Capital ve Ekonomist dergileri tarafından bu yıl altıncısı düzenlenen Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde ‘İyi Şirket ve Y Kuşağında Liderlik’ başlıklı bir oturum düzenlendi. Genç kuşak ve iş dünyasının konuşulduğu oturumun moderatörlüğünü Danone Türkiye Genel Müdürü Gamze Çuhadaroğlu üstlendi.

Panelin açılışında konuşan Çuhadaroğlu, 2050 yılında dünya nüfusunun 10 milyarı bulacağı ve bunun beraberinde değişik sorunları getireceğini söyledi. Bu sorunların giderek büyüdüğünü ve devletlerin artık çözüm bulmakta yetersiz kaldığına değinen Gamze Çuhadaroğlu, bu kapsamda şirketlerin kar etmekten başka etik olması gerektiğini de vurguladı.

“ŞİRKETLERİN MANEVİ AMAÇLARI DA OLMASI LAZIM”

İyi şirketlerin sadece kar etme amacı gütmemesi gerektiğini sözlerine ekleyen Gamze Çuhadaroğlu, manevi hedefler hakkında şunları dile getirdi:

“Şirketlerin tabii ki büyüme için finansal karlar gibi hedefleri olmalı. Bir de şirketlerin manevi amaçları olması lazım. Bu ulvi amaçlar herhangi bir amaç da olamaz. Bunda sosyal sorumluluk projeleri gibi çalışıyor olmaması lazım. Danone bu konuda çok iyi işler yapan bir şirket. Her birey için sağlıklı ürünler üreten bir şirket olduk. Şimdi elimizde bir manifesto var. Hem insanlarımız için çalışıyoruz. Hem de dünya için çalışacağız. Evrenin sağlığı için de çalışıyoruz. Kendimize çok büyük hedefler koyduk. 2050’de su tüketimini yüzde 60 oranında azaltma gibi amacımız var.”

Eskiden bir şirketin varlığını sürdürebilmesinin tek yolunun kar olduğunu ifade eden Coca-Cola Türkiye Kafkasya ve Orta Asya Bölüm Başkanı Galya Frayman Molinas, günümüzde ise şirketlerin bir misyonunun olduğuna dikkat çekti. Daha iyi bir yaşam için misyonlarını belirlediklerini aktaran Galya Frayman Molinas, Water,Wealth ve Woman misyonu ile hareket ettiklerini söyledi.

Danone olarak 2015’te kullandığı suyu tekrar doğaya kazandıran ilk 500 şirketten olduklarını belirten Galya Frayman Molinas, “2015’te hedefimiz olan suyu doğaya kazandırmayı 2020’ye gelmeden başarmış bulunuyoruz. Toplumların hayati ihtiyaçları içinde en önemli kaynak su. Hem operasyondaki suyu daha az kullandık hem de doğaya kazandırdık. 207 ülkede operasyonel hedeflerimiz var. Kadın konusunda kadını global bazda güçlendirerek, eğiterek iş hayatına kazandırma sözü verdik. Türkiye’de geçen sene 7 bin kadına bu konuda eğitimler verdik. Örneğin Hülya Kayseri’den. Kaymakam olmak istiyordu, elimizden gelen desteği vermeye devam ediyoruz. Bu kadınların eğitilmesi aynı zamanda kalkınma için de çok önemli” dedi.

“Y KUŞAĞI’NDAN ÖĞRENECEĞİMİZ ÇOK ŞEY VAR”

Y kuşağının çok önem verdiği konulardan birinin de etki yaratabilmek olduğuna işaret eden Galya Frayman Molinas, Y kuşağının hem çalışanlarını hem de tüketicilerini oluşturduğunu belirtti ve yapılan çalışmalardan sonra etki yapabilecek kişiyi tespit edip ansiklopediye koyduklarını da söyledi.

Yeni jenerasyonun büyük hayallerle yola çıktığını kaydeden Galya Frayman Molinas, “Bütün imkânları sunuyoruz. Ama iş dünyasına adım attıkları zaman duvara çarpıyorlar. Onlara destek olmamız lazım. Bu nesil ile diyalog halinde olmak çok önemli. Bununla ilgili ‘Y Kuşağı’nın Sesi’ gibi bir projemiz var. Bir arkadaşımız Kolombiya’ya gitti öğrendi, deneyimlerini şimdi oradakilere aktarıyor. Bu kuşaktan öğreneceğimiz çok şey var. Bu değerleri ön plana çıkartmak çok önemli” dedi.

1989 yılında vakıf kurdukları zaman ile şimdiki zaman arasında çok şeyin değiştiğini aktaran Kale Grubu Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Zeynep Bodur Okyay yaptığı konuşmasında, “Vakfımızı o zaman ki sektöre yönelik kurmuştuk, ama o zamandan bugüne çok şey değişti. İyi iş, iyi şirket kavramı bizim de gündemimize girdi. Anadolu da bu alanda kurulan ilk şirket Kale Grubu” dedi.



