Ataşehir Belediyesi'nde taşeron bir firmanın işçisi olarak çalışan Mevlüt Macit (46), köprünün üstünde mahsur kalan onarca vatandaşı kurtarmış ve ‘Kahraman İşçi’ olarak gazetelere haber olmuştu.

Uzun süren aramalara rağmen Macit'in 4 yıl önce sağ ayağı bulundu. Ailesinden alınan DNA örnekleriyle Mevlüt Macit’e ait olduğu kesinleşen ayakla birlikte aynı yerde başlaması gereken cenazeyi arama çalışmaları ise bir türlü gerçekleşmedi. Macit’in ailesi ise aylarca dua edecekleri bir mezarlarının olması umuduyla dereden cenaze bekledi.

Eşi Güllü, oğlu Onur ve kızları Burcu ile Hande, Mevlüt Macit’in ölümünün ardından büyük maddi yıkıma uğradıklarını ve hayatlarının tamamen değiştiğini belirterek yetkililerden uğradıkları zararın tazminini talep etti.

Anadolu 21. İş Mahkemesi'nde açılan davada hakim taşeron şirket ile Ataşehir Belediyesi’nin aileye, Mevlüt Macit’in eşi Güllü Macit için 100 bin, oğlu Onur ile kızları Hande ve Burcu için de 70’er bin TL olmak üzere toplam 310 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti. Hakim ayrıca maddi tazminat olarak da 39 bin liraya hükmetti.

Mevlüt Macit’in eşi Güllü Macit, 2012 yılında eşine ait bir ayakkabısı ile bir kemik parçasının bulunduğunu belirterek; “ Yıllardır verdiğimiz hukuk mücadelesi bir tarafa eşimin cenazesinin bulunamamasının acısını da yaşıyoruz. Yeteri kadar arama yapılmadığı gibi cezalıları da hala ortada geziyor.

3 ÇOCUKLA ORTADA KALDIM

Eşimi kaybettikten sonra çok zorluklar yaşadık. Üç çocuğumla ortada kaldım. O zaman 12 yaşında ki küçük kızım üzüntüden hasta oldu. Evimize hacizler geldi. Elektrik su parasını ödeyemediğimiz zamanlar da oldu.  Söz verenlerin hiç biri sözünde durmadı.

MEZAR YERİ VERMEDİLER

Olaydan 2 yıl sonra eşinin ayakkabısının içinde ayak kemiğinin bulunduğunu cesetin 3’te biri olmadığı için kendilerine mezar yeri verilemeyeceğini ileri süren Güllü Macit, “ Eşimin sadece ayak kemiği bulunduğu için kimsenizler mezarlığına gömülecekti. Bana cesedin 3’te biri olmadığı için mezar yeri verilmeyeceğini söylediler. Bende borç harç eşimi Ümraniye  Hekimbaşı mezarlığında mezar satın alarak oraya defnettim.  Yıllardır parasızlıktan mezarını bile yaptıramadım.

KIZIMIDA KAYBETMEK İSTEMİYORUM

Ataşehir belediyesi olsun Altaş firması olsun yargı olsun biran önce bizim halimizi görmelerini istiyorum.  Küçük kızımın kronik ITP hastası dalağı alındı onun daha iyi şartlarda tedavi olmasını istiyorum. Onu da kaybetmek istemiyorum.

BABAM RÜYALARIMA GİRİYOR

20 yaşında ki Hande Nur Macit babasını kaybettiği zaman 13 yaşındaydı. Babasının ailenin en küçük çocuğu olduğu için üzerine çok titrediğini belirterek; “ Babamı kaybettikten bir ay sonra rahatsızlandım ve beni hastaneye kaldırdılar. Kemik iliğinden örnek aldılar kronik ITP teşhisi kondu. Dalağımı aldılar. Hastaneye sürekli yatıyorum. Sürekli beyaz kan takıyorlar bulması zor oluyor. Almanya’dan gelen bir serum var 10 günde bir onu takıyorlar. Normal bir hayatım yok ev hastane arasında yaşıyorum. Hastalığımdan ötürü çalışamıyorum. Çalışsam da sigortalı bir işte çalışmam lazım yoksa tedavimi yaptıramam. Babam rüyalarıma giriyor. Zamanında aransaydı babam bulunurdu.

