Philips'in İpsos işbirliği ile gerçekleştirdiği Türkiye Sağlık Trendleri Araştırması sonuçlandı. Araştırma Türkiye'nin sağlığa bakış açısını, sağlık trendleri ve teknolojilere olan yaklaşımını gözler önüne serdi. Philips Türkiye CEO’su Haluk Karabatak, Philips Personal Health Genel Müdürü Milena Elmasoğlu araştırma hakkında bilgiler verirken Prof. Dr. Osman Müftüoğlu da uzman görüşleri ile araştırma sonuçlarını yorumladı.

İşte araştırmanın ilgi çekici sonuçları:

saglik-trendleri-arastirmasi

*Yapılan araştırmaya göre toplumun yüzde 78’i mevcut sağlık durumundan memnun olduğunu belirtirken yüzde 72’si sağlık durumunun hayat kalitesini olumlu etkilediğini düşünüyor. Yüzde 86 ise sağlıklı olmak adına çaba gösteriyor.

*Yemek yeme alışkanlıklarını sağlıklı yaşam kavramı ile özdeşleştiren katılımcıların yüzde 67’si ev yemeği tercih ediyor; yüzde 54 ise her gün taze meyve/sebze suyu tüketmeye özen gösteriyor.

*Toplumun yüzde 53’ü bakımsız olduklarında kendini sağlıksız hissediyor.

*Kilo ve kilo kontrolü sağlıklı yaşamda önemli bir kriter olarak ön plana çıkıyor. Toplumun yüzde 73’ü kilosundan memnunken, yüzde 84’ü kilosunu kayıt altına alıyor.

*Katılımcılara göre yüzde 70 ile stres, sağlığı olumsuz etkileyen en önemli faktörlerin başında gelirken hava kirliliği, sigara-tütün kullanımı, düzensiz beslenme, hareketsizlik ve uykusuzluk diğer olumsuz faktörler arasında yer alıyor. Ev temizliği ve evdeki temiz hava ise sağlıklı yaşamı yüzde 70 oranla olumlu yönde etkiliyor. Katılımcıların yüzde 47’si elektrikli süpürgeyi sağlıkla özdeşleştiriyor.

*Araştırma sonuçlarına göre herhangi bir sağlık sorunu ile karşılaşınca toplumun yüzde 51’i hemen doktora gidiyor. Yüzde 17’lik bir kesimin hiç doktora gitmediği görülürken, yüzde 64’lük büyük bir kesim ise sağlığı söz konusu olduğunda her türlü parayı ödemeye razı olduğunu söylüyor.

*Türkiye’de görüntüleme cihazları içerisinde en çok yüzde 59 ile röntgen ve yüzde 40 ile ultrason kullanılıyor. Sadece yüzde 8’lik küçük bir kesim tomografi ve anjiyografide verilen dozu sorguluyor. Meme kanserinden korunma yöntemleri konusunda kadınların daha fazla bilinçlenmesi gerektiğini ortaya koyan araştırmaya göre kadınların yüzde 52’si elle muayene yöntemini uygulamıyor; yüzde 79’u ise mamografi çektirmiyor ve doktor kontrolüne gitmiyor.

*Toplumun yüzde 65’i sağlığını yönetmesi açısından teknolojinin yardımcı olabileceğini düşünüyor. Yüzde 55 sağlık alanındaki teknolojik gelişmelerin insan ömrünü uzattığını düşünüyor, aynı zamanda katılımcıların yüzde 44’ü gittiği hastanelerin teknolojik ekipmanlarının güncel ve gelişmiş olmasına dikkat ediyor.

*Çalışmalar, kronik rahatsızlığı olan ya da hastalıktan sonraki iyileşme evresini geçirmekte olan hastalar için evde bakımın olumlu katkıları olduğunu ve bunun, genel sağlık maliyetlerini düşürmeye yardımcı olduğunu ortaya çıkartıyor.

