Eğer yaz yaklaşıyor diye zayıflama telaşına düştüyseniz bu haberi mutlaka okuyun. Her duyduğunuzu, her okuduğunuzu mutlaka sorgulayın. Hiçbir besinin tek başına zayıflatma gücünün olmadığını belirten Diyetisyen Didem Kanca Üstay, chia ve kinoa gıdalarını sozcu.com.tr okurları için sorguladı. Üstay, 'Bu gıdalar mucize gibi sunuluyor da ülkemizde yetişen susam neden kötüleniyor?' sorusunu soruyor.

didem-kanca-ustay"Artık yaz sezonu yaklaşırken herkes tekrardan bir zayıflama telaşına düştü. Bundan faydalanmak isteyen kapitalist dünya da zayıflamayı garantileyen reklamlarını bizlere daha da fazla sunmaya başladılar. Bunlardan iki tanesi de son zamanların popüler “mucize” gıdalarından kinoa ve chia. Sosyal medyada sürekli bir sanatçının nasıl chia tohumuyla zayıfladığının videoları ve resimleri “sponsorlu” yani reklam olarak dolaşıp duruyor. İnsanlar koşarak chia tohumu almak istiyorlar. Bazı doktorlar “kinoayla zayıflayın” diye sürekli televizyonlarda program yapıyorlar. Hakkıyla mesleğini icra eden hiçbir doktor ya da sağlıkla uğraşan bilim insanı bir yiyeceğin reklamını yapmaz. Eğer bir yiyeceğin reklamı oluyorsa bilin ki bunun arkasında muhakkak para konuşuyordur. Bir gıdayı satabilmenin en iyi yolu insanların en büyük zaafı olan “zayıflatır” sözcüğünden geçer.

Seneler önce ülkemizde mercimek hasılatı fazla olunca ve üreticinin elinde patlayınca, “bunu nasıl satarız acaba?” diye düşünmüşler ve zamanın bilindik diyetisyenlerinden birisine televizyon programı yaptırmışlar. Kadıncağız her gün televizyona çıkıp mercimeğin faydalarını anlatıp mercimekli yemeklerin tarifini veriyormuş. Yine bundan 10-15 sene önce fazla nar üretimi olunca narla ilgili o yaz sürekli haberler çıkmıştı: “nar zayıflatır, nar şekere iyi gelir, nar kolesterolü düşürür” gibi bir sürü hurafe! Ama inanın bana işe yarıyor. O sene herkes sürekli nar suyu içer olmuştu! Ne oldu? Narın faydası bitti mi? Nar artık zayıflatmıyor mu?

Peki bu kinoa ve chia bu kadar mucizevi gıdalar ise o zaman neden yetiştikleri ve çok sık tüketildikleri Orta ve Güney Amerika ülkelerinde hala obezite yükselmekte? Bizim kendi yetiştirdiğimiz gıdalardan ne farkı var? Gelin inceleyelim.

Yazımın bilimsel çalışma kısımlarını araştıran diyetisyen Pınar Doğan’a bu arada teşekkür etmek isterim. Chia tohumunun içindeki lif içeriğinden dolayı tokluk hissini arttırıp iştah metabolizmasında etkili olabileceği öne sürülmektedir. Yapılan bir çalışmada 12 hafta boyunca günlük 50 gram chia tohumu tüketmesi sağlanan bireylerin, iştah metabolizmalarında, beden kitle indekslerinde ve hastalığa yatkınlıklarında herhangi bir farklılık gözlemlenmemiştir. Bir besinin, hem de kalorisi olan bir besinin kilo verdirmesi nasıl mümkün olabilir ki?

Susam, diyette olan herkesin korkulu rüyasıdır. “Aman çok yağlı, susam tüketmeyin” deriz değil mi, simitten korkarız. Ama “diyetteyim o yüzden ara öğünümde chia puding yedim” ne kadar havalı ve sağlıklı değil mi? Bugünlerde hangi restorana gitseniz chialı ve kinoalı salatalar, sushiler, tatlılar! Her şeyde olduğu gibi bunda da özenti bir toplumuz. Kendi değerlerimiz dururken elimizde, bizler gidip kapitalist dünyanın reklamlarına yenik düşüyoruz.

Proteinden zengin diye sunulan chia tohumunun susamdan daha az protein içerdiğini biliyor muydunuz?

Chia tohumunun hiçbir vitamin değeri yokken; susam B1, B3 ve B9 açısından oldukça zengin yağlı bir tohumdur.

Susamın yağlı bir tohum olduğu su götürmez bir gerçektir. 25 gramında 15 gram yağ bulunmaktadır; fakat chia tohumunun da 25 gramında 8 gram yağ bulunmaktadır.

Demir eksikliğine bağlı anemisi olanlar için önerilen chia tohumunda demir minerali bulunmazken, 25 gram susam günlük demir ihtiyacımızın %10’unu karşılamaktadır.

Doğa bize yaşadığımız bölgelere uygun vitamin ve mineral ihtiyacımızı karşılayacak tüm besinleri sunmaktadır. Bizim ülkemizin toprakları oldukça zengindir. Biz kendi topraklarımızda yetişen bitkilerin kıymetini bilmiyoruz.

