CHP İstanbul İl Başkanlığı görevi son iki yıldır Cemal Canpolat’a emanet. 7 Ocak’ta yeniden il kongresi yapılacak. Göreve geldiği günden bugüne kadar yaptıklarını ve yapacaklarını anlatan Canpolat, ‘Siyasette adayım demekle aday olunmaz’ diyor. AKP’nin İstanbul’u kaybetme telaşı içinde olduğunu söyleyen Canpolat, İstanbul’un yaşanılabilir bir kent olması için istihdam alanlarının Türkiye’ye yayılması ve göçün durması gerektiğini anlattı. Küçükçekmece’de bir sitenin 5. katındaki mütevazı evinin kapılarını SÖZCÜ’ye açan Canpolat’la İstanbul’u konuştuk.

İKİ YAKAYI BİR ARAYA GETİRECEĞİZ

- Kaç yıldır burada yaşıyorsunuz?

35 yıldır Küçükçekmeceliyim. Mahallemi hiç değiştirmedim. Yaşadığım sitede ve mahallemde partime yüzde 73 oy çıkıyor...

- 2 yıldır İstanbul’da CHP yönetimi size emanet. İl kongresi yaklaşıyor. Henüz açıklamadınız fakat aday mısınız?

Hâlâ İstanbul İl Başkanı’yım. Siyasette adayım demekle aday olunmaz. Siyasete giren insan bir şey vermek için giren insandır. Ötekileşenlerin mücadelesini vermek için biz bir ilke koymuştuk 2 yıl önceki kongrede. CHP geriye dönüp baktığımızda 1990’dan günümüze kadar kendi sol söylemlerini unuttu. Ötekilerin mücadelesini verme ihtiyacı duyduğum için örgüt tarafından adaylaştırılmıştım. Söz vermiştim örgüte; İstanbul’un arka yakasının mücadelesini vereceğiz. Yani sadece sahil kesiminin değil, iktidar olabilmenin yolunun İstanbul’un arka yakasından geçtiğini söyledim ve arka yaka ile ön yakayı birleştireceğimizi söyledim. İki yakayı bir araya getirme mücadelesi verdik.

- Ne yaptınız bunun için?

Daha mazbatamızı almadan Sultanbeyli ilçesinde kolları sıvadık. Kar yağıyordu yollar kapalı il başkanı gelmez dediler yolları açarak gittik. Çünkü o bölge her açıdan mağduriyet yaşayanların oturduğu bir yerdir. Sorunlarını çözmeye çalıştık. Esen-yurt, İkitelli, Halkalı, Alibeyköy... İstanbul’u alacağız diye bir iddiamız var. İstanbul’u alamayanın Türkeyi’yi alma şansı yok. İstanbul’u alma hedefini ortaya koyduk. Son referandumda İstanbul’un arka yakalarıyla kurduğumuz bağlar çok etkili oldu.

BARIŞI HAKİM KILACAĞIZ

İstanbul’da 21 bin STK var. Bunun 15 bini ile organik bağımız var artık. İstanbul’da Cumhuriyet tarihinin iki büyük mitingini yaptık. 15 Temmuz sonrası sivil ve askeri darbelere karşı tüm sol partiler de dahil Taksim’de 1,5 milyon kişi ile buluştuk. Adalet yürüyüşünün İstanbul ayağında ise 4 milyon insan adalet için buluştu. 2 yıl önce göreve gelirken‚ ‘Kadıköy ile Sultanbeyli; Beşiktaş ile Sultangazi arasında köprüleri yıkmak; dostluk, barış ve kardeşlik iklimini kentimizde ve ülkemizde hâkim kılmak ve yoksulluğa, ötekileştirmeye karşı mücadele etmek en büyük vazifemizdir’ dedik ve İstanbul’da partimizin iktidar yolcuğunu başlattık.

EVDE VAKTİNİN ÇOĞUNU KÜTÜPHANESİNDE GEÇİRİYOR Evli ve 1 kızı olan Cemal Canpolat, Küçükçekmece’deki evinin kapılarını SÖZCÜ’ye açtı. Onun evinde en çok vakit geçirdiği yer ise kitaplığı. Tarih kitapları okuyan Canpolat’ın yayınlanmış 5 kitabı bulunuyor. EVDE VAKTİNİN ÇOĞUNU KÜTÜPHANESİNDE GEÇİRİYOR
Evli ve 1 kızı olan Cemal Canpolat, Küçükçekmece’deki evinin kapılarını SÖZCÜ’ye açtı. Onun evinde en çok vakit geçirdiği yer ise kitaplığı. Tarih kitapları okuyan Canpolat’ın yayınlanmış 5 kitabı bulunuyor.


29 İLÇEDE İDDİALIYIZ

- İstanbul’u alabilmenin sırrı arka mahallelerinde ise 20 yıldır CHP bunu neden yapmadı?

