Cumhurbaşkanı Erdoğan, Reuters'a önemli açıklamalarda bulundu. AKP'ye ne zaman döneceğine ilişkin soruyu yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Resmi sonuçlar açıklandıktan sonra Ak Parti'nin başına geçeceğim' dedi.

İşte Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları:

AKPM'nin Türkiye'yi izleme sürecine alma kararı tamamen siyasi, biz böyle bir kararı tanımıyoruz. İstedikleri kadar böyle bir kararı almış olsunlar; çok da büyütmüyoruz; bu karar alınmış, geçmiştir.

İdam halkımın talebidir, gerekirse halka gidilir, referandum yapılır; halk buna karar veriyorsa bu talebe uymak durumunda kalırsınız. Şu anda ülkemizde henüz böyle bir adım (idam) atılmış değil, parlamento açıldıktan sonra gündeme gelir mi gelmez mi ayrı bir şey.

AB 54 yıldır Türkiye'ye karşı hiç bir sözünü tutmadı, dürüst davranmadı; AB'yi sözünü tutmaya davet ediyorum. Biz şu anda AB'nin tavrını merak ediyoruz, bu ay sonundaki AB Dışişleri Bakanları toplantısından ne karar çıkar göreceğiz. Bazıları Türkiye ile müzakereleri durdururuz gibi ifadeler kullanıyor, eğer bu mantık gerçekse biz de durumu gözden geçireceğiz. Eğer AB Türkiye konusunu '3-5 sene daha sallayacağız' derse o zaman yapacağımız tek şey kalıyor, millete gitmek

İngiltere Brexit ile AB'den çıkma kararı aldı; benzer bir şey Türkiye için neden olmasın. AB samimi davranmadığı için biz de başka çıkış yolları bulmak zorundayız, biz niye bu kapıda bu kadar oyalanalım. Biz şu anda (AB'yi) gözlemekteyiz, beklemedeyiz, her an her şey olabilir

 

EKONOMİK SIKINTI VAR MI?

Ekonomik alanda herhangi bir sıkıntımız yok, biz Avrupa'ya ne kadar bağımlıysak en az Avrupa da bize o kadar bağımlı. AB'li şirketler Türkiye'de ciddi kazanımlar elde ediyor; onların buradan çıkıp gitmeleri söz konusu olamaz. Türkiye'deki yatırımlarda küresel sermaye mevcut, Türkiye'yi tercih etmeleri anlamlı; yaptığımız görüşmelerde bir sıkıntı olmadığını görüyoruz. AB ile ilişkiler menfaate dayalı ilişkilerdir; bu konularda kimseye kapımızı kapatmadık, zannediyorum AB de kapısını kolay kolay kapatamayacaktır. Başbakanlığım döneminde bir ara doğrudan yabancı yatırım (FDI) 22.5 milyar dolara kadar çıktı; bu yıl biz bunu yakalayıp, aşacağız; gelişmeler bunu gösteriyor.

YSK SONUÇLARI AÇIKLAYINCA PARTİME DÖNECEĞİM

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) referandumun kesin sonucunu açıklamasının ardından kurucusu olduğu AKP'ye hemen döneceğini belirterek, bu yıl içerisinde AKP'de kongre yapılamaması gibi bir şeyin söz konusu olmadığını söyledi.

16 Nisan'da gerçekleşen referandumun kesin olmayan sonuçlarına göre kabul edilen ve cumhurbaşkanına geniş yetkiler veren anayasa değişikliği, aynı zamanda cumhurbaşkanına bir partiye üye olma imkanı getiriyor.

AKP'li yetkililer, YSK'nın referandum sonuçlarını kesinleştirmesinin ardından, Erdoğan'a AKP'ye üyelik için davette bulunacaklarını açıklamışlardı.

Erdoğan Reuters'a verdiği söyleşide, AKP'ye üyeliğiyle ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:

"Şu an şahsımın kurucusu olduğum partime geçişi YSK'nın seçimlerin kesin neticelerini açıklamasından sonra olacaktır.. Açıklandıktan sonra kurucusu olduğum partime (AKP) hemen dönmem söz konusudur ve döneceğim."

