Ege Üniversitesinin 2017-2018 Akademik Eğitim Öğretim Yılı açılışı, Ünlü Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı'nın ilk dersi ile başladı.

Ege Üniversitesinin 2017-2018 Akademik Yılı açılışı, Ege Üniversitesi Prof. Dr. Yusuf Vardar MÖTBE Kültür Merkezi'nde düzenlenen törenle gerçekleştirildi. Açılış törenine CHP Genel Sekreteri Kamil Okyay Sındır, Ege Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Beril Dedeoğlu, Prof. Dr. İlber Ortaylı, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Rektör Vekili Prof. Dr. Ahmet Eroğlu, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Rektör Yardımcısı Turan Gökçe, Bornova Belediye Başkanı Olgun Atilla, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı.

Akademik yılın açılış konuşmasını yapan Ege Üniversitesi Rektör Vekili Beril Dedeoğlu, bu yıl heyecanının farklı olduğunu belirterek, “Bu görevi üstlenmekten gurur duyduğumu bilmenizi istiyorum. 15 Temmuz hain darbe girişimi ülkemizde bir dizi soruna yol açtı. Canlarını ortaya koyarak darbe girişimini engelleyenler sayesinde burada olduğumuzu düşünüyorum. 15 Temmuz ve sonrasında olumsuzlukları olumluya dönüştüren akademik personelimize de teşekkür ediyorum” dedi.

“İlk 10 araştırma üniversitesi arasında olmalıyız”

Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı Türkiye’nin 10 araştırma üniversitesi içinde yer almadıklarını, yedeklerde bulunduklarını hatırlatan Dedeoğlu, “İlk 10 içinde olmamız gerektiğini düşünenlerin çoğunlukta olduğunu biliyorum, ben de onlardan biriyim. Yedekte olmak öz eleştiri yapmaya olanak sağlıyor. Önümüzdeki yıllarda neler yapacağımızı düşünmemiz gerekiyor. Bundan sonra ‘Nasıl Türkiye’nin en iyi 5 üniversitesinden biri oluruz’ diye sorarsak, her kesime çeşitli işler düşmekte. Üniversite-sanayi, üniversite-sivil toplum ve diğer kamu kurum ve kuruluşları arasında olacak işbirliğinin hayati önemi olduğunu biliyoruz. Sanayi ve iş dünyası ile olan ilişkilerin geliştirmesinin önemli olduğu ortada. Kamu kurum ve kuruluşları ile iş dünyasından her türlü katkı talep ve iş birliğine açık olduğumuz bilgisini paylaşmak isterim. Sizler üniversitemizin paydaşlarından birisiniz” ifadelerini kullandı.

Türkiye tarihinde Ege’yi anlattı

Ardından akademik yıl açılışının ilk dersini ‘Türkiye Tarihinde Ege’ başlıklı konusuyla Ünlü Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı verdi. İzmir’in sadece bir kıyı kenti olmadığını söyleyen Ortaylı, Sultan Alparslan’ın niyetinin küçük Asya’ya yerleşmek olmadığını, hedefinin Suriye, Filistin ve Mısır olduğunu belirterek, “İzmir bizden çok uzaktaydı. İzmir bölgesi geç antikitenin sonunda başlayan dönemini yaşamaya devam ediyordu. Küçük Asya’nın metropolisi sayılan Efes bile 5. miladi asırdan itibaren çöküntü içindedir. İzmir tabii talihine bırakılmıştır. Ne büyük mimari eserler ortaya çıkabilmektedir. Ne de felsefe kalıntısı olan bilimler hayatını sürdürebilmektedir. Modern Yunanistan’da Hristiyanlar geldiği zaman Helenistik geldiği zaman Helenistik kalmaz fikriyle küçük Asya değişimi yaşamaktadır. İzmir şehrini Türk dünyasına hediye eden garip bir tezatla Timurlenktir. Anadolu seferi sırasında İzmir’i son olarak ele geçirdi. İzmir bir daha başkasına geçmeden Aydınoğulları Beyliği ve Osmanlı ile hayatına devam etti. Öte yandan, Osmanlı donanmasının Ege’deki büyük üssü bile İzmir’in kendisi değil Sığacıktır” dedi.

