Yürekli insanlar tutuklanmayı göze alıp direnirken...
CHP Sözcüsü Böke “Sine-i millete döneriz” dedikten kırk beş dakika sonra Grup Başkanvekili Gök çıkıp “Sine-i millet yok” demeseydi, bu yazıyı yazmayacaktım...
“Henüz sırası değil” diye...
Ama basiretsizliğin sırası yokmuş...
Her biriniz ayrı bir parti misiniz?..
Genel Başkanınız yok mu sizin?..

*

Bak arkadaş:
Referandum kampanyasında CHP örgütü ve tabanı büyük bir çaba gösterdi. Ama Kemal Kılıçdaroğlu’nu adeta gizledik...
“Fazla gözükmesin” dedik...
“Ne diyor?” diye koşup sormadık...
Köşelerimizde söz etmedik, yokmuş gibi yaptık...

*

Zaten o da kendini gizledi...
Meydanlarda çok gözükmedi...
Öne çıkmadı...
İl il koşmadı...

*

Çünkü Kemal Bey “Hayır”ın zayıf karnıydı...
Erdoğan bunun farkına vardı...
Bizler gizlemek isterken, o tutup tutup milletin önüne koydu... Özellikle referanduma günler kala tüm konuşmalarında “Ey Kılıçdaroğlu” diye başladı, “Ey Kılıçdaroğlu” diye bitirdi...
Ana muhalefet liderinin yeterince güven vermemesinin bir-iki puanlık kaybı yok mudur referandumda?..
Sonuçta 1-1,5 puanla kaybettik...

*

Şimdi...
Her iki kişiden birisi bu anayasayı tanımıyor ve büyük bir demokrasi
mücadelesi başladı...
Ancak demokrasi mücadeleleri
örgütsüz, yani partisiz asla olmaz...
Başarılamaz...
2019’da bu referandumun uygulamaya geçmesi için yine sandık var önümüzde...
Dokuzuncu kez kaybetmeyi mi beklemeliyiz?..

*

İlk işimiz; CHP’yi sekiz kez
seçim kaybedenlerden kurtarmak olmalı...
Bu aynı anda verdiğimiz hukuk
mücadelesine engel değil...

*

Umutlarımız boğazlarımızda
düğümlü...
Her birimizin içinde kıyametler
kopuyor...
Kaç gecedir gözlere uyku girmedi...
Çocuklarımız adına korkumuz var...
Laik hukuk devleti olan cumhuriyetimiz yıkıldı...
Kızgın ama çaresiziz...

*

O gün yaşlı insanlar erkenden gelmiş oy kuyruğuna girmişlerdi... Yaşı çiftten kır saçlı erkek, içeri girerken, başörtüsünün altında kıvırcık saçları gözüken yol arkadaşına dönüp “Hayırlı olsun” dediğinde, kuyrukta bekleyen herkes ağlamıştı...
Yeter...