Sosyal sorumluluk projelerinin önemine değinen Zeynep Bodur Okyay, “İnsanı merkeze koyarak, aslında kapitalizmi yeniden yorumlayabilecek, bir işe bulaşmak istedik. Türkiye’nin değişik yerlerinde farklı iş alanlarında bulunuyoruz. Sorumluluk lideri çok doğru bir kavram. Her şeyin küçüklükten gelmesi lazım. Özellikle Çanakkale’deki projemizde bunu dile getirdik. Y Kuşağı’nda sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği yaparak paydaşlarımızda iş birliği içerisinde yapmak istiyoruz. Kendi çalışanlarımız arasında da sosyal farkındalık projelerimiz var. Bu sayede hem yapanlar bir şeyler öğreniyor, hem de alanlar faydalanıyor. Bu şekilde de bir projemiz var. Yaşlılar için çok efor sarf etmeyecekleri lokal bir çalışma başlattık. İnnovasyon merkezi kuruyoruz. Yine bir işbirliği üniversite öğrencilerinin üç ve dördüncü sınıf öğrencilerinin fikirlerini alarak, farkındalık ve girişimciliği ilerletmek istiyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

“YENİ KUŞAK SÖYLEYEREK DEĞİL YAPARAK ÖĞRENMEK İSTİYOR”

Kale Grubu olarak yaptıkları ve yapacakları projeler hakkında açıklamalarda bulunan Zeynep Bodur Okyay şunları söyledi:

“6-16 yaş arasının bu yeni teknolojilere adapte olabilmesi için bir bilim merkezi açıyoruz. Tarihimize yönelik olarak da Çanakkale ile ilgili interaktif bir sergi açmayı düşünüyoruz. Yeni kuşak söyleyerek değil, yaparak öğrenmek istiyor. Bu kapsamda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Y Kuşağının liderlik anlamında beklentilerini şöyle özetliyorum; Onlara liderlik edecek kişiler görünür olmalı, yeniliklere kolay adapte olmalı, ileriyi okuyabilen olmalı. Dolayısıyla böyle insanlarla çalışmak daha rahat oluyor. Bu kuşak ile çalışmak da kolay değil. Bu kuşakla farklı disiplinlerden gelenler belki daha başarılı olabilir. Onlara hem kendi değerlerimizi aktarmak hem de onlardan çok şey öğrenmek gerekiyor. Y kuşağı ile çalışmak için şirketlerin yönetim politikalarını da değiştirmesi de gerekiyor aslında. Türkiye’de bunu uygulamak kolay değil.”

Şirketlerinde farkındalığı artırmak için yeni bir metodu uygulamaya soktuklarını belirten Ekol Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Musul da yaptığı konuşmada 2020’ye kadar yeni bir tüzel şirket kurmak istediğini söyledi. Ahmet Musul, “Kaynaklarımızı hızla tüketiyoruz. O yüzden biz de Ekol olarak daha kalıcı daha farklı girişimler içinde bulunduk. Yönetim yapısında sahiplenmenin esas olacağı bir model geliştirdik. 2020’ye kadar hisseleri alarak, yeni bir tüzel şirket yaratmak istiyorum” dedi.

“ÜLKEMİZDE CİDDİ BİR GÜVEN SORUNU VAR”

Ülkemizde ciddi bir güven sorunu olduğunu ifade eden Ahmet Musul, “Danimarka’nın en mutlu ülke olması tesadüf değil. Sosyal projelerle bunu başarıyorlar. Ülkemizin devletine ve vatandaşına güvenmediği bir yapıda maalesef biz bu çalışmaları yapamayız.” dedi.

Ekol’ün şu anda 7 bin çalışanı olduğunu ve 15 ülkede aktif olarak hizmet ettiğini dile getiren Ahmet Musul, giderek daha da büyüyen bir marka olmayı başardıklarını belirtti. 1995 yılında ilk şubelerini Almanya’da açtıklarında hiçbir almanın kendi şirketlerine çalışmak istediğini söyleyen Musul, gelinen noktayı şöyle özetledi:

“2002 yılına kadar neredeyse hiçbir Alman uyruklu kişi bizim şirketlerde çalışmadı. Daha sonra şirketlerin yaklaşımları olsun, yeni projeleri olsun, yeni yaklaşımları olsun ağızdan ağza yayılarak şirketin farklılığını gösterdi. Ve bizim şirketimizin yüzde 80’inin yaşı 30’un altında olduğu için biz Y Kuşağı sorunu yaşamıyoruz. Biz önce insan sonra bir Ekol kültürü yaratmaya çalışıyoruz. Bir eko sistem yaratmaya çalışıyoruz, çok da iyi bir yere geldiğimizi söyleyebilirim. İşe alım konusunda hiç sorun yaşamıyoruz. Her ülkeden farklı insanlar çalışıyor, ama lokal oldukları için markaya farklı bir değer katıyorlar.”