AKP'ye olası genel başkanlığı içinse Erdoğan, "Şu anda bunu ben söyleyemem. Bu talep delegeden gelir. Geldikten sonra değerlendirilir. Tabi döndükten sonra partimin yetkili kurulları, bütün delegeler (genel başkanlık konusunda) ne gibi bir karar alırlar, ne gibi bir adım atarlar şu anda bunu ben söyleyemem" dedi.

Erdoğan'ın AKP'ye genel başkan olabilmesi için olası bir kongrede aday olması ve seçilmesi gerekiyor. AKP'nin olağan kongresi önümüzdeki yıl yapılacak. Ancak parti yetkili kurullarının olağanüstü kongre kararı alması halinde Erdoğan'ın yakın zamanda AKP'nin genel başkanı olması mümkün olabilecek.

Reuters'ta bugün yetkililere dayandırılan haberde, AKP'de Erdoğan'ın Mayıs'ta partinin başına geçmesini isteyenlerle, bunun için 2018'deki olağan kongrenin beklenmesini savunanların karşı karşıya olduğu yer aldı.

Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı İbrahim Kalın da Pazartesi günü yaptığı açıklamada, "Ak Parti'den gelecek talebe göre (Erdoğan tarafından) parti genel başkanlığı değerlendirilecek" demişti.

"BU YIL KONGRE YAPILAMAYACAĞI GİBİ BİR ŞEY SÖZ KONUSU DEĞİL"

Erdoğan, bir olağanüstü kongre ile AKP'ye genel başkanı olup olmayacağı konusundaki tartışmalar için de, "Başbakan'ın yapmış olduğu açıklama normalde partinin kongre tarihlerinin akışını ifade açısındandır. Yani olağan kongresi partinin 2018 içindedir, yani onu ifade etmiştir. Dolayısıyla 2017 içinde herhangi bir kongre yapılamayacağı gibi bir şey söz konusu olmamıştır ama biliyorsunuz olağanüstü kongreler partinin yetkili kurullarının alacağı bir karardır" ifadesini kullandı.

Başbakan Binali Yıldırım geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada, AKP'de olağan kongrenin daha önce belirlendiği gibi gelecek yıl Nisan'da yapılacağını, olağanüstü kongre olmayacağını açıklamıştı.

KABİNE REVİZYONU GÜNDEME GELMEDİ

Erdoğan olası bir kabine revizyonuyla ilgili de, "Şu anda (bu konudaki inisiyatif) benden çok sayın Başbakan'ın.. Onlar bu tür şeylerde hazırlıkları yaparlar, teklif ederler, biz ise onarız. Şu anda yeni kabine için Başbakan ile bir müzakeremiz olmadı, bunlar hiç gündemimize dahi gelmedi" dedi.

Reuters'a bilgi veren AKP'li kaynaklar, Erdoğan ve Yıldırım'ın bu gece Cumhurbaşkanlığı'nda bir görüşme gerçekleştirdiğini duyurdular.

ERDOĞAN TRUMP GÖRÜŞMESİ

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ABD ziyaretinde ABD Başkanı Donald Trump ile görüşmesinde ikili ilişkiler, Suriye, Irak, terörle mücadele konularını değerlendireceklerini, atılacak adımlardan birinin de Rıza Zarrab ve Halkbankası Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla ile ilgili olacağını söyledi.

Erdoğan, Reuters ile gerçekleştirdiği söyleşide, Mayıs ayında Hindistan, Rusya, Çin ve ABD'yi ziyaret edeceğini belirterek, "Trump ile seçim sonrası daha önce vaatleştiğimiz görüşmemizi yapacağız. Trump ile telefonda bugüne kadar 3-4 kez görüşmemiz oldu; fakat şu anda Türkiye-ABD ilişkileri bunun yanında bölgesel sorunlar, Suriye, Irak bunları ele alma imkanımız olacak" dedi ve şöyle devam etti:

"Bütün bunların yanında özellikle savunma noktasında iki NATO ülkesi olarak dayanışmamızı ele alacağız. Tabi terörle mücadelede gerek PKK, PYD-YPG, FETÖ, bütün bunları ele alıp değerlendirmesini yapacağız."

Erdoğan, görüşmede ABD'nin İran yaptırımlarını deldiği gerekçesiyle bu ülkede yargılanan Reza Zarrab ile ilgili konunun da görüşmede gündeme geleceğini belirtti.

