Londra'da yaptığı konuşmanın soru-cevap kısmında "Asla finansal kriz olmayacak diyebilir miyim?" diyen Yellen şunları söyledi:

"Belki çok fazla ileri gitmek olarak görülebilir fakat şu an çok daha güvende olduğumuzu düşünüyorum ve (krizin) bizim yaşam süremiz boyunca gerçekleşmeyeceğini ümit ediyorum ve olacağına inanmıyorum" dedi.

Yellen, kriz döneminden bu yana finans hizmetleri sektörüne yapılan reformların geri çekilmesinin iyi bir gelişme olmayacağını söyleyerek, böyle bir şeyin engellenmesi için kriz dönemini idare edenlerin seslerini yükseltmeleri çağrısında bulundu.

ABD Başkanı Donald Trump, başkanlık seçimi kampanyası sürecinde ABD'de bankacılık sektörüne yönelik düzenlemeleri azaltacağını söylemişti. ABD Hazine Bakanlığı bu ayın başlarında, büyük bankaların işlem yaparken karşılaştıkları sınırlamaların gevşetilmesi önerisinde bulunmuştu.

ABD Başkanı Trump ile ilişkisinin nasıl olduğu hakkındaki sorulara cevap vermeyi reddeden Yellen, ABD Hazine Bakanı Steve Mnuchin ile iyi bir iş ilişkisi olduğunu belirtti.

Yellen ayrıca Fed'in faizleri yalnızca kademeli bir şekilde artıracağına dair görüşlerini de tekrarladı.

2008 KRİZİNDE NE OLMUŞTU?


2000’li yıllar boyunca başta petrol olmak üzere bütün emtia ve tarım ürünleri fiyatlarında büyük bir yükseliş gözlendi. Çin ve Hindistan gibi yüksek nüfuslu ülkelerde gözlenen ekonomik büyüme bu ürünlere olan talebi arttırdı ve fiyatların yükselmesine neden oldu. 2008 yılında gıda fiyatları tarihin en yüksek düzeylerine ulaştı. Altın ve petrol gibi değerli maddeler de tarihinin en yüksek değerini kazanırken ABD dolarının değeri hemen hemen bütün diğer para birimleri karşısında önemli ölçüde düştü.

Buna paralel olarak 2008 yılında Amerika Birleşik Devletlerindeki taşınmaz mal piyasasında (özellikle konut fiyatlarında) büyük bir düşüş yaşandı. ABD’deki konut fiyatları 2000’li yıllar boyunca büyük bir yükselme göstermişti. Bu yükselmenin bir nedeni de kolaylıkla elde edilebilen tutulu satışlar (mortgage) idi. Sürekli olarak yükselen konut fiyatları piyasalarda aşırı derecede iyimser bir hava yaratmış, bankaların düşük gelirli ailelere konut almak için kolayca kredi sağlamalarına yol açmıştı. Konut fiyatları inişe geçince birden bire subprime mortgage (yüksek risk ve yüksek faizli kredi) denilen bu kredi piyasası çökmüş, kredi faizlerini ödeyemeyen düşük gelirli ailelerinin iflas etmelerine ve konutlarına el konmasına neden oldu.

2008 yılı ilerledikçe subprime mortgage krizinin sadece küçük bir kesimi değil, bütün ABD mali sistemini etkilediği anlaşıldı. Düşük gelirli ailelere yüksek riskli kredi açan bu kurumlar kredi akitlerini birleştirip paketleyerek borsalarda alınıp satılabilen tahviller haline getirmişler, yatırım bankaları ve ticaret bankalarına satmışlardı.

Elinde çok miktarda yüksek riskli konut kredisi tutan yatırım bankalarından Bear Stearns Mart ayında iflas ederek ABD hükümeti tarafından diğer bir yatırım bankası olan JPMorgan Chase’e satıldı.
Bu iflası diğer bir yatırım bankası olan Lehman Brothers ve Merrill Lynch ve sigorta firması American International Group izledi. Washington Mutual ve Wachovia gibi bankalar iflas ederek diğer bankalara satıldılar. Bu krizi durdurmak için Eylül ayı sonlarında ABD Kongresi 700 milyar dolarlık bir kurtarma paketini onayladı.

ABD’deki kriz kısa zamanda Avrupa’ya da sıçradı. İzlanda’nın 3 büyük bankası iflas etti. 2008 yılında İzlanda Kronası Euroya karşı % 40 değer kaybetti ve İzlanda’daki enflasyon oranı % 15’e ulaştı. Birleşik Krallık’taki taşınmaz mal piyasası da aynen ABD gibi büyük bir düşüşe geçti. 2008 krizi Türkiye’de de yoğun bir biçimde hissedildi. Kriz boyunca hükümet açıkladığı önlem paketleri ve mali disiplin ile fırtınayı en az hasarla atlatmaya çalıştı.

REUTERS-SOZCU.COM.TR