Yaklaşık 15 yıldır tüm Türkiye'de sağlığın ilk basamağında olan aile hekimleri yeni yönetmeliğe karşı tepkili. 3 bin aile hekiminin en büyük çatı örgütü olan Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu, üyelerini ve Sağlık Bakanlığı'na seslenerek Sağlık Bakanlığı'nın önümüzdeki günlerde açıklamaya hazırlandığı Ödeme ve Sözleşme Yönetmeliği ile ilgili endişelerini dile getiriyor.

AHEF Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Gürsel Özer, taslağı sert bir dille eleştirdi:

gursel-ozer

Hem Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ hem de Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Eyüp Gümüş, daha önce yaptıkları açıklamalarda, aile hekimliği sisteminin daha iyi işleyebilmesi için yeni aile hekimlerinin alınacağını, mevcut hekimlerin kayıtlı kişi sayısının da 3.500-4.000’lerden 2.000’li sayılara kadar düşürüleceğini, bu düzenlemenin hekimlere ücret kaybı yaşatmadan hayata geçirileceğini belirtmişlerdi. Ancak taslak, aile hekimlerinin kaybının daha da artacağını gösteriyor. Böyle bir şeyi kabul etmemiz mümkün değil.

Bakanlık düzeyinde yaptığımız tüm görüşmelerde aile hekimlerinin son 5 yılında hak edişlerde %35, cari giderlerde %50 civarında kayba uğradığını, yaşanan kayıpların meslektaşlarımızı zor durumda bıraktığını, uygulamadan kaçışın başladığını, boş birimlerin doldurulamadığını, aile hekimlerinin ve aile sağlığı çalışanlarının kesinlikle yeni bir ücret kaybına tahammül edemeyeceklerini bildirdik, AHEF'in çözüm önerilerini ilettik.

Bakanlık yetkilileri, aile hekimlerinin kayıtlı nüfuslarında düşüşe gidilirken herhangi bir ücret kaybı olmayacağını kamuoyu karşısında defalarca dile getirdi. Ancak ödeme yönetmeliği değişikliği ile önümüze konulan taslak, tavan ödemenin 3500 kayıtlı kişi üzerinden yapılacağını, adına pozitif performans adı verilse de aslında hekimlere negatif performans uygulanmaya hazırlandığını gösteriyor.

Aile Hekimliği Kanunu’na göre, aile hekimlerinin kayıtlı kişi sayısının azami 4000 olması gerekirken, idarenin usulsuz atamalarıyla bazı büyük illerde kayıtlı kişi sayısı 5000’lere kadar yükselmiştir. Aile hekimlerine ücretlendirme, kanunda belirtildiği gibi, 4000 kayıtlı kişi baz alınarak yapılmaktadır. Yani bakanlık mevcut durumda binlerce kayıtlı kişi için aile hekimine ücret ödememektedir.

Kayıtlı kişi sayının 3500’e çekilmesiyle bakanlık sadece İstanbul’da, 2 milyondan fazla kişi için aile hekimlerine ödeme yapmayacak; üstelik kendilerinin usulsüz olarak aile hekimlerine atadıkları fazladan kayıtlı kişiler için performans isteyerek aİle hekimlerini iki kez cezalandırmış olacaktır.

İdarenin plansız-programsız, vurdumduymaz tavırlarla ve kanunu hiçe sayarcasına yaptığı 4000 üzeri kişi atamaları özveriyle çalışan aile hekimlerine bir ceza niteliğindedir. Böyle bir uygulamanın kabul edilemez olduğu federasyonumuz tarafından net bir şekilde ifade edilmiştir.

Bir itirazımız da cari giderleri belirleyecek kriterler arasına hasta memnuniyet oranının alınacak olmasınadır. Böylesi bir uygulama, ekonomik kaybın yanı sıra subjektif etik kurallarının oluşmasına da neden olacaktır.

AHEF, aile hekimliği uygulamasındaki kötü gidişin durdurulması için bakanlığımıza açık çağrı yapmaktadır.