Erdoğan "Bunun yanında tabi en önemli atacağımız adımlardan biri de Zarrab ile ilgili olacak. Zarrab benim bir vatandaşımdır. Dolayısıyla devletlerin yöneticilerin herhangi bir görevi de kendi vatandaşlarının hukukunu korumaktır. Eğer varsa bir suçu, bunlar Türkiye'nin Adalet Bakanlığı'na da bildirilir ve gereği yapılır" dedi.

"HALKBANK GMY ATİLLA KONUSUNU DA ELE ALACAĞIZ"

"Bazı şeyler uydurulmak suretiyle insanlar alınırsa, o zaman tabii ki kendi vatandaşına sahip çıkamayan bir ülke konumuna düşersiniz" diyen Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:

"(Halkbankası Genel Müdür Yardımcısı Hakan) Atilla ise bizim adeta devlet bankamız konumunda olan bir bankanın genel müdür muavinidir. Şu ana kadar ABD'ye yedi kez girip çıkmıştır, herhangi bir şey yokken, son anda böyle bir şeyin ona uygulanmış olması, bunun burada art niyetli bazı girişimlerin olduğunu göstermektedir. Burada da biz tabi FETÖ ile ilgili bağlantıların olduğunu hissediyor ve görüyoruz. Bizim yaptığımız tespitler de bu istikamettedir, bu oyunun bozulması gerekiyor."

Atilla, İran yaptırımlarını ihlal ettiği iddiasıyla ABD'de Mart sonunda tutuklanmış, Manhattan federal mahkemesindeki savunmasında ABD'nin İran'a yönelik yaptırımlarının ihlal edilmesinde işbirliği yaptığı yönündeki suçlamaları reddetmişti.

Erdoğan "Bizim şu anda devlet olarak tabii ki bizi işin içine sokmaya gayret edenler var, bu noktada avukatların çalışması var. Bütün bunların hepsini Trump ile ele alacağız. En azından idari nokta atılabilecek bazı adımlar niye atılmıyor bunu soracağız" dedi.

Gülen'in ABD'de yaklaşık 19 senedir ikamet ettiğini belirten Erdoğan "Adeta misafir ediliyor olması düşündürücüdür. Yani en azından bu kişinin idari olarak gözaltına alınması veya tutuklanması beklentimizdir" dedi.

Erdoğan, FETÖ'nün eğitim gibi hizmetler yapma bahanesiyle işlerini yürüttüğünü belirterek, "Biz bunları da tabi Trump ile paylaşacağız. Görüşmemiz tabii ki zengin olacak, üzerinde duracağımız konular çok fazla olacak diye şu anda planlıyoruz." dedi.

YSK'YA YAPILAN REFERANDUM İTİRAZLARI VE SEÇİM SONUÇLARI

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) referandumla ilgili aldığı kararların nihai olduğunu, ne Anayasa Mahkemesi (AYM) ne de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) bu konuda yetkisi bulunduğunu belirtirken, referandum sonrasında Türkiye için bir 'bölünmüşlüğün' ise söz konusu olmadığını kaydetti.

Erdoğan, Reuters ile söyleşisinde, 16 Nisan referandumunda mühürsüz pusulaların geçerli sayılması ile ilgili CHP, HDP ve Vatan Partisi'nin YSK ve Danıştay'a yaptığı başvuruları değerlendirdi.

"YSK'nın referandumla ilgili verdiği karar nihaidir, bunun daha ilerisi yoktur, seçimin kuralı bu" diyen Erdoğan, CHP'nin referandumla ilgili başvurusunun Danıştay tarafından reddedildiğini hatırlattı ve şöyle konuştu:

"Demokrasinin, sandığın bir hukuku var. Ana muhalefet YSK'ya gitti olmadı, tuttu bugüne kadar hiç olmamış mekanizma ile Danıştay'a gitti. Neticesi belli zaten, Danıştay'ın böyle bir yetkisi yok. Şimdi Anayasa Mahkemesi'ne gideceğiz diyorlar, siyasi alanda kullanılan oylarla ilgili olarak AYM'nin böyle bir karar verme yetkisi yok. AİHM'e gideceğim diyor, AİHM bu işlere karışamaz, böyle bir yetkisi yok."