Yine susama dönecek olursak; Türkiye Ziraat ve Odalar Genel Başkanı “Üreticilerimiz ithal susam fiyatlarıyla rekabet edemediği, pazar problemi ve fiyat tedirginliği yaşadığı için üretim düştü” açıklamasında bulunmuştur. Oysa ki Türkiye susam üretiminde Dünya’da 3. sırada yer almakta idi. Bizim ülkemizde yetişen susamın daha kaliteli olmasına rağmen fiyat yüzünden yeterince değer görmemesi oldukça üzücü bir durumdur. Aynı şey mercimek için geçerlidir. Artık ithal edilen mercimek, kendi üretimimizden ucuz olduğundan halkımız ithal mercimek tüketmeye başlamış ve mercimek üreticileri bundan dolayı mercimek üretimini azaltmak zorunda kalmışlar.

Nohut ile kinoayı karşılaştırdığımızda 1 porsiyon nohut günlük lif ihtiyacımızın %50 sinden daha fazlasını 1 porsiyon buğday tohumu %61’ini, 1 porsiyon kinoa ise günlük lif ihtiyacımızın sadece %21 karşılamaktadır.

Başlıca vitamin, mineral içeriği olarak karşılaştırıldığında ise 1 porsiyon nohut folik asit ihtiyacımızın %70’ini, 1 porsiyon buğday tohumu %81’ini karşılarken, kinoa sadece %19’unu karşılamaktadır. Ya da B1 vitamininden zengin olan buğday 1 porsiyonunda günlük ihtiyacımızın %144’ünü karşılarken, kinoa günlük ihtiyacımızın sadece %13’ünü karşılamaktadır.

Ayrıca1 kg kinoa aşağı yukarı 60 lirayken, 1 kg nohut sadece 10 lira civarındadır. Kinoanın paranızdan olmaya değecek hiçbir ekstra katkısı yoktur.

Bir de kamu spotları dolaşıyor etrafta "Kinoa yağ yakar" diye. Peki bununla ilgili bilimsel makale ve çalışmalar var mı? Tabii ki de hayır. Zaten lütfen bu tür söylemleri kulakardı ediniz. Hiçbir gıda yağ yakmaz. Biraz anatomi bilen herkes insan vücuttaki mekanizmanın böyle işlemediğini bilir.

Bilinçli tüketiciler olalım ve "satır aralarını iyi okuyalım.” Neden sürekli bir gıdanın reklamını yapıyorlar?" diye sorgulayalım.

Değerlerimizin kıymetini bilmeliyiz, ülkemizdeki besinlere sahip çıkmalıyız. Hiçbir besinin bir diğer besinden üstünlüğü ya da eksikliği yoktur, önemli olan ne zaman, nerede, ne kadar yediğimizdir. Eğer kendi kültürel besinlerimize sahip çıkmazsak bir gün gelecek çocuklarımız herşeyi yapay yurtdışından ithal edilmiş olarak yiyecekler ve hastalıklar günümüzden de fazla olacak.

Kinoanın en fazla üretim yeri olan Peru ve Bolivya’da eskiden en ucuz protein kaynağı olan ve fakir insanların yediği bu gıdayı artık halkın alamadığını biliyor musunuz? Çünkü yurtdışında ihraç, üretici için çok daha karlı hale geldiğinden kendi halkını umursamaz oldu ve iç pazardaki fiyatlar arttı. Aynı bizim halkımıza fındık ve Antep fıstığının çok pahalıya satılması ve büyük bir kısmının alamaması gibi! Ekolojik denge ve sağlıklı toplumlar için tükettiğimiz gıdaların menşeine dikkat edelim.

Her topluluğun yaşadığı yerde belli besinler yetişir. Bu besinler de aslında o yörenin genlerine uygundur. Bence her toplum kendi topraklarında yetişen besinleri, denizlerinden çıkan balıkları yemelidir. Eğer balık çıkmıyor ve yenmiyorsa sıkıntı yoktur. Bugün çok başarılı Kayserili, Mardinli, Karslı iş insanları kinoa, chia ya da somon yiyerek büyümediler!"

[old_news_related_template title="Detoks nedir? Detoks nasıl yapılır? Detoks zayıflatır mı?" desc="Yaz yaklaşıyor... Bu dönemlerde, zayıflatan formüller, detoks listeleri ve genel geçer reçetelerle sık sık karşılaşacaksınız. Uzman Diyetisyen Didem Kanca Üstay ise özellikle detoks konusunda okuyucuları uyarıyor. ''Ben detoks uzmanıyım' diyen birini gördüğünüzde hızla uzaklaşın' diyen Üstay, bu kişilerin insanları etkileme yöntemlerini anlattı ve detoksun aslında ne olduğu hakkında önemli bilgiler verdi." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2017/03/detoks.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2017/saglik/detoks-nedir-detoks-nasil-yapilir-detoks-zayiflatir-mi-1716100/"]