AİLE HEKİMLİĞİ UYGULAMASINDAKİ KÖTÜ GİDİŞİ DURDURUN ÇAĞRISIDIR

Sağlık Bakanlığı'nın yayınlamayı düşündüğü yeni yönetmelik ile:

-Aile hekimlerinin maaşlarında % 40'a varan kayıp ortadayken, ödeme üst sınırını 3500'e çekerek ücretlerin tekrar kesilmesini;

-Aile hekimlerini 5000 nüfusa hizmet vermeye zorlayarak ikinci kez cezalandırmayı;

-Ulaşılamayacak performans kriterleri koyup ek ücret keserek üçüncü kez cezalandırmayı;

-Yıllardır enflasyon karşısında eriyen ücretlendirme politikasının düzeltilmek yerine daha da bozulmasını;

Bakanlıkça aile hekimlerine çalışacakları yer gösterilmeyerek, kendilerine yer bulmalarının istenmesini;

Aile hekimlerinin fahiş fiyatlarla kiralanabilen ve bedelini ceplerinden ödedikleri mekanlarda çalışmaya zorlanmasını;

Hasta memnuniyeti açısından en yüksek yüzdelere ulaşmış bir meslek grubunun, popülist bir yaklaşımla daha da sıkıştırılarak "memnuniyet kriterini performansa yansıtacağız" sözleriyle tehdit edilmesini,

Hasta memnuniyeti kriteri ile bilimsel sağlık hizmetinin çoğunlukla doğru orantılı olmadığı, bunun haksız, hukuksuz ve gereksiz işlemlere, ilaç ve hizmet israfına yol açacağı gerçeğinin göz ardı edilmesini;

Türk Ceza Kanunu'nda ve meri mevzuatta örneği olmayan katlamalı ceza uygulamasının, yeni yönetmelikle aile hekimliği sistemine sokulmaya çalışılmasını;

Aile sağlığı merkezlerinin idamesinde kullanılan cari ödemelerin azaltılarak verilen hizmet kalitesinin de düşürülmeye çalışılmasını;

Bilimsel çalışmalarla desteklenmeyen bir takım araç gereç ve uygulamaların zorunlu hale getirilerek, sağlığın bir teknisyenlik hizmeti sınıfına sokulmasını;

İzinler, emeklilik hakları, yıpranma payı gibi yaşamsal özlük haklarımızda hiçbir değişiklik yapmayan, ilerleme sağlamayan, sürekli geriye götüren yasal düzenlemeler yapılmasını;

Vatandaşlara kendi sağlıklarının korunması yönünde hiçbir sorumluluk verilmeden, üstelik kişilerin sağlığına izinsiz müdahale anayasal olarak mümkün değilken; aile hekimlerinden hizmet almayı tercih etmeyenlerin sağlık verileri izlem ve taramaları ile ilgili olarak yine aile hekimliği çalışanlarının sorumlu tutulmasını;

Aile sağlığı merkezlerindeki yetersiz personel sayısıyla uygulamadaki iş yükünün altından kalkılamazken ve yıllardır personel sayısının arttırılması istenirken, yeni iş yükleri ekleyip personel sayısının arttırılmamasını;

İçinde sağlıkta şiddeti etkin olarak engellemeye yönelik düzenleme bulunmayan kanuni düzenlemeleri;

Başka kurumların eksiklikleri nedeni ile veremedikleri çeşitli hizmetlerin (adli ve defin hizmetleri vs.) eldeki yedek güç gibi aile hekimlerine yüklenmesini;

Bilimsel bulmuyoruz

Etkin bulmuyoruz

Etik bulmuyoruz

Mantıklı bulmuyoruz

Sağlıklı bulmuyoruz

Kabul etmiyoruz.

Sayın bakanımızı çağrımızı duymaya, sesimize kulak vermeye, kötü gidişe son verilmesi için acilen bizleri dinlemeye davet ediyoruz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.