Erdoğan, referandumda 'evet' ile 'hayır' oyları arasında az bir fark olduğunun ve bunun 'bölünmüşlük' tartışmaları yarattığının hatırlatılmasına karşılık şunları kaydetti:

"ABD'de Trump toplam oyların yüzde 45.9'unu almıştır ama sistem gereği Kongre'deki üye sayısı 304'tür. Kaybeden Clinton ise yüzde 48 oy almıştır ama Kongre'deki üye sayısı 227'dir. Kimse bir şey diyebiliyor mu? Bağırdılar, çağırdılar vs ama sonuçta iş kapandı, bitti. Mesela Brexit de bize çok yakın. AB'den ayrılma taraftarlarının oy yüzdesi 51.9, bizimkinin hemen hemen aynı. Kalma taraftarları ise yüzde 48.1. Kimse kalkıp da 'İngiltere bölündü' diyebilir mi? İngiltere için bunu söylemeyenler acaba niçin Türkiye için 'bölünüyor' ifadesini kullanıyorlar?"

Erdoğan, referandum sonrasında Türkiye için "bölünmüşlüğün" söz konusu olmadığını belirterek, şöyle konuştu:

"Eğer bir referanduma gidiyorsanız, bir beyaz bir siyah, yani bir evet bir hayır olacaktır. 'Evet' ve 'hayır' çıktı diye buna bölünmüş dersek bu yanlış olur. Oyun kaderinde bu var. 'Evet' demek de haktır, 'hayır' demek de haktır. Biz 'hayır' diyen seçmene 'sen kötüsün', 'evet' diyene 'sen iyisin' deme hakkına sahip miyiz? Demokrasilerde ona da, öbürüne de saygı duymak zorundasınız, hepsini anlayışla karşılayacaksınız. 'Hayır' diyen 'evet'i, 'evet' diyen de 'hayır'ı anlayışla karşılayacak. Yani demokrasinin gereği bu, güzelliği de burada, ama bunu bazıları hazmedemiyor."

2019 CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ

Erdoğan, en son yüzde 52 ile cumhurbaşkanı seçildiğini anımsatarak, 2014'teki o seçimle bu referandumun farklı olduğunu, 'hayır' ile 'evet' oylarının tek bir partinin oyu olmadığını kaydetti.

Bu noktada bir yanlışın içine düşmemek gerektiğini ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Mart 2019'daki yerel seçimlerde (konu) bir yere kadar belli olacak, yine nihai değildir. Ama asıl Kasım 2019'da belli olacak. Çünkü Kasım 2019'da iki sandık gelecek. Bunlardan birisi parlamentodur, bir diğeri başkanlık içindir. Burada her şey net ortaya çıkmış olacak. Bir de şu var; bakalım o zaman partiler kendi adaylarını ortaya çıkarabilecek mi? Veya konsolidasyona mı gidecek? Hepsini orada göreceğiz."

Erdoğan, "Şu anda Türkiye'nin gündeminde bir erken seçim yok" diyerek, bir seçim ile gündemi farklı bir yere kaydırmanın anlamı olmadığını bildirdi ve şunları kaydetti:

"Şu anda var olan bir hükümet var. Güçlü oy potansiyeli ile geldi. Parlamentoda güçlü bir milletvekili yapısına sahip. Kasım 2019'a kadar işimize bakacağız, ekonomimizi güçlendireceğiz."

TSK'NIN HAVA OPERASYONLARI

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, TSK'nın bu sabaha karşı Irak'ta Sincar dağı ve Suriye'nin kuzeydoğusunda Karaçok dağı bölgesine düzenlediği hava operasyonlarının kesinlikle Peşmergelere karşı olmadığını ve operasyondan önce ABD, Rusya ve Kuzey Irak yönetimine bildirim yapıldığını belirtti.

PKK'nın Suriye ve Irak'ın kuzeyini, Türkiye'ye silah, mühimmat ve patlayıcı madde aktarılması maksadıyla son zamanlarda yoğun bir şekilde kullandığını açıklayan TSK, bu sabaha karşı Irak'ta Sincar dağı ve Suriye'de Karaçok dağı bölgesinde belirlenen hedeflerin hava harekatı ile imha edildiğini açıklamıştı.

