20 yıllık avukatım. 13 yıldır 7'yi aşkın üniversitede hocalık yapıp hukuk öğretiyorum. Aşağıdaki düzenleme sadece 15 Temmuz gecesi ve 16 Temmuz sabahı ile ilgiliyse, yanlış yazılmış. Bu haliyle geleceğe yönelik genel af hükmündedir ve hukuksuzdur. Ortadan kaldırılması gerekir. pic.twitter.com/iysn121VVw
— Gönenç Gürkaynak (@GurkaynakGonenc) 25 Aralık 2017
[old_news_related_template title="TÜSİAD: KHK'nın düzeltilmesini temenni ediyoruz" desc="TÜSİAD'dan toplumda büyük tartışmalara neden olan KHK ile ilgili şu açıklama yapıldı: Son KHK'nın düzeltilmesini ve OHAL şartlarının geride kalmasını temenni ediyoruz." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2017/12/sur-sondakika-67.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2017/ekonomi/son-dakika-tusiaddan-khk-aciklamasi-2146431/"]
[old_news_related_template title="Abdullah Gül de o KHK'yı eleştirdi" desc="11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de 696 sayılı KHK'yı eleştiren isimler arasında yer aldı. Gül KHK'ya ilişkin, 'hukuk diliyle bağdaşmayan muğlaklık, hukuk devleti anlayışı açısından kaygı vericidir' dedi. " image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2017/12/gul-abdullah.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2017/gundem/abdullah-gul-de-o-khkyi-elestirdi-2146444/"]
Sahi; Meclis'e ne gerek var? Kurmuşsunuz düzeni, KHK ile herşeyi hallediyorsunuz. Yasa üzerine konuşma Yok, tartışma Yok, önerge yok, Ben yaptım oldu.
Bu senaryonun figüranı olmamak gerekir.
FETÖ ile mücadele tamam bunda biz de varız.Ama boğazınıza kadar Fetöye batmışsınız.
— Av. Celal ÜLGEN (@celalulgen) 24 Aralık 2017
Tek tip giysi uygulaması biraz Amerika özentisi ama daha çok 12 Eylül hortlamasıdır.
Yargıla, sorgula, araştır ama eziyet etme, psikolojik baskı kurma, peşin suçlu imajı yaratma.
— Av. Celal ÜLGEN (@celalulgen) 24 Aralık 2017
Türkiye Sudan değildir. Avrupa Konseyi üyesidir. AİHM kuralları Yunanistan’ı bağladığı gibi, bizi de bağlar. Dolayısıyla, KHK ile getirilen cezasızlık kuralı uygulayanları da, yararlananları da kurtarmaz
— Turgut Kazan (@turgutkazan) 25 Aralık 2017
695 s.KHK ile eline silah alan darbeci ya da terörist diyerek birini vurur öldürürse hesap vermeyecek
Bu nasıl bir hukuksuzluk
Bu hakkı kim kime hangi güce dayanarak veriyor
Yargı dışında kimse kimseye darbeci terörist diyemez
Kolluk ve asker dışında kimse kimseye müdahale edemez
— Bahadır Erdem (@BBahadirErdem) 24 Aralık 2017
MİLLİ İRADEYİ YOK SAYAN VE DEVLETİN GÜÇ KULLANMA YETKİSİNİ SİVİLLERE DEVREDEN 696 SAYILI OHAL KHK’SI VAHİM BİR DÜZENLEMEDİR. Canlı yayında açıklıyorum: https://t.co/KKvQJ4ERfK
— Metin Feyzioğlu (@metinfeyzioglu) 25 Aralık 2017
AKP, 696 SAYILI KHK İLE ATTIĞI ADIMLA,
12 EYLÜL DARBESİNİN GEÇİCİ 15 NCİ MADDESİNİ, YENİDEN VE KALICI BİR BİÇİMDE GETİRMİŞ,
BU YOLLA, KALICI BİR DARBE YÖNETİMİ SÖZ KONUSU OLMUŞTUR. pic.twitter.com/nzmQJftuZe
— Ömer F. Eminağaoğlu (@eminagaoglu) 24 Aralık 2017
696 sayılı KHK m. 121 hakkındaki hukuki değerlendirmem pic.twitter.com/2hwZV91RSM
— R. Murat ÖNOK (@RMONOK) 24 Aralık 2017
Madde metnindeki “hareket eden” ifadesi sorunlu. Ya sonrasında bu tür kalkışmalar için düşünülmüş yada özensiz hazırlanmış. Ama nereden bakarsan bak “yaptım oldu” anlayışının yansıması. https://t.co/ahBmlkWFwu
— Hüseyin Ersöz (@ersozhuseyin) 24 Aralık 2017
Onlarca Ağır Ceza Mah’nin işi iki Bölge Adliye Mah Dairesi’ne kalacak. Sonuç ya yüzeysel bir incelemeyle “onama” olacak yada dosya yığınıyla çalışamaz hale gelecek. Kısacası bu düzenleme ile istinaf yolu işlevsiz kalacak. https://t.co/QgnfqQ4KSu
— Hüseyin Ersöz (@ersozhuseyin) 24 Aralık 2017
"Son KHK" ile taşeron işçilerin, kamuya geçebilmek için birikmiş kıdem tazminatı ve diğer haklarından feragat etmeleri gerektiği gibi anlaşılan maddenin(127-c) açıklanması gerek.