Karabatak araştırmanın sonuçları ile ilgili olarak şu değerlendirmeyi yaptı: Türkiye’de nüfusun yüzde 33’ü obez ya da kilolu, 7 milyondan fazla diyabet hastası var ve her yıl 300 binden fazla kalp krizi vakası görülüyor. Bu rakamlara baktığımızda Türkiye’de sağlık alanındaki riskleri kolayca görebiliyoruz. Sağlık trendlerine yönelik yaptığımız araştırma ile biz de bu farkındalığı artırmayı hedefledik. Philips olarak bu alanda çalışmaya ve inovatif çözümler sunmaya devam edeceğiz. Araştırmanın çok önemli sonuçları olduğunu görüyoruz.

philips

Elmasoğlu ise artık sağlığın sadece hastane sürecinden ibaret olmadığını belirtti ve ekledi: "Sağlıklı ve iyi bir yaşama ulaşmak, her gün verdiğimiz küçük kararlarla, attığımız doğru adımlarla, kişisel sağlığımızı kontrol ederek ve önlem alarak mümkün olabilir.”

"PROBİYOTİK FAKİRİYİZ, HAREKET ETMİYORUZ, DİŞÇİYE GİTMİYORUZ"

osman-muftuoglu-2

Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, Türkiye'de sağlık konusundaki farkındalığın artması gerektiğini ve teknolojinin sağlıktaki öneminin gittikçe daha çok ön plana çıkacağını vurguladı. İyi beslenme, iyi uyku ve hareketli yaşamın önemini vurgulayan Müftüoğlu'na göre modern hayatın getirdiği sorunlar ve teknoloji ile birlikte alınabilecek önlemler şöyle:

Şeker, tansiyon, kalp hastalıkları, uyku sorunları, oral hijyen sorunları büyük bir çığ gibi büyüyor. Mesela modern hayat bizim yeni beslenme düzeni elimizden probiyotik bakterileri aldı. Artık hepimiz probiyotik fakiriyiz. Yoğurtlarımızda probiyotik yok ve artık turşu, tarhana tüketmiyoruz. Hızlı ve hazır tüketime uygun yiyecekler tüketiyoruz. Bu soruna karşı anneannenizin yaptıklarını yapmanızı öneriyorum. Biraz geçmişe dönün. Hazır gıdaları da yok sayamayız ama bazı problemleri kendiniz çözün. Bilgi sahibi olun. Kefir yiyin. Sağlıkla ilgili konularda önerilerin kendinize uygun olup olmadığını düşünün.

"KOLTUK MERAKLISIYIZ"

Global anlamda bir omega 3 açığı içindeyiz. Hiç farkında değiliz ama bu hepimizi kemirip duruyor. En önemli eksikliklerimizden biri ise hiç farkına varmadığımız hareketsizlik problemi. Sürekli kapalı ortamlarda oturuyoruz. Giderek sandalye bağımlısı olduk. Siyasileri koltuk meraklısı diye eleştiriyoruz ama biz de sandalye bağımlısı ve meraklısıyız. Bu kronik hastalıkları, bize yeni hayat dayatıyor. Bizim bu yeni hayatın dayattığı şeylere karşı daha organize ve motive toplumlar hale gelmemiz gerekiyor. Bizimle birlikte çalışan toplumsal yapılara, teknolojilere ihtiyacımız var. Zaten böyle olduğu için de bu eksikliği gören sağlık sorumlusu firmalar bu tip projeleri yavaş yavaş hayata geçirmeye başladı.

Giyilebilir teknolojiler hayatımıza giriyor ve daha da girecek. Ben de kullanıyorum. Kolumdaki cihaz bana iki saatte bir ayağa kalkmam gerektiğini söylüyor ya da yaptığım ayara göre günde 3-4 kez derin nefes almam konusunda uyarıyor. Artık ofis çalışanlarına yönelik masa başı egzersiz aletleri geliştiriliyor. Yani hayatımızın içine, bir şekilde sizin kaybettiğiniz şeyleri birilerinin sokması lazım. Bazı şeyleri artık birilerinin bize hatırlatması gerekiyor. Doktorların da bu teknolojilerden haberdar olması gerekiyor. Görüyoruz ki çoğumuz sağlık konusunda en çok doktorlara danışıyoruz çünkü.

"DOKTORLAR PARALI, ECZANELER BEDAVA"

Araştırmanın bize gösterdiği önemli şeylerden biri de eczacı meselesi. Ben eczanelerin bedava sağlık noktası olduklarını düşünüyorum. Bize fikir sormak parayla. Ama eczanelerde bir bedel yok ve bu soruların çoğu için bir doktor olmaya gerek yok. Eczacılarımız bu soruların çoğuna cevap verebiliyor. O nedenle hayatımıza giren kronik hastalıklarla mücadele konusunda eczacıları, beslenme ve egzersiz uzmanlarını da sisteme sokmak gerekiyor. Çünkü sağlıklı yaşam geliştirmenin bir takım işi olduğu farkındalığı yerleşti.

