Kapatılan Zaman Gazetesi'nin eski yazarları ve yöneticilerine yönelik açılan davada Yazar Ali Bulaç savunmasını yaptı. Sanık Bulaç , "Bugün burada 'FETÖ Terör Örgütü'ne üye olmak' ve '15 Temmuz hain darbe teşebbüsüne zemin hazırlamak ve bu yönde algı oluşturmak' suçlamasıyla yargılanıyorum. Benim için istenen ceza 15 yıl artı 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası. Demek ki idam kaldırılmasaydı yine 15 yıl artı 3'er kez idamla yargılanıyor olacaktım. Adalet denen sabır taşı çatlamıyorsa ilahi inayet sonucudur. Çünkü 6 yazısına yapılan atıfla bir yazar için istenen ceza ile 15 Temmuz'u planlayan ve 249 insanı şehit edenler içinde tamı tamına aynı ceza isteniyor" dedi.

"CEMAAT GÜÇ ZEHİRLENMESİNE UĞRADI"

14 aydır tutuklu ve  66 yaşında olduğunu söyleyen Bulaç 50 yıldır yazı yazdığını ve sağlık sorunları olduğunu  belirterek , "Bence Gülen hareketi  cemaatken iyiydi. Güzel hizmetlere imza atıyordu. Zaman içinde kötüye dönüştü. FETÖ oldu. Onu övenler, destek verenler suç ortakları değil, iyi vasıflarına hizmetlerine teveccüh gösterdiler, destek verdiler. Bir keresinde Cumhurbaşkanı şöyle sitem etmişti;  'Ne istediniz de vermedik?' doğru her istediklerini alabiliyorlardı. Çünkü istedikleri iyi şeylerdi. Fakat cemaat Allah rızasına dönük hizmet yolunda dev adımlar atarken güç zehirlenmesine uğradı. Hormonal büyüme onlarda kibre yol açtı. Her istediğimizi yaparız, yaptırırız vahmine kapıldı" diye konuştu.

"...HAFTALIK RÜYA SEANSLARI UYDURDULAR"

"İyi niyetle onlara bağlananlara 'Büyüğümüz bu hafta yine Hz. Peygamberi rüyasında görmüş' diye neredeyse haftalık rüya seansları uydurdular. Böylece sadık rüya haberini istismar ettiler" diyen Bulaç, kendilerine bağlananlara da darbe yapacaklarını söylemediklerini ve insanları mağduriyete uğrattıklarını belirtti.

"MEŞRU İKTİDARI VE SAYIN ERDOĞAN'I KORUDUM"

Hüküm kurarak 17-25 Aralık'ın 'rüşvet ve yolsuzluk' olduğunu yazmadığını belirten Bulaç, "AK Parti'yi yolsuzluk yapmakla suçlamadım. Genel üslubuma uygun ve gündemle ilgili tarihi, sosyolojik ve fikri değerini araştıran yazılar yazdım. Eleştirilerimi cemaat adına veya onlara paralel doğrultuda yapmadım. 2007 yılında verilen e-muhtırada Ak Parti'nin yanında durdum. 2008 yılında Ak Parti'nin kapatılmak istenmesine karşı çıktım. Sayın Erdoğan'ı hedef alan tek bir eleştiri yazım olmadı.  Erdoğan'ın önerdiği Başkanlık sistemine karşı çıkmadım. Ak Parti'nin doğru bulduğum politikalarını destekledim. Gezi olaylarının başlamasından 2-3 gün sonra hükümete karşın kalkışmaya dönüştüğünü, şiddet ve terörün bu işe bulaştığını yazdım. Meşru iktidarı ve Sayın Erdoğan'ı korudum. 11 Nisan 2016'da 'Darbecilik alçaklıktır' diye yazdım. Darbeye zemin hazırlayan kişi böyle bir yazı yazar mı?" ifadelerini kullandı.

"ALGI MÜHENDİSLİĞİ YAPMADIM"

Bulaç, "Ne yasa dışı bir fiilim oldu ne  FETÖ ne de başka yasadışı örgüte üye oldum. Benim FETÖ tarafından üyeliğe kabul edilmem mümkün değildir. Gazetedeki köşemde ve yeri geldiğince konuşmalarımda Milli Görüş çizgisi ve Rahmetli Erbakan'ı savundum. Bu yapı ile bu çizgi arasında doku uyuşmazlığı olduğu herkesin malumu. FETÖ'nün beni örgüt üyesi yapması darbe teşebbüsünde bana rol vermesi hayatın olağan akışına aykırıdır. 50 yıl fikir ve yazı hayatımda her din, inanç, etnik grup, mezhep ve sosyal sınıftan insanların özgürce, ahlaki dürüstlük hak ve adaletle barış içinde bir arada yaşayabileceği idealini dile getirdim. Darbelere, askeri vesayete, ihtilallere, şiddete ve teröre, otoriter ve totaliter rejimlere karşı oldum. Yazılarımın tamamının hesabını vermeye hazırım. Tekrar ediyorum yazılarımda Recep Tayyip Erdoğan'ı, Ak Parti'yi veya bir başkasını yolsuzluk yapmakla suçlamadım. Algı mühendisliği yapmadım. Darbe sempatisi duymadım. Varsa delil iddia makamı göstersin" diye konuştu.

Medya sektöründeki FETÖ içinde önemli sayılacak birçok kişinin aylar öncesinden pılını pırtını toplayıp yurt dışına çıktığını anlatan Bulaç, geriye amele hükmünde kullanılan, her şeyden habersiz kimselerin kaldığını iddia etti.

