Yalıkavak Mahallesi'ndeki Küdür Yarımadası'nda bugün öğleden sonra düzenlenen 'Meralar Halka Kalsın' eylemine destek vermek için Muğla'nın Bodrum ilçesine gelen CHP Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldan, partisinin ilçe teşkilatında basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

CHP Bodrum İlçe Başkanı Recai Seymen, CHP Muğla milletvekilleri Nurettin Demir ve Akın Üstündağ'ın da katıldığı basın açıklamasında Milletvekili Süha Aldan, 15 Temmuz darbe girişimine karşı sokağa çıkanlara hakaret ettiği yönündeki iddialara yanıt verdi.

"VEKİLLİĞİ BIRAKIRIM"

Asılsız birtakım iddialarla, organize bir şekilde isminin gündeme getirilerek, kendisinin yıpratılmak istendiğini belirten Milletvekili Aldan, şunları söyledi: "Geçen 25 Aralık'ta, gazeteci Yavuz Oğhan'ın radyodaki programına katıldım. Buradaki konuşmamdan sadece bir cümle alınarak, yapılan şikayet üzerine hakkımda soruşturma başlatıldı. Eğer, o radyo programındaki konuşmamda 15 Temmuz gazilerine ya da mağdurlarına yönelik bir tane olumsuz sözcük varsa, o vakit vekilliği bırakırım. Kesinlikle böyle bir olay söz konusu değil, ama böyle bir amaç var. Neden bunun benim aleyhime bir kampanyaya dönüştürüldüğünü biliyorum. Bu röportajın başlangıcında bana OHAL soruldu. Soru üzerine, 'Artık, bir cumhurbaşkanı, bir başbakan ve 26 bakan olmak üzere toplam 28 kişi kendilerini ne yazık ki yasama organı yerine koymuşlardır. Bu doğru değildir. Hukuk devletinde böyle bir tutum doğru olmaz. Akabinde, '696 sayılı KHK'nın 121. maddesinde yer alan, terör eylemlerini bastıran kişilerin cezai sorumluluğu olmamasına ilişkin maddeyi neden eleştiriyorsunuz' diyorlar. '15 Temmuz ve devamında cereyan eden olaylar' diye bir ibare ile başlıyor. Dolayısıyla bu ibare yanlıştır. Yıllara sari olarak yaygınlaştırılabilir. Yarın birileri çıkar, her şeyi bir darbe girişimi olarak nitelendirir, insanları zor duruma düşürebilir. İnsanlara saldırabilir, bu doğru değildir. Yapılması gereken; madem böyle bir düzenleme yapıldı, bunun Meclisten geçmesi lazım. Böyle bir dokunulmazlık hakkının da aslında verilmemesi lazım. Madem yapıldı, 15 ve 16 Temmuz 2016 yazarsanız maddenin başlarına, olur biter. Bu nedenle de bu karışıklığı gidermek için bir an önce Bakanlar Kurulu tekrar toplanmalı ve bu maddeyi tekrar gözden geçirmeli. İleride sıkıntılar olacağı belli. Bu nedenle oluşacak toplumsal muhalefete karşı, paramiliter bir güç yaratılmak isteniyor. Bu çok tehlikeli. Bence yapılmak istenen budur. Ondan sonraki konuşmalarında da o ibarenin geçtiği konuda da ileride Gezi benzeri bir olay olduğunda da 'İşte, benim elimde bir sürü adamım vardı' diyebilirsiniz. Bu şey de kullandığım kelime de olabilir. Bunları topluma yayarak toplumda bir anlamda geri çekiliş, bir korku hali yaratma anlayışı vardır. Bundan sonra gelişecek olaylarda, Gezi benzeri olaylarda toplumsal muhalefetin önüne geçmek için, 'Bakın yetiştirdiğim bir sürü adam var onları da sahaya sürerim. Bu noktadaki kastettiğim kişiler son günlerde sürekli televizyonlarda artık gördüğümüz, ellerinde tüfekler olan, topluma korku saçan neidüğünü anlayamadığımız, kim tarafından finanse edildiğini bilemediğimiz bazı gruplardır. Bunun dışında herhangi bir kişiye bir söylemim söz konusu değildir."

