Birleşik Kamu-İş Genel Başkanı Hasan Kütük, Bakanlık önünde yaptığı basın açıklamasında;

“Ülkemiz kamu emekçileri ve emeklilerini doğrudan, diğer çalışanları ve emeklileri ise dolaylı olarak ilgilendiren 2018-2019 yıllarına ilişkin toplu sözleşme görüşmeleri 1 Ağustos 2017 tarihinde başlayacaktır.

2001 krizine rağmen bütçeden yapılan personel harcamalarının 2002 yılında yüzde 6,43 olan milli gelire oranı, 2005-2008 yılları arasında yüzde 5’in altına inerken, 2016 yılında ise bu oran yüzde 5,75 olarak gerçekleşmiştir.

Türkiye, Avrupa Birliği ülkeleri arasında gelir dağılımı en bozuk, OECD ülkeleri arasında ise Şili ve Meksika’dan sonra gelir dağılımı en bozuk ülkedir.

Personel harcamalarının faiz dışı bütçe harcamaları içerisinde 2002 yılında yüzde 34 olan payı 2016 yılında yüzde 25,5’e kadar geriledi. Bu gerileme kamu personeli sayısında yaşanan yüzde 30’a yakın artışa rağmen yaşanmıştır.

Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş’in yaptığı araştırmalara göre açlık sınırı bin 693 lira, yoksulluk sınırı ise 5 bin 18 liradır. Oysa ülkemizde eşi çalışmayan iki çocuklu en düşük memur maaşı Temmuz ayında 2 bin 721 liraya olmuştur. Bu maaşın yüzde 62’sine denk gelen bin 693 lirası gıda harcamalarına gidiyor. Diğer bütün giderleri ise 1.028 liradır. Bunun doğal sonucu olarak memur diğer yaşamsal ihtiyaçlarını yeterince karşılayamamaktadır.

Ortalama bir memur maaşı ise 2 bin 965 liraya yükselmiştir. Emekli aylıkları ise çoğunlukla açlık sınırının altında veya düzeyindedir.

Yine yapmış olduğumuz hesaplamalara göre en düşük memur maaşının enflasyondan etkilenmemesi ve artan refahtan payını alabilmesi için yüzde 30,3 oranında artması gerekmektedir.

Ortalama bir memur maaşının milli gelirden aldığı payın 2002 yılındaki düzeyine gelebilmesi için en az yüzde 64,4 en düşük memur emekli aylığının ise yüzde 88,6 arttırılması gerekmektedir." dedi.

SENDİKANIN ÜCRET, MAAŞ VE DİĞER ÖZLÜK HAKLARI İLE İLGİLİ TALEPLERİ

Birleşik Kamu-İş Genel Başkanı Hasan Kütük taleplerini şöyle sıraladı.

En düşük memur aylığının 2002 yılında milli gelirden aldığı pay kadar bir pay alabilmesini sağlamayı esas alan bir ücret zammı talep edildi.  Çalışanların 2002 yılından bu yana karşı kaşıya kaldığı kayıplar yüzdelik zamlarla telafi edilemeyecek bir noktaya ulaşmıştır. Bu nedenle, emekli memurlara da yansıtılabilecek şekilde kamu çalışanlarına seyyanen bir zam yapılması kaçınılmazdır. En düşük memur maaşı dikkate alınarak öncelikle tüm kamu çalışanlarının maaşlarına seyyanen 750 lira zam yapılmalı, 2018 ve 2019 yıllarına ilişkin zam oranları da Orta Vadeli Programında (2018-2020) yer verilecek enflasyon ve GSYH büyüme hedeflerine uygun olarak belirlenmelidir. Enflasyonun ve büyümenin hedeflenenden daha yüksek oranda gerçekleşmesi halinde ise aradaki fark memur maaşlarına yansıtılmalıdır.

Memurlara, yılda bir defa yıllık izne ayrılırken bir maaş tutarında yıllık izin ikramiyesi ödenmelidir.

Birinci çocuk için 300, ikinci çocuk için 400, üç ve sonraki çocuklar için 600 lira olan doğum yardımı ödeneği artırılmalıdır. Çoğul gebelikler de yardım bebek sayısıyla orantılı olarak verilmelidir.

Birinci çocuk için 300, ikinci çocuk için 400, üç ve sonraki çocuklar için 600 lira olan doğum yardımı ödeneği artırılmalıdır. Çoğul gebelikler de yardım bebek sayısıyla orantılı olarak verilmelidir.

Ölüm yardımı ödeneği artırılmalıdır.Memurlara evlenme yardımı verilmelidir.Eş ve çocuk yardımı ödenekleri artırılmalıdır. Kamu çalışanlarına ya kreş olanağı sağlanmalı, ya da günün koşullarına uygun olarak kreş yardımı verilmelidir.

657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4’üncü maddesinin (c) fırkasına (4/c) göre çalıştırılan geçici personel, 4/a kapsamına alınmalıdır.

Kamuda aynı kadro ve unvanlarda çalışanlar arasındaki ücret farklılıkları giderilmeli eşit işe eşit ücret ödenmelidir.

Kamu çalışanlarına maaşlarıyla birlikte yapılan tüm ek ödemeler emekliliğe esas alınmalı ve bu tutarlar emekli aylığına da yansıtılmalıdır.

Anayasa’nın çalışma yaşamı ve çalışanların haklarına ilişkin hükümleri, uluslararası sözleşmelere uygun olarak, ayrımsız tüm çalışanlara sendika hakkı, grev ve toplu sözleşme hakkını içerecek şekilde yeniden düzenlenmelidir. Grev hakkı anayasal güvenceye alınmalıdır.

Sendikaların kuruluş ve işleyişini uluslararası sözleşmelere göre düzenleyen ve yasalarla belirlenen asgari şartların üzerinde, çalışanlar lehinde düzenlemeler yapılmasına olanak sağlayacak toplu sözleşme sistemini tanımlayan bir sendikalar ve toplu sözleşme yasası çıkarılmalıdır.

Kamu çalışanları, 4A, 4/B,4/C, 399 sayılı KHK'ye tabi sözleşmeli personel vb. ayrımlara tabi tutulmamalı, tüm kamu çalışanları aynı statüde istihdam edilmelidir. Taşeron uygulamasına kesinlikle son verilmeli, çalışanların sendikalı olmalarının önündeki tüm fiili engeller ortadan kaldırılmalıdır.

Asgari ücret vergi dışı bırakılmalıdır. Tüm ücretlerin brüt asgari ücret kadar olan kısmı vergiden muaf tutulmalıdır. Bu yolla yaşanacak vergi kaybı servet ve sermaye üzerindeki vergi yükü artırılarak sağlanmalıdır. Kayıt dışı ekonomi kayıt içine alınmalı, kara paraya izin verilmemeli, büyük bölümü vergiden kaçırılmış ya da suçtan elde edilmiş kayıt dışı servetlere, "servet barışı” gibi uygulamalarla af getirmek yerine etkin bir kontrol ve takip sistemi oluşturulmalıdır.