“Şimdi biz yeni bir devlet kuruyoruz, beğenin beğenmeyin, bu devletin kurucu lideri Tayyip Erdoğan’dır” buyurdu AKP’li Ayhan Oğan.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yıkma ve yerine yeni devlet kurma talebi açıkça vatana ihanettir, anayasal suçtur.
Türkiye toprakları üzerinde yeni devlet kurmaya çalışan Ayhan Oğan, muhtemelen devlet, hükümet, yönetim sistemi gibi konu ve kavramlar hakkında bilgiye sahip olmadığı gibi, Türkiye Cumhuriyeti tarihine de vakıf değil. Bu bilgisizlik, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a şirin gözükerek siyasette yer edinebilme çabasıyla birleşince, ortaya Ayhan Oğan ve hadsiz açıklamaları çıkıyor. Bu açıklamaya en başta Sayın Cumhurbaşkanı tepki göstermelidir.
Şecaat arz ederken merd-i kıpti sirkatin söylermiş. Türkiye’de halen Türkiye Cumhuriyeti’nin temel kuruluş ilkeleri ile kavgalı bir takım marjinal zümreler, zararlı cemiyetlerin devamı niteliğinde faaliyet gösteriyorlar. Bu tip beyanatların temelinde yatan, Türkiye Cumhuriyeti ile olan ideolojik kavgaları. Özellikle son 30-35 yıldır bir takım bölücü azınlıklar ile şeriat devleti kurmak isteyen azınlıkların asgari müştereği Türkiye Cumhuriyeti düşmanlığı olmuştur. Ve maalesef son 15 yıllık dönemde bu tip marjinallerin şımartılması, PKK ve FETÖ’nün bu süreçten güçlenerek çıkmasıyla sonuçlanmıştır. Bu noktaya adım adım gelinmiştir. “Akil adamlar” ve “yetmez ama evet”çiler vasıtasıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin adı, bayrağı, İstiklal Marşı tartışmaya açılmıştır. Terörle müzakere süreçleri başlatılmış, terörist başı için televizyonlarda methiyeler düzülmüştür. Sonuç? İşte bir aklı evvel, yeni devlet kuruyoruz diyebilmiştir.

ELİN OĞLU NELERLE UĞRAŞIRKEN

Zamanında akil adamlık(!) yapmış olan, AKP’nin eski MKYK üyesi olan Ayhan Oğan’a ait bu deli saçması fikirler, toplumda tabanı olmayan marjinal fikirlerdir. Ancak bir gerçek var AKP giderek marjinalleşiyor. Esasen AKP de bu durumun farkında; fakat dinamizmini kaybettiği için önleyemiyor. Birçoğunu başaramamış olsa da AKP’nin eskiden hedefleri vardı. Projeleri konuşulurdu, nasıl atılım yapılacak, bu tartışılırdı. Türkiye bir yıldır sadece 15 Temmuz’u konuşuyor. Üstelik 15 Temmuz’da destan yazdık diyen yöneticilerin birçoğu daha düne kadar Fetullah’a “Hoca efendimiz” diyen insanlar. Neyse...
Biz mesaimizin büyük çoğunluğunu 15 Temmuz’a ayırırken, elin oğlu yapay zekâ icat ediyor. Hatta o yapay zekâ, kendisine yüklenen İngilizce dilini konuşmayı bırakıp, kendine özgü dil oluşturuyor. Bir başka elin oğlu da insan embriyolarına yaptığı genetik müdahale ile kalp hastalığı taşıyan DNA’yı düzeltmeyi başarıyor. Birileri uzaya çıkıyor, birileri robot yapıyor.
Bizimkiler ne yapıyor? Yeni devlet kuruyorlarmış... Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkıp bu topraklarda yeni devlet kurmak isteyene, 15 Temmuz’da, esas ve şerefli Türk askeri ile Türk Milleti ne olacağını gösterdi. Daha da anlamayan varsa Prof. Dr. Ümit Özdağ’a kulak versin:
“Türk Milleti, devletini, 30 Ağustos kanlı zafer süngüsünün ucunda kurdu. Yıkmak isteyen, Türk Milleti ve süngüsü ile yeniden karşılaşır.”

AYIP ETTİNİZ HAYRETTİN KARAMAN

Hayrettin Karaman, geçen haftaki köşe yazısında şöyle diyor:
“Ben başını örten ama göstere göstere sigara içen bir bayan gördüğümde şöyle bir intibaya kapılıyorum: Sanki farklı olanlara şunu diyor: ‘Siz benim başımı örttüğüme bakmayın, benden ümidinizi kesmeyin, sizinle paylaşacağım daha çok şeyim var.’”
On sekizinci yüzyılın sonlarında yaşamış İslam âlimi Musa Carullah, kadınlar yüzlerini kapatmalı diyen erkeklere, “Peçeyi erkeklerin gözlerine çekmeli” der. Ben de diyorum ki, peçeyi siz ve sizin gibi kalem oynatan zatların zihinlerine çekmeli ki, kadınlar rahat etsin.
Ben sigara kullanmam; zararlarını bildiğim için, uzak yakın, kadın erkek dostlarımı uyarmaktan da geri durmam. Bunu her insan yapabilir. Sigara, bireyin bütçesine ve sağlığına zarar verdiği gibi başkalarının sağlığına, ülkenin bütçesine ve çevreye de zarar verir. Her konuya dini pencereden bakmaya gerek olmayabilir. Ancak bu konudaki kanaatim, akla ve sağlığa uygun olmayan sigara kullanmanın, dine de pek uygun olmadığıdır.
Zararlı olan bir konuda, insanları uyarmak her aydının görevi elbette; fakat:
Siyasal Müslüman zihin, neden böyle işler ve meseleyi en olmaması gereken yerden alır?
Nedir bu hegomonik dil?
Nedir bu ötekileştirici dil?
Nedir bu kadın düşmanlığı?
Nedir bu kadın korkusu?
Hayrettin Hoca, sigara içen başörtülüleri “farklı olanlar!” dedikleri üzerinden aşağılarken bir taşla iki kuş vurmuş oluyor! “Farklı olanları” (!) kim bilir hangi kategorilere koyuyor.
Maksadınızı aştığınızı düşünüyorum Hoca; başörtülü ve başörtüsüz tüm kadınlardan özür dileyin lütfen...