— Nuh Hüseyin KÖSE (@nhkose) 24 Aralık 2017
Yeni KHK’dan..! Hukuk Devleti’nde peşinen hiçkimsenin sorumluluğunu ortadan kaldıramazsın. Bu adalet anlayışını örseler. Ayrıcalıklı bir sınıf yaratıldığı algısı doğar. pic.twitter.com/lZYAt4WhQc
— Hüseyin Ersöz (@ersozhuseyin) 24 Aralık 2017
Son KHK Anayasa ve yasaların bulunmadığı bir yeni alan inşa ediyor. Bu alanda yurttaşlar hukuksal güvencelerinden arındırılmış halde çıplak, failler ise sürekli bir cezasızlık güvencesiyle donatılmış haldedir.
— Asli Kazan (@perapea) 24 Aralık 2017
Kanun hükmünde "Kralname" devleti
Eski İstanbul Baro Başkanı Prof. Dr. Ümit Kocasakal da Odatv'de yayımlanan "Kanun hükmünde "Kralname" devleti" başlıklı değerlendirmesinde KHK'lara çok sert eleştiride
bulundu. İşte o değerlendirmenin içinde yer alan bazı eleştiriler:
"Defalarca yazıldı, söylendi ve söylenmeye de devam edilmeli: Türkiye uzunca bir süredir artık hukuk devleti değil. Hukuk devleti bir fetret devrini, bırakın "altın çağı"nı, yontma taş devrini yaşıyor! Devlet en kısa tanımıyla kurallar ve kurumlar bütünüdür. Temelinde hukuk olan bir ortak ve üst akıldır. İktidara da, devlete de meşruiyetini veren tüm eylem ve işlemlerinin bağımsız yargı denetimine tabi olması, hiç bir şekilde hukuktan ayrılmamasıdır. Ne yazık ki gelinen noktada Türkiye'de "devlet aklı" yok edilerek yerine hukuku istediği gibi eğip büken, şekillendiren, her düşüncesi ve talimatı "emir" kabul edilerek uygulanan bir tek "akıl", esasen tek "ihtiras" var ! Deneme "yamulma" veya "yamultma" yöntemleriyle ülkenin ve devletin genetiği ve kimyası bozuldu. Türkiye artık hiç bir denetimin olmadığı, kimsenin hukuk güvenliğinin bulunmadığı bir Kanun Hükmünde "Kralname" devleti!"
"Gerekçelerini ortaya koymadan önce düzenlemenin vahametinin daha iyi anlaşılabilmesi için açıkça belirtmek gerekir ki bu düzenleme devletin ve kamu düzeninin altına tahrip gücü yüksek bir saatli bomba koymaktır, Devletin kolluk güçlerinin yanında kontrolsüz bir şekilde bir takım paramiliter güçlerin, başıboş kalabalıkların kolluk kuvveti haline getirilmesidir, sivil kişilere her türlü hak ve özgürlüğü karşı saldırıda bulunabilmelerinin yolunu açmaktır, yaygın iç çatışmalara davetiyedir, hukuku, hukuk güvenliğini ve devleti ortadan kaldırmaktır! Durum bu kadar açık ve vahimdir. Esasen bu düzenleme, Anayasa, hukukun genel ve temel ilkeleri karşısında "yok hükmünde" olmakla birlikte, asayiş ve güvenliği tamamen yok edebilecek, kitleleri karşı karşıya getirebilecek ve kanlı çatışmaların fitili ateşleyebilecek, bunun yanı sıra devletin kolluk güçlerini de ikilemde ve güç durumda bırakıp sivillerle karşı karşıya getirebilecek, olağan görevlerini yerine getirmesini güçleştirebilecek yıkıcı etkisi çok büyük olabilecek bir kıyamet düzenlemesidir."