Haçlı seferlerinde kalanlara rastlamak mümkün

İzmir’deki Helenistik nüfusun büyük İskender döneminden kalmadığını belirten Ortaylı, Ege adalarının ve Yunanistan’ın çalışkan ve fakir köylülerinin İzmir’e göç ettiğini, Helenistik nüfusun onlar olduğunu söyledi. Ortaylı, Levantenlerin de 17. 18. asırda göç eden sadece Fransızlar ve İtalyanlar olmayıp Hollandalılar, Avusturyalılar hatta Danimarkalılar da olduğuna dikkat çekerek, İzmir’deki aileler içinde haçlı seferlerinden kalanlara bile rastlamanın mümkün olduğunu ancak bunların helenik nüfusla alakası olmadığını dile getirdi.

“Gavur İzmir lafı başkalarından çok onların koyduğu bir ad”

İzmir’in yerleşik nüfusunun çevre köy ve kasabalardan gelenler olduğunu belirten Ortaylı, “Bunların şehrin iktisadi hayatı üzerinde dominant faktör olması düşünülemezdi. Girit, Bosna, Arnavutluk ve Bulgaristan’dan göçlerle gelen insanlar belki ilk anda bereketli toprakta Hıristiyan unsurun olmasına kızmış olabilirler. 'Gavur İzmir' lafı başkalarından çok onların koyduğu bir ad olabilir. 'Gavur İzmir' diyen adamlar kavga etmektense bu bereketli topraktan istifade etmeyi tercih etmişlerdir. Şehrin sanayi ve ticaretinde boy göstermişlerdir. Yunan işgali sırasında, Helenistik nüfus Yunan valisinin Levantenlerini tuttuğunu kendilerine fırsat vermediklerini söylerlerdi. İşgalin bittiği 9 Eylül günü arkada yangın geçiren ve o yangının niçin çıktığı belli olmadığı bir harabe kalmıştır. Batıda resmi görüş Türklerin şehri yaktığı manasındadır. İnsanlar, gelen Türkler niye yaksın, gidenler yaktı demektedir. Her halukarda İzmir Levanten tüccarlar ve Helenik tüccarlar arasındaki rekabeti verimli bir duruma ulaştırmadan hayattan çekilir bir durumdaydı. Onun yeniden dirilmesi İzmir İktisat Kongresinden beri bu devletin çok önemli uğraşlarından biri olmuştur. İzmir, Türkiye’nin bir müddet için en önemli ihracat limanı olmuştur, Türkiye sanayileştikten sonra da bu vasfını devam ettirmektedir. İthalat limanı olarak bu rolü birinci derecede tutamadığı çok açıktır” dedi.

“İzmirliler kozmopolit fikirlidir”

Anadolu direnişi sonrasında İzmir’in Türk nüfusun hakim olduğu bir yer olduğunu söyleyen Ortaylı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ama bir özellik ortadadır 1912’den beri Rumeli ve adalar İzmir’e akmıştır. Galiba şehrin uygar hayatını devam ettiren onun Akdenizliliğini muhafaza etmesidir. İzmirliler Katalanlardan da Marsilya'nın Fransızlarından da çok daha açık ve kozmopolit fikirli bir millettir. Bu referanstan hareket ederseniz İzmir’i daha iyi yorumlarsınız. Bu ülkenin galiba tek kusuru organize olamamaktır. Eğer bu organizasyonu tüccarlar, halk, meslek odaları ve üniversite olarak bir araya gelir tamamlarsak sonu çok aydın olacaktır. Eski bir üniversitenin üyesiyiz. Türkiye’nin Erzurum’dan sonra 3. büyük üniversitesi, neticeler hayırlı olarak ilerliyor. Fazla bir şey beklemeyiniz. Eski üniversitelerimiz bile henüz büyük hamleler yapmış değiller. Türkiye’de üniversite demek bireylerin başarı gösterdiği yerler demektir. Onların bile başarıları beynelmilel alana çıktığı zaman anlaşılır. Bu vasıf değişmezse tabii ki üniversitenin toparlanması çok zor olacaktır. Şundan eminim ki çok yakın bir gelecekte bunu aşmak durumundayız. Zaten aşmazsak yaşayamayız.”
Konuşmaların ardından Ege Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Beril Dedeoğlu, Prof. Dr. İlber Ortaylı’ya Ege Üniversitesi Rektörlük Rölyefi hediye etti. İHA