RÖPORTAJ: Nil SOYSAL

Önce Almanya, sonra Hollanda ile yaşanan diplomatik krizin perde arkasını SÖZCÜ’ye anlatan Bağımsız milletvekili, Prof. Dr. Ümit Özdağ, çok çarpıcı açıklamalarda bulundu. İşte o röportaj:

■ Krizlerin arka planı nedir?
Recep Tayyip Erdoğan 2007 seçiminden bu yana seçim kampanyalarında hep aynı yöntemi kullanıyor. Bu yöntem kamplaştırma, çatışma, mağduriyet saç ayakları üzerine kuruludur. Muhalefet her seferinde tuzağa düştüğü için başarılı olmuştur. Erdoğan başkanlık ve bölünme anayasası referandumunda da aynı yöntemle sahaya çıktı. “Hayırcılar, terör örgütleri yanlıları-darbeciler-çukur” şeklinde çok ağır, haksız ve tehlikeli bir propagandayı başlattı.

■ Propaganda tuttu mu peki?
Bu propaganda üzerinden mağduriyet girişimi tamamen başarısız oldu. Çünkü, anayasa değişikliğine “Hayır” diyenler, parlamenter demokrasinin devamını isteyenlerdir. Üstelik, CHP-HDP ittifakı da tutmadı. Çünkü toplumun dikkati “Hayır” diyenler arasında ülkücü hareketten gelen “Hayır” sesine döndü. Stratejinin tutmadığı anketlerden de görülüyor. 19 anketin ortalaması, yüzde 54 “Hayır” gösteriyor. Sonuçlar Erdoğan’a da gidiyor. Bu yüzden söylemi daha da saldırganlaşıyor.

‘İZNİ ANMA DİYE ALMIŞLAR’

■ İktidarın “Evet” oylarını artırmak için yeni bir atılım sağlama arayışı içinde olduğunu mu düşünüyorsunuz?
Erdoğan içeride arayıp bulamadığı sahte mağduriyeti tesadüfen Almanya’da buldu. Önce 22 Mart 2008’de çıkarılan yasaya göre; “Yurtdışında ve yurtdışı temsilciliklerinde propaganda yapılamaz” denmesine ve 15 Şubat 2017’de YSK’nın yurtdışında propagandayı yasaklamasına rağmen Adalet Bakanı Bozdağ’ın Almanya’da bir konferansı iptal edildi. Gerekçesi ise; politik değil, idari. İzin alınırken “Özay Gönlüm’ü anma gecesi” diye alınmış, Bozdağ’ın geleceği sonradan duyurulmuş. Belediye de “Bu izdiham yaratır, önlemleri almadık” diye iptal etti. Bunun üzerine Erdoğan “Nazi Almanyası” şeklinde bir propagandaya başladı. Almanya’ya karşı başlayan bu referandum propagandasına rağmen, AKP’li bakanlar Almanya’da ziyaret ve konuşmalarına devam ettiler. Başkonsoloslukta “Evet” için propaganda da yapıldı.

‘HALKA ŞOV YAPIYORLAR’

■ Öyleyse Almanya’da sorunsuz toplantılarını yapıyorlar...
Evet Almanya’da AKP, propaganda çalışmalarına sorunsuz devam ediyor. Böyle bağırdıklarına bakmayın; ortada ne mağduriyet, ne kriz var. Bırakın bunları, eğer gerçekten kriz varsa ve gerçekten Almanya’nın canını yakacaksanız, İncirlik’ten kalkarak Suriye’de PKK ve IŞİD konusunda istihbarat toplayan ancak bizimle paylaşmayan Alman uçaklarını geri yollayın. Ama bunlarda o yürek yok. Halka şov yapıyorlar.

■ Hollanda ile yaşanan krizi nasıl yorumluyorsunuz?
Önce, bir şeyin altını çizelim; ne Almanya, ne Hollanda, Türk devletine bu muameleyi yapamaz. Türk devletinin bakanı Fatma Kaya derdest edilmiştir. Ancak AKP’li bakana bu şekilde davranmalarının nedeni; İktidardan yıllardır ülkemize yapılan her saldırıda verilen etkisiz cevaptır. 18 adasının Yunanistan tarafından işgal edilmesine ses çıkarmayan yöneticiden kimse korkmaz. Artık kimse Erdoğan’ın etkisiz bağırıp çağırmalarına aldırmamaktadır. Bundan dolayı, Hollanda, bir İsrailli, bir Alman veya bir İngiliz bakana yapamayacağı aşağılamayı AKP’li bakana yapmıştır. Ancak bu sonuç AKP’nin istediği sonuçtur.

