“Vatanım Sensin” dizisinde, Yunanlara direnen bir grup müzisyen var, “Haydar” onlardan birisiydi...
“Haydar” benim oğlum...
Normalde adı; Tolga...
Doğduğu gün ona ut almıştım, konservatuvar okudu, iyi bir müzisyen, kimi zaman baba-oğul ut-keman çalarız, dizide “Haydar” rolünü verdiler...

*

Ömrümde ilk kez dizi seyrettim...
Senaryo gereği geçen haftaki dizide; işgal altındaki İzmir’in kadınları, evlerden kırmızı kumaşları toplayarak gizli gizli büyük bir Türk Bayrağı diktiler... Yunanlar kent meydanında büyük bir tören yaparken, bizim Haydar ve arkadaşları o büyük bayrağımızı bir binanın tepesinden sarkıttılar... Haydar bayrağı yerden almak için dönünce, Yunan askerleri vurdular...
Şehit düştü benim Haydar...
Tabii ki hepimiz duygulandık...
Dizidir diyeceksiniz...
Duygulanmayacaksam niye bakalım?..

*

Televizyonu kapattık, telefonlar çalmaya, mesajlar gelmeye başladı...
“Yiğit çocukmuş” diyenler oldu...
“Bu şehitler bizimdir” diyen oldu...
Birisi “Bayrağı almak için dönmeyecekti” dedi...
Ağlayanlar vardı...
“O bayrak yerde kalmayacak” diyen oldu...
“Şehitlik peygamberden sonraki en yüksek mertebedir” diyen oldu...
Akrabalardan, eşten, dosttan arayanlar, böyle bir evlat yetiştirmenin her babaya nasip olamayacağını söylediler...
“Şehadet şerbetini içti” diyordu kimisi...
“Şehitler ölmez, vatan bölünmez” diyenler vardı...
Demek ki ben de kaptırdım “Vatan sağ olsun” diye bağırmışım...

*

Dizi-mizi demeyin...
Hepimiz bir şekilde barışı, vatan sevgisini, bayrağımızı anlatmaya çalışıyoruz...
Ama en çok bu ülkenin nasıl kurulduğunu... Bu topraklar üzerinde bir bağımsız devletsek, bunun ne pahasına var olduğunu hatırlatmak istiyoruz...

*

Görüyorsunuz; zibidinin tehdidi, tabancası, sopası, palası var...
Bizde olmaz...
Bizim şiirlerimiz var...
Şarkılarımız var...
Marşlarımız, yazılarımız, tiyatrolarımız, karanfillerimiz var...

*

Haydar; sen udunu al gel, söyleyecek türkümüz var:
“Bir yanımı sardı müfreze kolu
Bir yanımı sardı varilcioğlu
Beş yüz atlıyla kestiler yolu
Eşkıya dünyaya hükümdar olmaz...”