YENİ MENEMEN İSYANINA ZEMİN HAZIRLAMAKTIR
"Kamu görevlileri için dahi hal böyleyken, sivil kişilere böyle bir muafiyet getirilmesi hiç bir şekilde kabul edilemez. Gerçekten bir kere sivil kişilerin suçla mücadele veya suçu cezalandırma gibi bir görevi veya hakkı bulunmamaktadır. Bireyler cezalandırma hakkını başka bireylere değil, devlete devretmişlerdir. Kaldı ki zaten Ceza Muhakemesi Kanunun 90.maddesine göre başta suçüstü hali olmak üzere kamu görevlisi olmasa da herkesin yakalama yapma hakkı mevcuttur. Ancak bu belli şartlara tabi sınırlı bir haktır. Bu da yeterlidir. Ancak bunun dışında hiç kimse kolluk görevlisi gibi hareket ederek bir suça müdahale edemez. Getirilen düzenlemede ise belirsiz sayıdaki sivil kişiler, adeta kolluk görevlisi haline getirilmekte, kendilerine bir "bastırma" hakkı tanınmaktadır. Şu anda bile bir takım kişilerin kendilerini "ahlak zabıtası" yerine koyup yurttaşların hak ve özgürlüklerine müdahale etme hakkını kendilerinde gördükleri bir ortamda böylesi bir düzenlemenin ne tür sonuçlara yol açacağını görmek zor olmasa gerek. Bir kere "darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemler"in ne olduğunu, hangi durumların bu kapsama gireceğini belirlemek kolay olmadığı gibi bu muğlak ifade her türlü çarpıtmaya, kötüye kullanıma açıktır. Böyle bir durumun bulunup bulunmadığını bu "başıboş", "denetimsiz" kalabalıklar yahut zaten oluşturulduğu söylenen paramiliter güçler mi belirleyecektir? Böyle bir durumda kolluk güçleri de duruma müdahale ettiğinde ne olacak, asıl yetki kimde olacaktır? Karşı karşıya gelmeyecekler midir, ya da kolluk güçleri bu başıboş kalabalıklara müdahale edebilecekler midir? Daha vahimi bu düzenlemeyle kafasına esenin, örneğin herhangi bir toplantı ve gösteri yürüyüşünü, bir konferansı bu kapsamda, yani "darbe teşebbüsü" yahut "terör eylemi" ya da bunların devamı niteliğinde görüp müdahale etmesi, "bastırmaya" kalkması halinde ne olacaktır? Düzenleme; zaten bu yönde ciddi işaretler varken yaşam tarzlarına, hak ve özgürlüklere "sivil" müdahalelerin önünü açmayacak mıdır?"
[old_news_related_template title="'Anayasaya aykırı olan KHK iç savaşa zemin hazırlar!'" desc="OHAL kapsamında getirilen 696 sayılı KHK'nın 121. maddesine yönelik tepkiler gelmeye devam ediyor. İYİ Parti'den yapılan açıklamada da, 'Allah korusun hâlâ bir yerlerde saklanmış olan gladyonun provokasyonuyla iç savaşa zemin hazırlanabilir!' denildi." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2017/11/meral-aksener-iyi-parti-kurulus-880-dha.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2017/gundem/anayasaya-aykiri-olan-khk-ic-savasa-zemin-hazirlar-2146297/"]
[old_news_related_template title="CHP'li Tezcan'dan sert KHK eleştirisi: Anayasa Mahkemesi'ne götüreceğiz" desc="CHP sözcüsü Bülent Tezcan dün yayımlanan Kanun Hükmünde Kararnameleri (KHK) değerlendirdi. Kılıçdaroğlu başkanlığında toplanan olağanüstü MYK toplantısını sonrasında konuşan Tezcan, CHP'nin kabul edilen KHK ile ilgili Anayasa Mahkemesi'ne başvuracağını açıkladı. Tezcan '17 aydır Türkiye'nin yaşadığı sıkıntıda en önemli vebal sahibi Anayasa Mahkemesi'dir. Bu KHK'yı Anayasa Mahkemesi'ne götüreceğiz. Daha önce götürdüğümüzü reddetmiş olmasına rağmen bir kere daha onlara günahlarını affettirme fırsatı vereceğiz' dedi" image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2017/12/1-286.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2017/gundem/tezcan-ohal-khklari-ile-meclisi-fiilen-ortadan-kaldiriyor-2146285/"]