Kimlerin buluşma noktasıydı, kaç aşık ilk kez burada el ele tutuştu, Kimlerin hayatında unutulmaz bir yeri var? Sayılarını bilmiyoruz. Bildiğimiz şey ise Beyoğlu'nun tarihi yapılarından Beyoğlu Sineması, artık beyaz perdesini kapatıyor. 1989'dan bu yana tam 28 yıl boyunca Beyoğlu'nda hizmet veren sinema, mali sıkıntılar nedeniyle aldığı kapanma kararını internet sitesinden duyurdu. Beyoğlu'nun sembolü olan sinema 30 Haziran'da kapılarını kapatacak.

Geçtiğimiz yıllarda da İnci, Majik, Alkazar ve Rüya gibi Beyoğlu’nun sembolü olan bir çok sinema salonu, mali sıkıntılar nedeni ile kapanmıştı. Peki bu üzücü noktaya nasıl gelindi? Bu kararın alınmasında hangi nedenler etkili oldu? Beyoğlu Sineması'nın kurucu ortaklarından, kendi deyimiyle yoktan yaratanlardan biri olan Baha Serter'e sorduk. Sozcu.com.tr'ye konuşan Serter, vermek zorunda oldukları bu zorlu kararın nedenlerini anlattı. Serter seyircinin yıllar içinde ilgisini kaybetmesinin kurumu kapatma noktasına getirdiğini açıkladı ve "Bizi bu noktaya hayat getirdi. Sonuçta sanat da olsa bir ticarethane burası. Tamam çalışanlar fedakarlık etti, zam istemedi. Biz de bilete zam yapmadık ama yürümedi. Seyirci gelmeyince hiçbir şey olmuyor. En büyük sebeplerden biri bu. " diye konuştu.

beyoglu-kopya

'AMAÇ 5 KITADAN FİLM OYNATMAK'


Sinema endüstrisinin dijitale döndüğünü söyleyen Serter amaçlarının popüler kültür filmlerini göstermek değil beş kıtadan da film oynatmak olduğunu fakat seyirci ilgisinin azaldığını belirtti. Baha Serter, "Sinema teknolojisi dijitale döndü. eskiden 35'lik makara film vardı, makinadan geçerdi. Ondan sonra o dijitale döndü ve onu gösteren makine almak gerekiyordu. Bizim zaten durumumuz 10 senedir kötüydü. Makine alacak halimiz yoktu. Başka Sinema geldi. 'Makineyi biz takalım, programınızı da biz yapalım' dedi. 'Zaten sizin filmleri oynuyorduk biz' dedik. Bu sinemanın program anlayışı beş kıtadan da film oynatmak. Sadece popüler filimler değil, beş kıtadan da film olsun, sonuçta onu da görmek isteyen insanlar var. Farklı kültürleri farklı renkleri görmek isteyen insanlar vardır. Ve gerçekten de öyle devam ettik ama dağıtım ağı tekelleşince, gösterim ağı da tekelleşmeye başlayınca televizyonlar gazeteler onlardan bahsetmeye başladı. Bizim gösterdiğimiz filmlerin insanlara duyurusu bile yavaşladı" ifadesini kullandı.

Beyoğlu Sineması'nın ortaklarından Baha Serter. Fotoğraf: Sozcu.com.tr Beyoğlu Sineması'nın ortaklarından Baha Serter. Fotoğraf: Sozcu.com.tr


Arjantin'de aşk nasıldır? Şili'deki evin içinde ne vardır? Gibi sorulardan izleyicinin uzaklaştığını belirten Serter, "O anlamda bizim de eksiklerimiz oldu. Seyirci Karayip Korsanları'nı, Recep İvedik'i bekliyor. Ayrıca insanlarda 'Arjantin'deki aşk nasıl oluyor? Şili'deki evin içi nasıldır? Rusya'daki insanlar kışın ne giyiyorlar? ya da bu yerlerin doğası nasıldır?' gibi. Bunları merak etme durumu yok. Niye? Çünkü sabahtan akşama kadar televizyonlarda, gazetelerde Trump şunu dedi, Oscar ödülünü şu aldı. Bağımsız sinemaya olan ilginin azlığından biraz da" diye konuştu.

'MALİYETİ KONUŞMAK İSTEMİYORUM'


Sinemanın kapanmasının mali boyutlarını sorduğumuzda buna cevap vermek istemediğini anlatan Serter, "Her işletmenin sabit gideri bellidir. Değişmez. Elektriği, suyu, vergisi, personel maaşı, kirası bellidir. Ama bu maliyetleri konuşmaya gerek yok. Bu şuna benziyor. Burası yoktu, biz yaptık. Dükkanları yıktık, kazdık. Sinemayı yaptık, adeta çocuğumuz gibi... Şimdi çocuğumuzu gömüyoruz. Para konuşulduğu zaman 'Mezarı kaça aldınız?' sorusu geliyor aklıma. Yani öyle bir muhabbet oluyor. Daha sonra belki, yani şu acı geçtikten sonra belki olur. Ama şuan maliyet konularını konuşmak istemiyorum" ifadelerini kullandı.

Beyoğlu'nun dokusunun son yıllarda çok değiştiğini anlatan Serter, " Bu kararı almamızda Beyoğlu'nun değişen dokusunun da etkisi var. Türkiye'nin bile değişen dokusunun etkisi var. Az önce anlattığım şey o. İnsanlar bir şeyi merak etmiyorlar. Talep görmemiz lazım. Burası değişti, insan profili değişti. İnsanların günlük hayatta da güzergahları sınırlandı artık. İşten eve evden işe. Görüştükleri insanlar da sınırlandı. Tatile bile iş arkadaşlarıyla gidiyorlar. Programlarını öyle yapıyorlar. Sadece İstiklal Caddesi'ndeki değişim olarak değerlendirmeyelim. Genel olarak dünyadaki değişim. Bizde bu değişime ayak uyduramadık demek ki" ifadesini kullandı.