Çünkü 20 yıldır arkadaşlarımız İstanbul’un arka yakasını unuttu. Ötekileri unuttu. Biz onlarla bağ kurduk bütünleştik. Bu sayede refardumda “Hayır”ı çıkardık. Referandumdan önce yüzde 53 rakamını söyledim. Yüzde 51.40 çıktı. Yaklaşık 5 milyon insan “Hayır” oyu kullandı.

- Referandum yerel seçim için bir kıstas mı?

Kesinlikle. Şimdi de bir taraf ve diğer taraf var. Bir taraf statiko, ülkeyi dış politikada yalnızlaştıran, şamar oğlanına döndüren, her söylediğinden vazgeçen bir politika. Bizim söylediğimiz ise istikrarlı Mustafa Kemal’in söylediği bir dış politika. Ülkenin gidişi yaptığımız tespitlerin ne kadar doğru olduğunu ortaya koymuştur. 1,5 milyon gecekondu mağduru ile bütünleştik. Sabaha kadar sayarım size bu rakamları.

- Tüm bunlar seçime yansıyacak mı?

Tartışmasız öyle. Biz seçim için genel başkanın bilgisi ile çalışıyoruz. 39 ilçede çalışma yapıyoruz. Bir tarafta bilimsel çalışmalar anketler, örgütü yenilemeye çalışıyoruz. Yüzde 51’i yüzde 61’e nasıl çıkarırız diye bir yapı kuruyoruz. Anadolu’nun tamamını temsil edecek bir örgüt yapısı oluşturmaya çalışıyoruz.

- İstanbul’da başkan adayları da çok önemli rol oynuyor. Çalışmalar başladı mı?

Size anlattığım İstanbul’un arka yakaları anlayışıyla adaylar ortaya koyma hedefindeyiz. Şu anda seçim olsa biz kendi 14 belediyemizin tamamını alıyoruz. Referandumda ayriyetten 7 belediye de yüzde 50’ye yakındı. Şu anda İstanbul’da 29 ilçede seçim alabilecek noktadayız. Birinci partiyiz ve İstanbul’da iktidarız. AKP’nin telaşı bundan. Biraz daha sallasak gidecekler. Bizde olmayan belediyelere de alternatiflerimiz hazır. Her ilçede öne çıkan 4-5 belediye başkan adayları için çalışıyoruz. Kısaca İstanbul’da ahbap ilişkisi dönemi bitti. Feodal ilişki dönemi bitti. Kiminle alacaksak onu aday göstereceğiz. Biz iktidar olmak istiyoruz ama bazı arkadaşlar kendi iktidarını korumaya çalışıyor.

Baskı ve tehditlerle bizi korkutamazlar


- Kılıçdaroğlu’na dava üstüne dava açıyorlar. İş dokunulmazlığa kadar geldi. Nereye gidiyor bu durum?

Genel başkanımız son yüzyılın en uzun yürüyüşünü yaptı. Adalet Yürüyüşü. Toplumun bütün kesimlerinin benimsediği, çok az bir kesim dışında herkesin doğru bulduğu bir yürüyüştü. Bu sadece CHP’liler için yapılmadı. Bütün ötekiler için yapıldı. Burada müthiş bir başarı var. Bu da AKP’yi korkuttu. Kılıçdaroğlu’nun dili hoşgörü dilidir. AKP iktidarı kaybetmeye başladıkça saldırganlaşıyor. Bu baskı ile CHP’yi korkutamazlar. Genel Başkanımızı baskıyla, tutuklamayla tehdit etmenin kendileri için iyi olmayacağını bilmeliler. Bu ülke onlara dar edilir. Genel Başkan yolsuzlukları eleştirdi diye hemen talimatla fezleke düzenlenmesi ne CHP’lileri ne de Kılıçdaroğlu’nu korkutamaz. CHP her türlü bedeli ödemeye hazır. Kimsenin önünde diz çökmeyecek bir parti geleneğinden geliyoruz. Bizim geleneğimiz uluslararası sermayeye diz çöktüren Mustafa Kemal’in geleneğidir.

İstanbul’da 7 AKP’li belediye başkanının daha istifası isteniyor


- Reza Zarrab davası üzerinden CHP’ye saldırılara ne diyeceksiniz?

CHP’yi FETÖ ile yan yana getirmeye çalışanlar haddini bilecek. CHP hiçbir tarikatın gericinin önüne diz çökmedi. Onlar ABD işbirlikçileriyle iktidara taşındılar. ABD adına Türkiye’de solcuları aydınları tasfiye ettiler. Milletvekillerimiz içerideydi. Neyin hapsini yattılar. Cumhuriyet, demokrasi ve Atatürk’e bağlı olmanın bedelini ödedi arkadaşlarımız. Bunları FETÖ ve ABD ile birlikte yaptılar. Şimdi Reza Zarrab üzerinden CHP’yi Amerikancı göstermek kimsenin haddi değil. Biz Reza Zarrab ve onunla birlikte rüşvet yiyenlerden Türkiye’de hesap soracağız. Ama Reza Zarrab üzerinden Türkiye’yi dizayn etmek isteyen ABD’ye karşı da kendi devletimizin yanında olacağız.