'BU DÜZENLEME ERDOĞAN VE AKP'YE ZARAR VERECEK'

Mevcut ceza yasasında, 'meşru müdafaa' diye bir kavram olduğunu da konuşmasında hatırlattığını vurgulayan Milletvekili Aldan, kaygılarını şöyle dile getirdiğini aktardı: "Eğer bir insana bir saldırı yapılmışsa, diğeri de ona karşılık vermişse, bu meşru müdafaanın sınırları içerisinde değerlendirir. Bu konuda kararı hakim verir. Bırakalım bu konuları yasal bir zemine. İnsanlara dokunulmazlık vermeyi bırakalım. Yargımız, bu kişilerle ilgili gerekli soruşturmayı yapsın. Sonucuna göre de hakim bir karar versin. Kaldı ki şu ana kadar 15 Temmuz gazileri ile ilgili açılmış bir tane dava ve soruşturma yok. Bunu bizzat hükümet kanadı açıkladı. Kutuplaşıyoruz, insanlar silahlanmaya başladılar ve bunun getirdiği boyut çatışma ortamı olacaktır. Herkes, 'Benim paralı askerim var' demeye başlayacaktır. Türkiye'nin adım adım psikolojik olarak bir iç çatışmaya doğru sürüklendiğinin görmezden gelinmesini anlayamıyorum. Bu en başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere AKP'ye zarar verecek bir düzenlemedir."

'HALKI KİN VE DÜŞMÜNLIĞA TAHRİK ETMEKTİR'

15 Temmuz gazilerine, mağdurlarına ve Türk milletine yönelik en ufak bir hakaretinin, kötü sözünün, olumsuz bir yaklaşımım dahi söz konusu olamayacağını, aynı gün yaptığı bir başka bir televizyon programında da söylediğine dikkati çeken Milletvekili Aldan, "15 Temmuz'da o sokağa çıkan ve demokrasiyi savunan insanlara benim çok büyük bir saygım var. Onlar gerçekten ciddi bir mücadele verdiler ve Türkiye'nin demokrasisinin bozulmaması anlamında bir çaba gösterdiler. Onlara laf söylemek benim haddime değildir, ama benim lafını ettiğim konu giderek paramiliter bir gücün iktidar yanında yuvalanma ya başlamasıdır. Bu çok tehlikeli bir gelişmedir. Yani siz birilerini bekleyeceksiniz. Bunlar, dernekler kurulacaklar, ellerine ağır silahlar alacaklar, kusursuz bir şekilde kamuoyuna açıklama yapacaklar. Bunun anlamı şudur; 'Ey halkım, ey milletim; yarın sokağa çıkmaya kalkarsan, aha da bunlar seni bekliyor' diyerek toplumu korkutmaktır. Bu halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmektir" dedi.

'HANGİ LAFIN SUÇ OLUP, OLMAYACAĞINI İYİ BİLİRİM'

Aldan, uzun yıllar başsavcılık görevinde bulunduğunu belirtip, "Hangi lafın suç olup, olmayacağını gayet iyi bilirim. Şöyle bir de şey var, adaletin kestiği parmak acımaz" dedi.

Aldan, bu yaşananların nedeninin Reza Zarrab ile ilgili yaptığı araştırmalar ve hayali ihracatları ortaya çıkarmış olması olduğunu öne sürdü. Aldan, bunlarla ilgili belgeleri açıklamasından sonra karalama kampanyası ile yüz yüze kaldığını kaydetti.

Aldan'ın açıklamaları partililer tarafından alkışlarla desteklendi. Aldan açıklamanın ardından Bodrum'dan ayrıldı.  DHA