Türkiye’de ucuz et tartışması süredursun, dünya genelinde et üretimi 2026’ya kadar yüzde 13 artarken, Türkiye’de arzın talebi karşılamaktan uzak kalacağı belirtiliyor. Yani üretimdeki yapısal çarpıklıklar giderilmeden, et fiyatlarında kalıcı ucuzluk sağlanması mümkün gözükmüyor. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ile Birleşmiş Milletler’e bağlı Gıda ve Tarım Örgütü  (FAO) uzmanlarının mevcut gidişata göre yaptığı hesaba göre, Türkiye’de 2014- 2024 arasında sığır etine talep yüzde 4 artarken, üretim sadece yüzde 2.6 oranında yükselecek. Aynı dönemde sığır eti ithalatı yüzde 5.5 artarken, ihracat yüzde 26 azalacak. FAO’nun 2016 yılında yayımlanan “Türkiye: Gıda zinciri içinde su” başlıklı raporunda, iç talepte yüksek artışa işaret edilerek, bu  tablonun sığır eti üreticileri için bir fırsat alanı yarattığı belirtildi. Rapora şu kayıt düşüldü: “Ancak, Türk sığır eti sektörü eskiden beri yüksek oranda çok parçalı, küçük ölçekli yapıların baskın olduğu, güçlü siyasi müdahalelere maruz şekilde tanımlanmaktadır.”

EN ÇOK KOYUN TÜKETİYORUZ

OECD ile FAO’nun ortaklaşa hazırladığı “Tarımsal Görünüm 2017-2026” raporunda ise ayrıca, sığır eti fiyatlarının iller arasında yarı yarıya fark gösterdiğine dikkat çekildi. Raporda, 2026 yılında  dünya genelinde et üretiminin yüzde 13 artacağı tahmin edilirken, kişi başına yıllık et tüketiminin şimdiki düzeyinden yaklaşık yarım kilo artarak, 34.6 kilogram perakende ağırlığına yükseleceği öngörüldü. Bugünkü tabloda Türkiye, kişi başına yıllık 4.2 kilogram küçükbaş hayvan eti tüketimiyle OECD ortalamasını üçe katlıyor. Ancak yılda 18.4 kilogramlık kanatlı hayvan eti tüketimiyle Türk halkı, Brezilya halkının yarısından az tüketiyor. Sığır eti tüketiminde de Türkiye, dünya ortalamasını az farkla geçerken, OECD ve AB ortalamasının altında kalıyor.

ÜRETİCİ YÜZDE 2 KAZANIYOR

Ayrıca, FAO’nun Helix danışmanlık şirketinin Türkiye’deki saha araştırmalarına dayandırdığı kırmızı et tedarik zinciri hesaplamasına göre, 1 kilogram etin 56.5 liralık fiyatının 32 lirası perakendeci fiyatı, 8 lirası yem maliyeti, 6 lirası kasaplık maliyeti, 4 lirası canlı hayvan fiyatı, 2.5 lirası işletme giderleri, 2 lirası tacir payı, 1 lirası mezbaha ücreti, 1 lirası ise üretici fiyatı olarak ayrılıyor. Birçok işletmenin aile çapında faaliyet gösterdiğine dikkat çekilirken, bu durumda işletme giderlerinin büyük bölümünü oluşturanemek ücretinin de aileye kaldığına işaret ediliyor. Bu durumda 56.5 liralık ürünün en fazla 3.5 lirası üreticiye kalıyor.

SAMAN SIKINTISI VAR HAYVAN IRKI VERİMSİZ

GIDA ve Tarım Örgütü’nün (FAO) raporunda 2016 yılında Türkiye’de başta büyükbaşlar olmak üzere et üretimiyle ilgili şu tespit ve önerilere yer verildi: “Doğal otlak alanları azalırken, arazi fiyatlarının yükselmesi hayvancılığı olumsuz etkiliyor. Saman gibi kaba yem sıkıntısı büyük çaplı sığır üretimini kısıtlıyor. Hükümetin çabalarına rağmen verimliliği düşük sığır ırkları yaygın. Üreticilerin yüzde 80’i 10’dan az hayvana sahip. 300’den fazla küçükbaş hayvana sahip işletmelerin oranı yüzde 2 olmasına rağmen, bu kesim toplam hayvan sayısının yüzde 16’sına sahip. Çok parçalı yapı, hayvanların çiftliklerden toplanıp satılmasının ve merkezlere ulaştırılmasının maliyetini yükseltiyor.”