Ana tüketici grubu haline gelen ve Y kuşağı olarak adlandırılan 1980 sonrası doğan nesil ile birlikte marka bağımlılığı düşerken, alışverişlerde itibar öne çıkıyor. Artık şirketlerin satış ve pazarlama süreçlerinin TV reklamlarından çok sosyal medyadan etkilendiğine dikkat çeken Sustainable Brands İstanbul Lideri Semra Sevinç, tüketicilerin yüzde 74’ünün markaların yok olmasını umursamadığını söyledi.

SATIN ALMA GÜCÜ DÜŞTÜ 

Sevinç, “Yüzde 75’i ise markaların hayat kalitesine katkı sunmasının gerektiğini söylüyor. Bugün artık markalar tek başına bir şey satmıyor. Tüketiciler sadece fonksiyonel fayda satın almak istemiyor. Markaların hem beyin hem de kalbe hitap etmesi, onların sürdürülebilir olmasını sağlıyor” dedi. SÖZCÜ Gazetesi’nin medya sponsorluğu ile bu yıl 5’incisi düzenlenen Sürdürülebilir Markalar Konferansı (Sustainable Brands), “Amacını etkinleştirme” teması ile İstanbul’da başladı. Toplantıda markaların stratejilerinde sil baştan bir değişim yaşandığına dikkat çeken Semra Sevinç, tüketicinin satın alım gücünde düşüş olduğunu kaydetti. Marka bağımlılığında da bir düşüş görüldüğünü dile getiren Sevinç, gelinen noktada marka itibarını korumanın her zamankinden daha zor olduğunu sözlerine ekledi.

Yöntem Araştırma Genel Müdürü Mehmet Aktulga da piyasanın değişen koşullarını verilerle açıkladı. 25 ülkede 25 bin kişinin katıldığı araştırmada Türkiye’den bin kişinin yer aldığını belirten Aktulga, Türkiye’de 10 kişiden 7’sinin markaların topluma önemli katkı sağlayabileceğine inandığını söyledi. Türkiye’de insanların yüzde 52’sinin şirketlerin ürün ve üretiminden ziyade itibarına önem verdiğini kaydeden Aktulga, araştırma sonuçlarına ilişkin, “Katılımcıların yüzde 53’ü şirketlerin amaçlarını bir ölçüde inandırıcı bulurken, yüzde 36’sı ise markaların amaçlarını inandırıcı bulmuyor. Türk halkının yüzde 53’ü markalarla ilgili aile üyeleri ile arkadaş gruplarından yüzde 52’si ise sosyal medya üzerinden bilgileniyor. Tüketicilerin yüzde 27’si çevreyle dost, yüzde 26’sı güvendiği, yüzde 26’sı ise topluma katkı sağlayan markaların ürünlerini alıyor” bilgisini verdi.

Cam bardakla 26 ağaç kurtardı


Konferans kapsamında, Sözcü Gazetesi yazarı Özlem Gürses moderatörlüğünde gerçekleştirilen “Kişisel bir amaç olarak sürdürülebilirlik” başlıklı oturum büyük ilgi çekti.

09ozlem

Unilever’in sürdürülebilirlik alanındaki strateji ve faaliyetlerinin yönetiminde pay sahibi olan ve USLP Sürdürülebilir Yaşam Planı Yönetim Kurulu’nda yer alan 3 genç faaliyetlerini aktardı. Üyelerden Gökmen Güven, iki yıldır devam eden organizasyonda seçim kampanyası yaparak, belli hedefler doğrultusunda görev aldıklarına işaret etti. Güven faaliyetlerini şöyle anlattı:

“Bir bütçemiz var ve sürdürülebilirlik vizyonuna paralel konular bulmaya çalışıyoruz. Birleşmiş Milletler’in kalkınma hedefleri çerçevesinde bir vizyon oluşturuyoruz. Örneğin bir proje ile şirkette karton bardaklardan cam bardaklara geçiş yaparak yılda 26 ağacın yok olmasını engelledik. Musluktan akan suların yüzde 70’ini kurtaran bir proje yaptık.”

Köylerde domino etkisi yaratacak


MarkalarıN toplumsal kalkınmaya sağlayabilecekleri katkı konusunda önemli bir örnek olan ‘Akıllı Köy’ projesini anlatan Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Hasan Süel, Türkiye’de başlattıkları ‘Çiftçi Kulübü’ projesinin Vodafone’un faaliyette olduğu 6 ülkede uygulanmaya başladığını dile getirdi. ‘Akıllı Köy’ projesi ile cep telefonu üzerinden tarlaların sulanıp, arıların takip edilip, israfın önüne geçildiğini anlatan Süel, “Ülkemizde 38 bin köy var ve biz Aydın’ın Kasaplar Köyü’nden başlayarak bir domino etkisi yaratmayı hedefliyoruz. Bu nedenle bizim hedefimiz çiftçiliği yeniden tercih edilecek bir meslek haline getirmek. Paradigmaları değiştirmek” diye konuştu.