Dün gece bir “gavur” işi yaptınız...

*

Dedi ki hoca:
“Bu yılbaşı kafir işidir... Bizim dinimize de örf ve adetlerimize de aykırıdır... Gidip kutluyorsun, günahı var bunun... Allah muhafaza azabı var... Ahirette hesap vermesi var...”
Kendisi de yeni yıla girdi, haberi yok...

*

Ama kıdemi bir derece arttı... Yeni yıl münasebetiyle izin, yakıt, ikramiye hakkı doğdu... Kıdem tazminatı bir puan yükseldi...
Maaşa zam geldi...
Bakacak tabi ki; yılbaşı nedeniyle bankamatiğe zamlı maaş yatsın...
Alma!..

*

Yılbaşı; bir anlamda mali yıldır...
Maliye Bakanı ile Noel Baba’yı karıştırma...
Biri alır, öbürü verir...

*

Diyanet de cuma hutbesinde “Başka din ve kültürlere ait, bize yabancı” diyerek yılbaşı kutlamalarını kınadı...
İyi de hoca; niye Peygamber Efendimizin doğum gününü İslami takvimden ayırıp da bu gavur işi Miladi takvime bağladınız?..
Hz. Muhammed’in doğum günü ne zaman “20 Nisan” oldu?..
Daha yeni yeniye..
Hicri Takvimde “Nisan” var mı?..
Sebep; 23 Nisan’ın karşısına dikilmekti...
Şimdi gavur adeti takvimden al, yine Hicri Takvim’e bağla diyeceğim ama...
Bu sefer 23 Nisan’ı bozmayı kaçırıyorsun elden...

*

Cehaletin her türü tehlikelidir ya, en tehlikelisi insanları yönlendirenlerin cehaletidir...
Noel ile yılbaşının bir ilgisi yok...
Gavur malı zırhlı Alman Mercedes ile steyşın yerli Reno’nun farkını keşfettin de, yılbaşı ile Noel arasındaki farkı bilemedin gitti...

*

Sen de kutlasaydın keşke...
Çoğunluğun evlerde, kendi halinde, kendi dar imkanlarıyla, bir umuttur, bir nefestir, sırf aileyi mutlu etmek için, eğleniyormuş gibi yaparak...
Arada dualar da okuyarak...
Kuru yemiş çıtlatarak...
Kestane pişirerek...
Balonu patlatıp, babaanneyi hoplatarak...
Gülerek, eğlenerek, her dinden insanlığa hoşgörü, kardeşlik, sevgi dileyerek..

*

Günahsa, boynuma...