CEZA DAVASI 7 YILDIR DEVAM EDİYOR

Ailenin avukatı Onur Öztürk 7 yıldır süren hukuk mücadelesinde Macit ailesini biran olsun bile yalnız bırakmadı. Öztürk olayla ilgili olarak;

“İlk önce Mevlüt beyin rahmetli olduğunu belgelememiz lazımdı. Bir tek ayak kemiği bulunmuştu ölüm karinesini aldık. Daha sonra ceza davası açıldı. Taşeron firma olan Altaş, Ataşehir Belediyesi ile ilgili başvurularımızı yaptık.  Bu dava 7 yıldız halen devam ediyor.  Maddi ve manevi tazminat davası açtık. Bu davayı kazandık. Mahkeme anne ve çocuklar için tazminatlara hükmetti. Manevi tazminat olara üç çocuğa 70’er bin lira anneye ise 100 bin lira verilmesine karar verdi.  Taraflar bu karar itiraz etti ve dosya Yargıtay’a gitti. Yargıtay bu bedelin yüksek olduğunu gerekçesiyle iptal etti. Dosya tekrar ilk derece mahkemesine yeniden gönderildi.

MAHKEME YARGITAY'IN KARARINA DİRENDİ

İlk derece mahkemesi çok güzel bir gerekçeli kararla bu verilen paranın günün şartlarında çok olmadığı kanaatine vararak Yargıyat’ın bozma kararına direnerek, "Bu para davacıları zenginleştirecek, davalıları da maddi açıdan zor duruma sokacak bir miktar değil. 7 yıldır müteveffanın bedenine ulaşılamadığı, ailenin babasının içinde bulunduğu bir mezarın dahi bulunmaması da göz önüne alınmalıdır. İstanbul'un ortalama bir semtinde ortalama bir daire fiyatı ve paranın satın alma gücü de dikkate alındığında manevi tazminat miktarı yüksek değildir" kararı verdi.

ATAŞEHİR BELEDİYESİ’NİN YAKLAŞIMINI DOĞRU BULMUYORUZ

Direnme kararının ardından usul olarak dosya Yargıtay’ın ilgili dairesine gönderildi.  Artık dosya Hukuk Genel Kurulu’nda incelenecek. Biz verdiğimiz dilekçelerle ailenin zor koşullarda olduğunu belirterek 2 kere öne alım talebinde bulunduk. Sonucu merakla bekliyoruz. Ataşehir müvekkilimin ailesine bugüne kadar bir ilgi göstermedi ancak Altaş firması dosyaya teminat mektubunu sundu aileye de zaman zaman yardımlarda bulundu. Son zamanlarda belediyeye karşı icra takibi yapmakta zorlanıyoruz. Belediyelere tebligat gönderiyoruz belediyeler borca yetecek kadar bir mal varlığını bildiriyor. Ama genelde bu malların üzerinde onlarca haciz oluyor. Tahsilat aşamasında bir fayda sağlayamıyoruz. “ dedi.

KUSUR ORANLARI

Olayda, taşeron firma Altaş Temizik A.Ş’nin yüzde 40, asıl işveren olan Ataşehir Belediyesi’nin yüzde 30 ve derenin ıslahından sorumlu İBB’nin ise yüzde 30 oranında sorumlu olduğuna karar verilmişti.

DOSYA YARGITAY HUKUK GENEL KURULUNA GİDECEK

Mahkemenin Yargıtay'ın kararına uymaması ve direnmesi üzerine dosya Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'na gönderildi. Genel Kurulu'nun hangi karara geçerli sayacaksa o karar uygulanacak. Bu karara itiraz hakkı ise bulunmuyor.