Arslan'ın yazılı olarak yaptığı açıklaması şöyle; "Sözcü’yü terör örgütüyle, silahlı yapılarla, devlet içine sızanlarla ilişkilendirmek, gerçek teröristlerin ekmeğine yağ sürmektir. Sözcü iddianamesi hukuk devleti olan yerde ciddiye alınmaz, gülünüp geçilir. Terörle uğraşması gereken, partisinde, yargıda, emniyette, eğitimde terörist besleyenler, Sözcü iddianamesiyle hedef saptırmaya, üzerlerindeki sorumluluğu atmaya kalkıyorlar. Buna hiçbir zaman inanmadık, asla inanmayacağız, kanmayacağız! Hiç kimsenin inanacağına da sanmıyorum.
 
FETÖ’ye kananların bu gülünç iddianameye kanmamızı beklemesi akla, mantığa aykırıdır. Hayatın olağan akışınada terstir. Sözcü yöneticilerine, yazarlarına açılan dava açıkça muhalifleri susturmaya yöneliktir, asla pes etmeyiz! Bu davalar açıldıkça bizleri daha çok kamçılıyorlar, direncimizi arttırıyorlar.
 
Bugün, darbe amacına ulaşsaydı FETÖ’cülerin Sözcü’yü sindirmek için açacağı davaları bugün 15 Temmuz’u fırsat sayan bu iktidar açtırmaktadır. Özellikle 15 Temmuz’u fırsata çevirerek OHAL'i ilan edenler, OHAL ile ülkemizi yönetmeye devam edenler, gelecekte bu haksızlıkların ve hukuksuzlukların hesabını verecektir.
 
Biz biliyoruz ki, FETÖ’cü polis, hakim ve savcıların düzmece belge, iftiralarla yarattığı Ergenekon kumpasları gibi,bugün aynı mantıkla bu defa bu iktidar eliyle sürdürülüyor. Bu davaların da düzmece olduğu bir gün anlaşılacak, bunların izahında zorlanacaklardır.
 
Sahipleri değişse de mantığı değişmeyen siyasallaşmış yargı sürecinde bir kez daha uyarıyoruz: Sözcü susarsa Türkiye susar. Herkes unutsa da Sözcü unutmaz! Milletin sözcüsü susturulamaz.
 
Gazetecileri tutuklatmada liderliğe oynayan, ifade ve basın özgürlüğünde ülkemizi küme düşüren hükümetin terörle mücadelede, demokrasi ve özgürlüklerde Sözcü’nün yazarlarından, okurlarından öğreneceği çok şey vardır.
 
Ortada bir örgüt varsa o örgüt teröre değil demokrasiye, hukuk devletine, laik Cumhuriyete, özgürlüklere ve Atatürk ilkelerine sonuna kadar sahip çıkan milyonların gazetesi Sözcü’dür.
 
Artık bu tür gereksiz ve anlamsız davalardan vazgeçilmelidir. Bu tür haksız davalar ile gazetecileri tutuklayarak susturmaya çalışmak, ülkemizin itibarını zayıflatmak ve yok etmek demektir. Dünya ülkeleri nezdinde güveni sarsmak demektir. Bunları göz ardı etmeyelim, boş ve gereksiz davalarla uğraşmayalım."