İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ikinci duruşmada tutuklu sanıklar Hüseyin Aydın, Murat Aksoy, Mustafa Erkan Acar. Oğuz Usluer ve Atilla Taş savunmasını tamamladı.

"HER TÜRLÜ DARBEYE KARŞIYIM

Duruşmada savunmasını yapan tutuklu sanık Oğuz Usluer "Ben gazeteciyim. Önünde arkasında bir sıfat yok. Ortaya bir tane bile delil koymadan darbeci yapmaya çalışılıyor. Bizden darbeci çıkmaz. Kaleminden kan damlayan soytarılar, sosyal medyada tahliye kararımızı eleştirince tekrar tutuklandık. İster başarılı, ister başarısız olsun her türlü darbeye karşıyım. Benim gibi gazeteciden darbeci çıkarmak beyhude bir çabadır. Üzerime oturmayan ve bana uymayan bu gömleği aynen iade ediyorum iddia makamına" dedi.

ATİLLA TAŞ RAHATSIZ OLDUĞUNU SÖYLEDİ

Savunma yapma sırası gelmeyen tutuklu sanık Atilla Taş rahatsız olduğunu belirterek savunma yapmak istedi. Bunun üzerine mahkeme başkanı "Savunma yapınca ne olacak geçecek mi ağrın?" dedi. Atilla Taş ise "Stres yapıyorum ağrım var. İfade verince geçer" dedi. Bunun üzerine mahkeme başkanı Taş'ın savunma yapmasına izin verdi.

ATİLLA TAŞ İFADE VERİRKEN AĞLADI

Atilla Taş yaptığı savunmasında "Adalet ve hukuk konusunda bugün yaşanılan aksaklıkların müsebbibi sizler değilsiniz. Aşırı stresli olan durumlarını baskılamanın kimseye fayda getireceğini sanmıyorum. Hepiniz işlerinizi iyi yapmak isteyen iyi hukuk adamlarısınız. Sizler yoksanız adalet içi boş bir kavramdır. Yapacağım iş kendimi en iyi şekilde savunma ve adalete güvenmektir. Benden sadece doğruları duyacaksınız. Bütün bu davaların boşuna olmadığını anlayabiliyorum. Devlete kastedilmiştir sonuçta. Bütün şehitlerimizi rahmetle gazilerimizi de saygı ve minnetle anıyorum. Benim tek anlayamadığım şey bu işlerle ne alakam olduğudur. O gece darbe gerçekleşse belki bu mahkemeyi hakimi savcıları bile bulamayacaktım. Tutuklanacağım da kesindi zaten" dedi. Atilla Taş bu sırada ağladı.

"NUR TOPU GİBİ İKİ MÜEBBETİMİZ OLDU"

Atilla Taş zaman zaman ağlayarak yaptığı savunmasında "31 Mart'tan sonra olanlar malumunuz nur topu gibi iki tane ağırlaştırılmış müeebetimiz oldu. Allah bağlarsa eğer. Arkanızda 'Adalet mülkün temelidir' yazıyor. Orada adalet zulmün temelidir yazması gerekiyor. Ben çok samimi ruhumun bütün çıplaklığıyla burada şunu söylemek istiyorum. Bu hain darbe girişimini yapan alçakları lanetliyor en ağır şekilde cezalandırılmalarını yüce rabbimden, adaletten diliyorum. En ufak bir suçum dahi olsa bir yıldır ayakta dahi duramazdım canıma kıyardım. Vicdanım o kadar rahat ki halen bu yüzden yaşayıp nefes alabiliyorum. Tanınan biriyim. "Abi şarkılarınla büyüdük" diyen çocuklar üstüme kapılar kilitledi. Bir astsubay abi seninle çocukken fotoğrafımız vardı" dedi.

Bu sırada ağlayan Taş'a mahkeme başkanının "sakinleş" uyarısı üzerine "çok doluyuz başkanım, çok saçma şeylerle suçlanıyoruz. Hemşireye 'sen doktorla niye görüştün' demek gibi" dedi.

"BEN ZEUS'UN KULU MUYUM?"

"Ben suçsuzum ve bir yıldır suçsuz yere yatıyorum. Hiç alakam yok. Bir bakan çıktı "twetten yatan bir Allah'ın kulu gösteremezsiniz" diyor. Ben Zeus'un kulu muyum? Ben de Allah kuluyum. Ben iflah olmaz bir devrimciyim. Ben Atatürkçüyüm. Mustafa Kemal'in askeriyim. En çok gurur duyduğum budur. Beni bu halimle alacak cemaat varsa hemen gideyim. Ama alan cemaat yok. Hayatımın hiçbir döneminde hacı hoca kovalamadım. Ben kitap, öğretmen peşinde koştum. Hiç bir zaman hurafelere inanmam. Benim aklımı alacak hacı hoca daha anasının karnından doğmadı. Herkes beni salak bir adam sanıyor orasını burasını sallayan. Örgüt bana dedi ki; 'Yıllar önce komik komik şarkılar yapacak, milyonlarca insan seni sevip sayacak, 3 yıl sonra kariyerin bitecek. Sonra yamyam style diye şarkı yapacaksın, twitter fenomeni olacaksın sonra da yazar yapacağız mı?' dediler. Ben size bunu desem 'Sen benim aklımla dalga mı geçiyorsun' dersin. Aynı şeyi ben soruyorum şimdi. Ben darbecilikle yargılanıyorum. 1 milyon 700 bin kişinin takip ettiği Atilla Taş o gece saat 11'de darbe karşıtı tweet atıyor. Eski tweetlerimi gören hakim, savcılar o gece attığım tweete sağır kör kalıyorlar. 'Ne kadar muhalif olursam olayım darbe onaylayacağım bir şey değildir' diye saat 12.25'te tweet attım. Atilla Taş'ı Kültür Bakanı mı yapacaklardı darbe yapanlar? TBMM bombalanması ne demek. Bu onuruma dokundu. Böyle saçmalık olabilir mi? diye yazdım. Ama darbeyle yargılanıyorum ben. Allah belalarını versin darbecilerin" şeklinde konuştu.

