeni ile sıkıntı çeken taraflara ilişkin aldığı sicil affının bankalar tarafından tam olarak uygulamaya geçirilmediği eleştirilerini de yanıtlayan Aydın, bu alanda pek çok bankanın puanlama parametrelerini değiştirdiğini kaydetti. “Bankalar, sistem kimseyi bir kez çeki karşılıksız çıktı diye reddetmiyor. Ancak özkaynağını tüketmişse, ne kadar üfürsek de bilançosunu ayağa kaldırmaya yetmiyorsa, pert olmuş ise bu olabilir” ifadelerini kullanan Aydın, “Yasal düzenlemesi yapılmış bir gelişmeyi bankaların uygulamama lüksü olamaz. Ekonomi yönetimiyle ilgili yakın çalışma içindeyiz” şeklinde konuştu.

TVF ILE AYRI KULVARLARDAYIZ


Hüseyin Aydın, sektörde hareketlenme yaratan KGF’nin 250 milyar TL’lik kredi kefaleti ile bankacılık sektörünün 1.8 trilyon TL tutarındaki kredi hacminin sekizde biri kadar yeni kredi anlamına geldiğini kaydetti. Bu uygulama ile birlikte ekonomi ve istihdam anlamında ibrede yukarı yönlü bir çıkış beklediklerini anlatan Aydın, Türkiye Varlık Fonu (TVF) çalışmalarına ilişkinse şu değerlendirmeyi yaptı: “Parayı kimin getirdiğinin çok fazla önemi yok. TVF mevduat toplamayacak. Bankacılık sektörü ile ayrı kulvarda. Gelişmesi gereken piyasalara katkıda bulunacaksa TVF’ye biz bankacılık sektörü
olarak olumlu bakarız.”

SERMAYE PİYASASI UFAK RÜZGARDAN ETKİLENMEZ


Hüseyin Aydın, Türkiye’nin sermaye piyasaları açısından gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin oldukça gerisinde kaldığına işaret ederek, sadece bankacılık sektörü değil, sermaye piyasaları, sigorta, leasing ve faktoring sektörlerinin de güçlü olduğu ülkelerin ufak rüzgarlardan etkilenmediğine vurgu yaptı. Aydın, Türkiye’de hane halkının bir konutu varken, ikinci konut yerine tahvil ya da hisse senedi almaya daha yeni yeni başladığını belirterek, şöyle devam etti: “Bu bizim kültürde yeni. Sermaye piyasaları fon arayıcılarına daha uzun kaynak temin eder. Biz paraya bir kere ‘takla’ attırıyoruz. Şimdi devreye girmesi gereken sermaye piyasaları. Fakat sermaye piyasalarımız, sigorta, leasing ve faktoring mukayeselere konu edilemeyecek kadar küçük.”