CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında genel merkezde toplandı. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, toplantının ardından MYK’nın gündemine ilişkin basın toplantısı düzenledi.

 

Tezcan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik “faşist diktatör” sözleri üzerinden başlayan tartışmalara değindi.

Tekirdağ’da yaptığı söz konusu konuşmada, “Recep Tayyip Erdoğan, faşist diktatördür. Hem de onların anladığı dilden söylüyorum; şeddelisidir diktatörün” dediğini anımsatan Tezcan, bu sözlerinin Pazartesi gününden bu yana sanki Türkiye’nin temel meseleymiş gibi aktarıldığını ve iktidarın şaşkın bir görüntüyle birden üzerine atladığını ifade etti.

[old_news_related_template title="Bülent Tezcan hakkında soruşturma: Bedel ödenecekse ilk biz ödeyeceğiz" desc="CHP Sözcüsü Bülent Tezcan'ın 'Recep Tayyip Erdoğan faşist diktatördür. Hem de onların anladığı dilden söylüyorum, şeddelisidir diktatörün şeddelisidir hem de' sözleri için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı. Konuyla ilgili konuşan Tezcan 'Sözlerim siyasi bir eleştiridir. Bedel ödenecekse ilk biz ödeyeceğiz' diye konuştu." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2017/10/tezcan-dha-487.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2017/gundem/erdogandan-tezcan-hakkinda-suc-duyurusu-2070534/"]

"GERÇEĞİ AÇIKLADIM"

İktidarın bu sözlerinden çok rahatsız olduğunu belirten Tezcan, “Pazartesi günü bir gerçeği açıkladım; dedim ki ‘kral çıplak’. Ortalık karıştı. AK Parti’nin yöneticilerinden, milletvekillerinden taşı alan üstüme koşmaya başladı. Niye bu telaşa kapıldıklarını biliyorum; ‘olur da reis kenarda oturduğumuzu görürse bizim de istifamızı ister’ diye en fazla hangimiz yükleniriz telaşına düştüler, görüntüyü kurtarmak için koşuştular” dedi.

"FAŞİST DİKTATÖR SİYASİ NİTELEME"

“Faşist diktatör” sözünün ahlaki bir niteleme olmadığını, tamamen siyasi bir değerlendirme olduğunu belirten Tezcan, buna karşın Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ’ın kendisine “edepsiz, ahlaksız, terbiyesiz, seviyesiz” dediğini söyledi. Tezcan, “Benimki siyaset literatüründen alınmış sözler, bunlarınki ahlaki literatürden çıkarılmış sözler. Kimin sözü hakaret içerikli, kiminki siyaset içerikli vatandaşlarımızın vicdanına bırakıyorum” diye konuştu.

“FAŞİST DİKTATÖRLÜK ORTAMINDAN RAHATSIZ OLAN AKP'Lİ BAKANLAR VAR”

Kendilerinin konuşmayanlar adına konuştuğunu kaydeden Tezcan, “Şunu da çok iyi biliyoruz, bu süreçten rahatsız olan AK Partili bakanlar var, iktidarın bu tutumundan, sarayın bu tutumundan, Türkiye’de yaratılan bu faşist diktatörlük ortamından rahatsız olan AK Partili bakanlar var, AK Partili milletvekilleri, AK Partili belediye başkanları var ama konuşamıyorlar. Çok iyi biliyorum. Biz o konuşmayanlar adına da konuşuyoruz ve eminim biz bunları söyledikçe yürekleri soğuyor, huzur buluyorlar, rahatlıyorlar; ‘Türkiye’de bir çıkış umudu var, demek ki kapanmadı o çıkış umudu’ diye” değerlendirmesinde bulundu.