"O GECE İÇER GEBERİRDİM"

Atilla Taş savunmasında "Allah iftiranın da iddianın da yakışanından korusun. Bu bana yakışmadı. Siyanür verilse o gece içer geberirdim vallahi. Ölmek istedim. Meydan gazetesinde yazdım. Haberdar isimli sitede bana yazarlık yap denilmiş. Yalan. Orada hiçbir zaman yazarlık yapmadım. Said Sefa denen adamı tanımıyorum. Sadece yorumlar yapan orada burada bir adam. Bir gün telefon açtı. Benim eşim aynı zamanda basın danışmanımdı, nişanlımdı. Bakar not alır öyle ararım. Rakı sitesinde o ara yazı yazıyorum. "Büyük keyif" diye. Arada da politik analizler yapıyorum" dedi. Bu arada Mahkeme başkanı "Daha sakinsin" deyince "Gerçi suçsuz yatmak daha iyi. Ya suçlu yatsaydım. Sakinim değil mi başkanım?" diye cevap verdi.

"ALLAH BELAMI VERSİN NASIL ANLAMADIM FUAT AVNİ OLDUĞUNU"

Atilla Taş savunmasında şunları söyledi: Benim zaten 1.5 milyon takipçim var. Yazı yazdığınızda bütün siteler copy paste yapıyor. Bu sizin orada yazdığınız anlamına gelmiyor. Bunu Atilla Taş'ın yazısını koyup reklamını yapmak için yapıyor. Okuyucu çekecek. Telefon etmeye devam etti. "Urfalıyım, böyle çiğ köfte yaparım" dedi. Ben de severim çiğ köfteyi. Sevmez olaydım. Trump'un orada durdum aldılar beni. Gittim Erhan Akkuş ve Ahmet Memiş ile orada tanıştım. Ayran içtik sohbet ettik orada konuştuk bu kadar. Bunlar o kadar gerizekalı terörist ki; çiğ köfteyle mi anayasayı yıkacaksınız. O salaklar bu fotoğrafı paylaşıyor. Bana soruluyor. Sen çiğ köfte yemişsin diye. 10 dakika AVM'de dolaşalım 50 kişi gelir fotoğraf çektirir. Gazetecilerden tanıdığım çevrem yoktu. Gazetecileri de tanıyayım dedim. Ben ne bileyim Fuat Avni olduğunu. Allah benim belamı versin. Nasıl anlamadım Fuat Avni olduğunu. Daha çok çağırdılar, haberlerimi retweet et dediler, etmedim, gitmedim. Küstüler bana sonra. Muhabbetim bu kadar. Bilmem tanımam bir araya gelmem. Ekrem Dumanlı ile hiç bir sohbetim tanımışlığım yok. Meydan gazetesinde çalışan Mustafa Gür'ü tanıyorsam alçağım. 'Merhaba merhaba' gazetede. Birileri gazeteden beni arıyor konuşuyorum ama adamın adını bilmiyorum. Kerim Gün hanım da "tanışmak istiyorum hanımı al yemeğe gel dedi, gitmedim, gitmem. Beni herkes çağırır. Bir tane programa çıkmadım. bulsunlar her şeyi kabul edeceğim. Murat Yarar'ı tanımam. Aramış Today's Zaman'da benimle röportaj için aradı bir kere geçiştirdim. Sonraki aramada da Todays Zamanın pazarlama müdürü olduğunu abone etmek istedi. Şimdi abone olsaydım nasıl açıklayacaktım. Yani ben bu çevreye girmedim ama, bu çevre girmiş bana bir şekilde. Yurtdışına giderim. Türkler yaşıyor. En son gitmem de, CHP'nin Londra temsilciliği. İşçi Partisi bunların dostluk grubu. Seçim grubuna gittim. Şarkı söyledim. Adam sayemde seçim kazandı. "Sen bu sesle nasıl şarkıcı oldun" dedi. Ben de burası Türkiye bu sesle şarkıcı da olursun iki tweet atıp ağırlaştırılmış müebbet de yersin dedim. Ben suçsuzum. Beni bırakın çok yattım ben. Şerefsizim kaçmayacağım. Mahkemeye en başta geleceğim en başta silip süpüreceğim. Sizi seviyorum başkanım. Beni idare ettiğiniz için sağ olun" DHA