İlaç tedavisi ve psikoterapi yöntemleri ile tedavi edilebilen panik atak, kişinin fiziksel ve psikolojik olarak kendini yoğun huzursuzluk içinde hissetmesi olarak tanımlanıyor. Bu tedavilerin yanında düzenli hayatın, beslenmenin, yeterli uykunun ve kafeinli içeceklerden uzak durmanın panik atağı önlediğini belirten Yaşar Üniversitesi Sağlık Kültür Spor Müdürlüğü Uzman Psikologu Zeynep Melis Suveren, önemli uyarılarda bulundu.

PANİK ATAKTA İLK YARDIM NASIL OLMALI?


Tipik başlangıç yaşı 20-24 arasında görülen panik atağın kadınlarda erkeklere göre yaklaşık iki kat daha fazla görüldüğünü ifade eden Psikolog Suveren, “Panik atak, ameliyat, zor doğum gibi fiziksel stres, işini kaybetme, boşanma gibi duygusal stres hatta kötü beslenme gibi nedenlerle ortaya çıkabilir. Panik atak sırasında ilk yardım çok önemlidir. Panik atak geçirdiğini düşünen kişi öncelikli olarak oturmalı ve yavaş yavaş, derin derin soluk alıp vermeli. En az 4 saniye süreyle burnundan soluk alıp ve yine en az 4 saniye süreyle sanki ıslık çalıyormuş gibi dudaklarını büzerek soluk vermeli. Bunu birkaç dakika süreyle yapmalı. Paniğin zarar vermeyeceği, tehlikeli olmadığı bilinip, kaygılı düşüncelerin uçup gitmesi sağlamalı. Unutmamalıdır ki panik, yalnızca gerekmediği bir sırada ortaya çıkan, vücudun doğal bir uyarı düzeneğidir. Kişi kendisine zaman tanımalı ve yavaşlamalı. Soluk alıp verme hızını yavaşlatmalı ve daha sonra yavaş yavaş önceki etkinliklere yeniden başlamalı. Bir panik atağının her zaman sonlandığını kendimize anımsatmalı” bilgisini verdi.

nefes-tutmak

PANİK ATAK GEÇİRDİĞİNİZİ NASIL ANLARSINIZ?

Zeynep Melis Suveren, panik atak teşhisi konulabilmesi için bu belirtilerden en az 4 ya da daha fazlasının bir arada bulunması gerektiğini söyledi. Suveren, belirtileri ise şöyle sıraladı:
"Göğüs ağrısı ya da göğüste sıkışma, terleme, soluğun kesilmesi, uyuşma ya da karıncalanma, bulantı ya da karın ağrısı, ölüm korkusu, kontrolünü kaybetme ya da çıldırma korkusu, çarpıntı, kalbin sürekli ya da hızlı vurması, nefes darlığı ya da boğulur gibi olma, baş dönmesi, sersemlik, düşecek ya da bayılacak gibi olma, üşüme, ürperme ya da bayılacak gibi olma, titreme ya da sarsılma, kendini ya da çevresindekileri değişmiş, tuhaf ya da farklı hissetme, kontrolünü kaybetme ya da çıldırma korkusu, kalabalık yerlerden uzak durmak, önceden yapılan aktivitelerden uzak durmak."

[old_news_related_template title="Kalp krizi riskini artıran 6 kadın hastalığı" desc="Dünyada en çok ölüme sebep olan kalp krizi konusunda Türkiye, Avrupa sıralamasında birinci sırada yer alıyor. Kadınların da erkekler kadar bu riski taşıdığını belirten Kardiyoloji Uzmanı Dr. Nalan Karadağ, bazı fizyolojik farklılıkların ve kadınlara özel dönemlerin kalp krizi riski artırdığını belirtti. Karadağ, kadın kalbinin faklılıklarını sıralarken, kalp krizi riskini artıran 6 kadın hastalığı hakkında da bilgiler verdi." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2017/01/kalp.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2017/saglik/kalp-krizi-riskini-artiran-6-kadin-hastaligi-1628514/"]