- Bir süre önce İstanbul’da AKP’li başkanların FETÖ dosyaları geliyor demiştiniz. Ne yaptınız o dosyaları?

İşte İstanbul büyükşehir başkanını görevden aldılar. Kendi belediye başkanlarının bir kısmının mal varlığına el koymuş durumdalar. Yıprandıklarını görüyorlar ama gizli tutmaya çalışıyorlar. İstanbul’da istifası istenen AKP’li belediye başkanları sayısı 7. Her belediyenin FETÖ ile ilişkisini, verdikleri arazilerden, tahsis ettikleri binalardan, imar rantına kadar belgeleri mevcuttur. Bunların artık iktidar şansı yoktur. Gidiyorlar…

ÇAYIMI KENDİM DEMLERİM Cemal Canpolat mutfakta vakit geçirmeyi sevenlerden. Çay içmenin keyif olduğunu söyleyen Canpolat‚ ‘Çayımı kendim demlerim’ diyor. ÇAYIMI KENDİM DEMLERİM
Cemal Canpolat mutfakta vakit geçirmeyi sevenlerden. Çay içmenin keyif olduğunu söyleyen Canpolat‚ ‘Çayımı kendim demlerim’ diyor.

Seçkin AKP geldiği yeri unuttu Türkiye’yi çekilmez hale getirdi


- AKP’nin İstanbul’la ilgili yaptığı öz eleştirilere ne diyorsunuz?

AKP mağduriyet edebiyatı yaparak iktidar oldu. En çok başörtülü kadının hapiste yatığı dönemdeyiz. Alevi vatandaşlarımızı hâlâ öteki olarak görmeye devam ediyorlar. Seçkin AKP geldiği yeri unuttu. Şimdi geldiği yerdeki insanlara sırtını döndü. Son 15 yıldır her alanda Türkiye’yi ve İstanbul’u çekilmez hale getirdiler. Bugün 20 milyona yaklaşan bir nüfus var. Durmadan göç alıyor. Türkiye ekonomik ve sosyal olarak refaha kavuşmadan İstanbul’un yaşanılabilir bir kent olması çok zor.

- Siz ne öneriyorsunuz?

İstanbul’un tek kurtuluşu Anadolu’nun sanayileşmesi ve istihdam alanlarının Türkiye’ye yayılmasıdır. İstanbul’a göçü durduramazsak bu kentin yaşanılabilir bir hale gelmesi imkansız. Nüfus artışının önüne geçecek projeleri hayata geçireceğiz. Atatürk’ün ilk 5 yıllık kalkınma projesi vardır. İstanbul’un kurtuluşu için Mustafa Kemal’in o projelerini tüm Türkiye’de hayata geçirmeye ihtiyaç var. O dönem Atatürk’ün köy enstitüleri, sosyal fabrika, halkevleri, uçak, sanayi, demiryolu, ideal Cumhuriyet köyü, toprak reformu gibi dev projelerini ABD istekleriyle bir kenara bırakanlar bugün yaşanan sorunların baş sebebidir. Cumhuriyet’in sembol projelerinden biri Sümerbank Basma Fabrikası’ydı. Sadece üretim yapılan bir mekan değil ar-ge çalışmalarının da yapıldığı bir labarotuvar, eğitim verilen bir okul, her türlü sanat imkanlarına sahip bir kültür kompleksiydi. İşçilerin her türlü imkandan yararlanabilmesi için sosyal fabrikalardan Anadolu’nun her yanına yapmayı planlıyordu. Bu fabrikalarda balolar, danslar partiler düzenlenmiştir. Fabrikada sinema salonu vardı. 1937’de yapmış bunu. Bugün Türkiye’nin birçok bölgesinde bu sosyal fabrikalar olsa İstanbul’un nüfusu da bu halde olmazdı.

- Türkiye’nin ihtiyacı olan her şey tek bir fabrikada kurulmuş...

Aynen öyle. Bu modele acilen ihtiyaç var. Türkiye’nin çıkışı Anadolu’da yeniden istihdam alanları yaratmak, yeniden sanayileşme ve fabrikalaşmayı kurmak. Yeniden bir kültür projesi başlatmak. İstanbul’un da kurtuluşu buradan geçiyor. Mustafa Kemal’in söylemlerini İstanbul’da hayata geçirmek için çaba harcayacağız önümüzdeki dönem. 2019’da İstanbul’u Ankara’dan yönetme devri sona erecek.