“SOSYAL PROJELERİMİZİN REKLAMINI YAPMIYORUZ”

Eğitim, sağlık ve kültürel projeler hakkında konuşan Fiba Holding Yönetim Kurulu Üyesi Murat Özyeğin ise “Sosyal projelerimizi bir kayıp olarak değil, bilakis bir kazanç olarak görüyoruz. Şirketimizde yüzde 57 kadın yöneticilerimizin olduğunu gördük. Bunun yanı sıra eğitim en önemli projelerimizden, Güneydoğu Anadolu’da kurduğumuz kız öğrenci yurdunda eğitim seminerleri veriliyor. Bunun gibi farklı projelere de devam ediyoruz. Bunlar bize bir kazanç olarak dönüyor. Çok daha iyi kaliteli elemanları bünyemize katıyoruz. Bu sosyal projelerimizin hiç reklamını yapmıyoruz, ona rağmen biliniyor” açıklamasında bulundu.

İş hayatında milenyumlar ne ifade ediyor şeklinde soruya ise Murat Özyeğin, “Çok hızlı değişen bir dünyada yaşıyoruz, Linkedin’de şu anda ilk 10’da aranan ve arayan iş alanları 10 yıl önce bir iş alanı bile değildi. Bugün kimi yetiştiriyorsak, bu arkadaşlarımızın ne yapacağı konusunda pek bir fikrimiz yok, belki de onların da fikri yoktur. Bu anlamda çocukları gençleri yetiştirirken onların ana bakış açılarını, önceliklerini bir paydada sorgularız. Bundan kaçmaz, içe kapanık olmayan mütevazi, neyin eksik olduğunu bilen ve o tarafların farkında olan bir anlayışımız var. Özyeğin Üniversitesi’ndeki amacımız da budur” cevabını verdi.

Eskiden finansalları iyi olan şirketlerin iyi şirket kategorisinde yer aldığını, fakat günümüzde bu durumun değiştiğini savunan Akbank Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Hakan Binbaşgil de Y Kuşağı oturumunda bir konuşma yaptı. Artık yeni trendlerin doğduğunu belirten Hakan Binbaşgil, “Artık dünyaya çevreye duyarlı değilseniz, finansallarınız istediği kadar iyi olsun, ama makul bir şirket değilsinizdir. Şirketin en tepeden en aşağısına kadar böyle bilmesi lazım. Bunu şimdi gönüllülük veya sosyal sorumluluk olarak görmemek lazım” dedi.

“HAYATIMIN YARISINI BU RAPORA ADADIM”

Uludağ Ekonomi Zirvesi’ne katılan İş ve Sürdürülebilir Kalkınma Komisyonu Başkanı Mark Malloch-Brown hazırlıkları rapor hakkında şu bilgileri verdi:

‘Daha iyi bir iş daha iyi bir dünya’ raporu için hayatımın yarısını adadım diyebilirim. Sivil toplum için, kalkınmak için, verimli çalışmak gerekiyor. Kalkınma problemlerini bertaraf etmek gerekiyor. Altyapıya 3 trilyon dolar daha az harcansa, dünyada aşırı kentleşmenin önüne nasıl geçebiliriz. Boşuna akan suları nasıl azaltabiliriz. Çevre kirliliğini nasıl azaltabiliriz gibi sorular sorduk.”

Türkiye’de sosyal sorumluluk projelerinin artırıldığı takdirde kar gelirlerinin de artacağını söyleyen Mark Malloch-Brown, bu kazancın geleneksel piyasalara da yansıyacağını belirtti. “Yapay zekanın tahakküm edeceği bir dünyaya doğru gidiyoruz” diyen Malloch-Brown, “Bunlar iş dünyasında ilk sıralarda yer alacaklar. Şimdi iş birliği dediğimiz zaman, aslında istihdam bağlamında ele alınması lazım. Çünkü teknolojinin bazı şeylerle ikame edileceği söyleniyor. Teknoloji geliyor diye istihdam azalmayacak, insanlar için hala güzel işlerde olacak. Biz genelde teknolojiden anlayan bu nesil için ön yargılı davranacağız. Özellikle otomasyonun veya yapay zekanın getirdiği tehditlerden ziyade küresel güvenlik maliyetlerinin artacağını göz ardı etmememiz lazım. Dolayısıyla yeni nesil çok zor bir dünyayı miras alacak” diyerek sözlerini bitirdi.

DHA