Reuters ile söyleşisinde operasyona ilişkin soruları yanıtlayan Erdoğan, "Hemen peşinen şunu söyleyeyim, bir defa TSK'nın Sincar'da, Karaçok'ta yapmış olduğu bu operasyon kesinlikle Peşmergelere karşı bir operasyon değildir. Bu daha önce de zaten Sayın Barzani'ye bildirilmiş olan bir operasyondur... Bu, ABD tarafına bildirilmiştir, Rusya tarafına da bildirilmiştir. Onlarla da görüşmeler ayrıca yapılmıştır, bizim buralardan oluşan tehdidi ortadan kaldırmaya yönelik böyle bir operasyonumuz olacak denilmiştir" ifadelerini kullandı.

Bu operasyon sırasında 5-6 Peşmergenin hayatını kaybettiği bilgisinin kendilerine ulaştığını belirten Erdoğan, "Bu tabii bizim için arzu edilmeyen bir konuydu. Ama böyle bir şey söz konusu oldu ve ne yazık ki önceden kendilerine bildirilmiş olmasına rağmen böyle bir neticenin çıkması bizim üzüntümüze muciptir" dedi.

TSK akşam saatlerinde yaptığı açıklama, düzenlenen hava operasyonlarda Sincar dağı bölgesinde 40, Suriye Karaçok dağı bölgesinde ise 30 civarında örgüt üyesinin etkisiz hale getirildiğini açıklamıştı.

ABD Dışişleri Bakanlığı ise Türkiye'nin bu operasyonlarının ABD öncülüğündeki İslam Devleti örgütüne karşıtı koalisyon tarafından onaylanmadığını, ABD'nin konuyla ilgili endişelerinin Türk hükümetine ilettiğini açıkladı.

Erdoğan, bu operasyonların devam edip etmeyeceğinin sorulması üzerine ise şu ifadeleri kullandı:

"Kesinlikle. Terörle mücadelede hep söylüyoruz, son terörist yok edilinceye kadar bu mücadelemiz içeride ve dışarıda sürecektir. Yani Kandil'de, kuzey Suriye, Kuzey Irak, mesela şimdi Sincar bölgesi, burası bizim açımızdan ikinci Kandil'dir. Biz ikinci bir Kandil'in oluşmasına müsaade etmeyeceğiz. Sincar'da yaklaşık 2,000 civarında PKK'lı var. Biz orada böyle bir şeyin oluşmasına müsaade edemeyiz, eğer müsaade edersek yarın orası bir tehdit oluşturacak. Tedbirimizi almaya mecburuz."

SURİYE'DE SİYASİ ÇÖZÜM SÜRECİ

Söyleşide Erdoğan'a ABD başkanı Donald Trump ya da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşmelerinde Suriye'de Cumhurbaşkanı Beşar Esadsız bir çözüm konusunda herhangi bir sinyal alıp almadığı sorusu da yöneltildi.

"Zaten Esad bir çözüm adresi değil ki, Suriye'nin Esad'dan kurtulması lazım ki, çözüme yürüyelim" diyen Erdoğan, "Esad orada kaldığı sürece asla Suriye'de çözüm olmaz. Suriye'yi bu hale getiren o" ifadelerini kullandı.

Suriye'de altı yılı geride bırakan iç savaş sürecinin başından bu yana Ankara Esad'ın iktidarı bırakması gerektiğini savunuyor.

Suriye'de ülkenin kaderini Suriye halkının belirlemesi gerektiğini belirten Erdoğan, "Demokrasi bu değil mi? Eğer demokrasi buysa bırakalım kararı Suriye halkı versin. Biz güvenliğini sağlayalım. ABD, Türkiye, Suudi Arabistan, Katar İran hep beraber bir araya gelelim, sandıkları getirelim; Suriye halkı liderini seçsin, partisini belirlesin. Öyle ülkeler var ki 20-30 tane parti var, burada da belki o kadar kurulacak, bırakın kursunlar. Seçim yapılsın sandıktan kim geliyorsa hepimiz ona başımız gözümüz üstüne diyelim, işi bitirelim" ifadelerini kullandı.

Türkiye'deki 3 milyon Suriyelinin yanı sıra, çok sayıda Suriyelinin de Ürdün ve Lübnan gibi ülkelere kaçtığını hatırlatan Erdoğan, "Bunun sebebi kim? Esad. Artık biz kalkıp da Esadlı mı Esadsız mı bunu konuşamayız, konuşursak yazık olur... Nihai kararı bırakalım Suriye halkı versin diyorum" dedi.