“GOEBBELS BUNLARI GÖRSE UTANIRDI"

Türkiye’de demokrasinin olmadığını ve olan rejimin de adını koymak gerektiğini savunan Tezcan, “Demokrasi yok da ne var, rejimin adını koyacağız. Biz diyoruz ki, bu rejimin adı faşist diktatörlüktür. Millet rejimin adını bilecek. Millete anlatacağız” dedi.

Hitler’in propaganda bakanı Paul Joseph Goebbels’i anımsatan Tezcan, “Faşizm büyük yalanların organizasyonlarıyla yalanlarını sürdürmez mi? Goebbels Hitler’in yalan bakanı değil miydi? Bugün büyük yalanlar yürütülmüyor mu, dün FETÖ ile işbirliği içinde olan iktidar şimdi kendisine muhalif olan herkese ‘FETÖ’cü’ diyor. Sözcü gazetesi, Cumhuriyet gazetesine ‘FETÖ’cü’ diye dava açıyorlar, bundan daha büyük bir yalan olur mu? Goebbels bunları görse utanırdı, ‘ben mesleğimi iyi yapamamışım’ diye.

OHAL, KHK rejimi... 20 Temmuz darbesinin üzerine kurulmuş bir diktatörlük ile karşı karşıya değil miyiz? Parlamento devre dışı bırakılmış, tek kişi her şeyi kontrol ediyor. AYM korkudan denetleyemiyor, bunun adı faşizm değil mi?

Davaların adını Erdoğan koyuyor. Daha iddianame düzenlenmeden ‘bunlar casus’ diyen Erdoğan değil mi? Savcılar o saatten sonra casusluk dışında başka iddianame düzenleme şansına sahip değil. Büyükada iddianamesinde gördük.

Gazeteciler, aydınlar, öğretim üyeleri, siyasetçiler herkes tek merkezden talimatla suçlu olarak mahkeme önüne çıkıyor. Bu rejimin adı faşizm değil de nedir?

“MAFYATİK YÖNTEMLER, TEHDİT YÖNTEMLERİ FAŞİZMİN YÖNTEMLERİ DEĞİL Mİ”

Şantaj ve tehditle belediye başkanlarını görevden alan bu anlayış değil mi? Balıkesir Belediye Başkanı Edip Uğur ağlayarak istifa etti, ‘ailemi tehdit ettiler’ dedi. Mafyatik yöntemler, tehdit yöntemleri faşizmin yöntemleri değil mi? Savcıların resen harekete geçmesi lazım, kamu davasıdır bu.

Bir korku rejimi yaratıldı; gazeteci yazmaya, öğretim üyesi konuşmaya, öğrenci sokağa çıkmaya, hakim karar vermeye korkuyor, savcı yargıya uygun soruşturma yapmaya, siyasetçi konuşmaya korkuyor. Böyle bir Türkiye tablosu yarattılar. Korku düzeninin adı nedir, faşist düzendir. Bunun sorumlusuna ne diyeceğiz?

Bu koparılan fırtına ve yaratılan atmosfer dahi faşizmin kanıtıdır. Kararlılığımızdan taviz vermeyeceğiz. Bu bir demokrasi mücadelesidir, zor bir mücadeledir. Bu mücadeleyi tüm kadrolarımızla vermeye devam edeceğiz.”

MAHİR ÜNAL’A YANIT: “TARİHİN ÇÖPLÜĞÜ DİKTATÖRLERLE DOLU”

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Tezcan, AKP Sözcüsü Mahir Ünal’ın Kılıçdaroğlu’na yönelik, “Tarihin çöplüğünde yer alacaksın” sözlerine, “Tarihin çöplüğü diktatörlerle doludur. Diktatörlere karşı mücadele eden demokrasi kahramanları ise her zaman tarihin şeref locasında yer almıştır. Onun için tarihin çöplüğüne birileri gidecekse o kendi genel başkanlarıdır. Tarihin şeref locasında yeri şimdiden ayırtılan biri varsa o da Adalet Yürüyüşü’nü yapan Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’dur” yanıtını verdi. ANKA