"HUKUKA GÜVENİYORUM"

15 Temmuz şehitlerine Allah'tan rahmet dileyen Bulaç, "Allah bize bir daha böyle bir musibet yaşatmasın. Darbeci katil örgütü lanetliyorum. Ben onlardan beriyim. Onlar da benden beri olsun.Kendime ve adalete güvenerek kaçmadım. 27 Temmuz 2016'da Vatan Emniyete teslim oldum. Hukuka güveniyorum" diyerek tahliyesini ve beraatini istedi.

TÜRKÖNE: BÜSTÜMÜ ÇAĞLAYAN ADLİYESİ'NİN ÖNÜNE DİKSİNLER

Kapatılan "Zaman Gazetesi"nin eski yazarları ve yöneticilerine yönelik açılan davada tutuklu sanık Mümtazer Türköne savunmasını tamamladı. Silivri Ceza İnfaz Kurumları Kampusü karşısında bulunan binada İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce görülen duruşmada ifade veren Türköne, "Darbe yargılamasında bulunuyorum. 15 Temmuz'da bir kalkışma yaşandı. Bu kalkışmayla halk baş etti ve parlak bir başarı kazandı. Halk sokağa döküldü, sokağa dökülenlerden biri de bendim" diyerek savunmasına başladı.

mumtazer-turkone-iha-yan

"DARBECİLERİ YAĞLI KAZIĞA OTURTMAK LAZIM ' DEDİM"

Sanık Türköne, darbe sanığı olmanın yanında, darbelere karşı aldığı tavırla da bir sicili olduğunu ifade ederek, darbelere karşı tonlarca yazılar kaleme aldığını söyledi. Darbelerin önlenmesi, darbecilerin caydırılması, bu konuda cesaret gösteren, gündem oluşturan, aydın, yazar ve aktivist olarak kendini tanımlayan Türköne, "Darbecileri yağlı kazığa oturtmak lazım' diye bir cümle kullandım ve bu nedenle o dönemde çok tepki aldım. 15 Temmuz'da evde oturuyordum. Telefonum çaldı, darbe teşebbüsünü Ali Bulaç'tan öğrendim.  'Darbe başarılı olursa bizi yağlı kazığa oturturlar' dedim. Darbe başarılı olsaydı darbeciler 'Sen miydin bizi yağlı kazığa oturtan' diyebilirlerdi. 'Başarısız olurlarsa Silivri yolunu tutarız' dedim." İfadelerini kullandı.

"28 ŞUBATI ENGELLEMEK İÇİN ÇOK ÇABA SARF ETTİM"

"28 Şubat'ı engellemek için çok çaba sarf ettim" diyen Türköne, 2007 E- Muhtırası'nda en sert yazıları ben yazdım. Ak Parti Kapatma Davası'nda savunmanın önemli bir kısmını ben yazdım. "Sözde askerler" diye bir kitap yazdım. Bu kitabın 22. Sayfasında '...Darbeleri önlemek için hayatımı vermeye hazırım, darbeler zarar verdi bu ülkeye. Bir asker darbeci ise onun vatan haini olmasını engellemiyor' diye yazdım. Darbecilere karşı tavrım 15 Temmuz günü de devam etti. Attığım twetlerle darbenin bir ihanet olduğunu, meşru hükümetin yanında olduğumu söyledim. Cumhurbaşkanı halkı sokağa davet etmeden önce köprüye gitmek için yola çıktım" diye konuştu.

"COPLA 2 SAAT DÖVÜLDÜM"

Asker çocuğu olduğunu ve 1961 yılında 5 yaşındayken annesinin sabaha kadar ağladığını anlatan Türköne, "17 Eylül Menderes'in asıldığı gündü. Çocuklar annelerini ağlatanları affetmiyor. 12 Eylül darbesinin ardından da yargılandım, tutuklu kaldım. Mamak'ta tutuklu kaldığımda annem ziyaretime geldi. Annem bana bakarken asker beni ayağının altında çiğnedi. Bir copla 2 saat dövüldüm" şeklinde konuştu.

"BENİM ALDIĞIM RİSKİ ALAN BAŞKASI VAR MI?"

Darbelerle ülkenin ateşe atıldığını söyleyen Türköne "Bir darbenin maliyetinin ne olduğunu bildiğim için 15 Temmuz'da da aynı davranışı gösterdim. Beni kimse darbecilikle suçlayamaz. Aydınlar arasında bu konuda (darbe konusunda) topluma önderlik eden, benim aldığım riski alan bir başkası var mı? Yanıma yaklaşan biri yok" dedi.

"BÜSTÜMÜ ÇAĞLAYAN ADLİYESİ'NİN ÖNÜNE DİKSİNLER"

Türköne, "Yargılamalar biter, her şey yerli yerine oturduğunda 15 Temmuz darbesinin arka planda engellenmesinde çaba harcayan kim var  diye sorarlarsa ilk sırada ben varım. Benim büstümün dikilmesi gerekiyor. Vasiyetimdir, öyle bir şey olursa büstümü Çağlayan Adliyesi'nin önüne diksinler" şeklinde konuştu.

İDDİANAMEYİ ELEŞTİRDİ

"15 Temmuz öncesinde 'Ordu göreve' ve 'Genç subaylar rahatsız' şeklinde yazılar olmadı. Bizim sayemizde olmadı. Bizim yazdığımız yazılar aslında iktidarın bağışıklık sistemini yükseltmek için yapılan aşı gibidir" diyen Türköne iddianameyi de eleştirdi. Türköne savunmasının sonunda beraatini ve tahliyesini talep etti.

Duruşma sanık savunmalarının alınmasıyla devam ediyor.  DHA