■ AKP’nin istediği bu derken...
Erdoğan’ın derdi referandum için gerginlik konusu yakalamak. Hollanda, Çavuşoğlu’na; “Gelecek hafta seçim var. Irkçı parti güç kazanıyor. Seçimi atlatalım öyle gelin” diyor. Çavuşoğlu’nun gelmesine karşı çıkan Rotterdam Belediye Başkanı Fas asıllı Müslüman Ahmet Ebutalip’in çabası Hollandalı ırkçıların güç kazanmamasıdır. Kriz üretmek isteyen Çavuşoğlu, çıkıyor TV’de yaptırımlar ile Hollanda’yı tehdit ediyor. 2004’te Hollanda’da Türkçe dersleri yasaklandı! AKP hükümetinden ses çıkmadı. 2012’de okullarda Türkçe konuşmak yasaklandı. Yine ses çıkmadı. “Gelecek hafta gelin” deyince olay çıkıyor!

REJİM DEĞİŞİKLİĞİNE HAYIR DEDİĞİ İÇİN MHP’DEN İHRAÇ EDİLDİ


Gaziantep Bağımsız Milletvekili Ümit Özdağ, rejim değişikliğine karşı olduğunu belirttiği için MHP’den ihraç edilmişti. Özdağ şimdi referandumda ‘Hayır’ için çalışıyor.

Önce oğlun, şirketindeki Hollandalıları işten atsın


 ■ Şimdi ne olacak peki?
Binali Yıldırım “tansiyonu yükseltmeme kararı aldık” diyor. Ne demek bu?... Adam bakanını derdest etmiş, sen tansiyonu yükseltmeyelim diyorsun! Hollanda’ya uygulayacağımız önlemler, iki ülke arasındaki dostluğu etkilemeyecekmiş.

binali-yildirim1

Demek ki herhangi bir yaptırımınız olmayacak. Çavuşoğlu; “Uçağa inme izni vermezseniz, ekonomik ve politik yaptırımlarımız olur” demişti. Ne oldu? Ben hemen Yıldırım’a bir yaptırım önereyim; işe oğlunun gemicilik şirketinin yüzde 50 Hollandalı ortaklarını işten atmakla başla! Ya da hadi bakalım Türkiye’deki Hollanda şirketlerine kayyum atamayı düşün. Bu etkisizlik, zayıflık ülkemizin aşağılanması sonucunu doğuruyor. Erdoğan ise “16 Nisan’dan sonra önlemlerimizi alacağız” diyor. Bu “Hiçbir şey yapmayacağız” demektir. Yani “Sabrımızı sınamayın” politikası. Beni en çok üzen ve güldüren ise Bakan Kaya’nın “Türk halkı Hollanda’ya 16 Nisan’da gereken dersi verecek” diye açıklama yapması. Avrupa Türkiye’de başkanlığı istemiyormuş. Erdoğan Fransa’ya teşekkür etti. Zeybekci Almanya’ya teşekkür etti. İsveç “izin al gel” dedi. Hollanda da “Bir hafta sonra gel” dedi. Yani aslında Avrupa Birliği, Türkiye’yi bir kişinin yönetmesini kendi açısından doğru buluyor. Bir kişiyi ikna edince, ya da etkileyince bütün ülkeyi ikna ediyor ve etkiliyor. Özetle, AB, şoför ile değil, otomobilin değişmesi ile ilgileniyor. AKP ise kendi seçmenine yalan söylüyor. Diğer yandan da Avrupa’da Türklerin hayatlarını zora sokuyor. Erdoğan’ın amacı da zaten Hollanda’ya ders vermek değil, referandumda yüzde 50.1 seçmenin “Evet” demesini sağlamak. Sonuç olarak; başkanlık için devlet ayağa düşürülüyor.
SONUç ‘hayır’ çıkacak

■ Çatışma politikası, seçmeni etkiliyor mu?
Bu iş kayıkçı kavgasından başka bir şey değil aslında! Erdoğan’ın etkilemeye çalıştığı seçmen genellikle ekonomik nedenler ile ‘istikrar’ diyerek AKP’ye oy veren, merkez sağ kökenli seçmen. Bu seçmenin bir bölümü, olaylar sıcakken anayasa değişikliği ile hiç ilgisi olmayan bir konudan dolayı geçici olarak “Evet”e kaysa da, sonuçta “Hayır” diyecektir.