"MODERN TIP, RUHU YAKALAMALI"

Teknoloji kullanımındaki bir tek şey çok önemli; ruhu kaybetmemek. Çünkü sağlıkta ruh çok önemli. İnsan bir cihaz değil. İnsan ruh ve bedenden müşekkeldir. Ruhu bir tarafa koyarsanız bedeni, bedeni bir tarafa koyarsanız ruhu unutursunuz ve modern tıbbın en büyük ayıplarından biri ruhu ıskalamasıdır. Ruhun insan bedeni üzerinde zararlı olabileceğini 20 sene önce fark ettik. Kaygı bozukluğu, endişe, gelecek korkusunun insanları depresyona soktuğunu ve bunların da tansiyon, kalp sorunları gibi pek çok sağlık sorunlarına neden olduğu söylendi. Daha önce kabul edilmemişti ama şimdi ediyorlar. Biz bu ruhsal farkındalığın tedavi edici yönlerini de vurgulamalıyız. Çünkü ister kabul edin ister etmeyin, ruhsal problemler bizi hasta edebildiği gibi ruhsal farkındalıklar da eğer iyi yönetilirlerse bize iyi geliyor.

TÜRKİYE'NİN EKSİKLERİ NELER?

Örneğin diş sağlığının önemi de toplumumuzun hala farkında olmadığı bir durum. Nüfusun yarısı dişçiye gitmiyor ama acil servise gidenlerin sayısı nüfusun 3 katı. Bizim insanları eleştirmek yerine onlara anlatmamız gerekiyor. Çünkü ağız mikrobiyotası pek çok hastalığın temel belirleyicilerden biridir.

Bu tip araştırmalarla bizim sağlık konusunda farkındalığı geliştirmek adına çok fazla alacağımız yol olduğunu gösteriyor. Daha organize platformlara ve organizasyonlara ihtiyacımız var.

14 bin kişi ile araştırma yapılmış bir araştırma var ve sonucu şu: Bisiklete binenlerde kalpten ve felçten ölme yüzde 50 azalıyor. Ama İstanbul'da bisiklete binenler için yeterli yol yok. Bu konuda ısrarcı olmamız ve toplu talepler yaratmamız gerekiyor.

TEKNOLOJİ RUHU NASIL YAKALIYOR?

Karabatak: Teknoloji kendinizi iyi hissetmenizi sağlayacak çözümler sunuyor. İyi beslenme ve spordan sonra yaşanan haz önemli. Teknoloji. bizi sağlıklı yaşama yönlendirirse, bundan duyulan mutluluk, stresi yönetmekte bize yardımcı olacaktır.

Müftüoğlu: Son zamanların yeni kavramı 'iyi hissetmek'. Mesela ışık meselesi ruh sağlığı için çok önemli. Uykuya girmeden önceki ışık, hayatınızı etkileyen önemli etkenlerden biri. Bildiğim kadarıyla uyumadan önce adım adım uyku getirmeyi sağlayan cihazlar var. Ruh sağlığının yüzde 50 belirleyicisi uykudur. İyi bir uyku olmazsa stresi önleyemezsiniz. Ama uykunun da yüzde 50'si de yorulmaktan geçer. Eğer bedeninizi çalıştırmazsanız, beden sizi erken uykuya davet etmez. Biraz kas gücü harcayın, mitokondrileriniz beyninize haber göndersin ve bedeniniz de size uyumanız gerektiğini söylesin. İyi uykunun ilacı yorgunluktur.

ÇOCUKLARI VEGANLIKTAN KORUYUN

Vegan beslenmenin özellikle çocuklar için sakıncalarından bahseden Müftüoğlu şunları söyledi; "İnsan vegan beslenmek üzere programlanmamış. İnsan pişirmeyi öğrendikçe daha çok hayvansal protein tüketti ve daha akıllı bir canlı olma fırsatı yakaladı. Veganlarda zeka geriliği mi var diyeceksiniz? Evet biraz zekayı etkiliyor. En azından B 12 eksikliği ile karşı karşıyalar. Çocukları veganlıktan korumalı. Keyfi veganlık hoştur. Haftada 1-2 gün, sadece sebze-meyve yiyebilirsiniz. Ama sadece vegan beslenenlerin ciddi sorunları var. Hele ki gelişme çağındaki çocuklar için asla yumurta, süt ürünü almamak doğru değil."