Aşık Veysel’i dinliyorum kaç gündür:
“Koyun verdi kuzu verdi
süt verdi
Yemek verdi ekmek verdi
et verdi
Kazma ile döğmeyince
kıt verdi
Benim sadık yârim kara
topraktır...”

*

Cumhuriyetimizdir o toprak...
T.C.

*

Babam okula gittiği günleri
anlatırdı:
“Cumhuriyet yoksulluk içinde kurulurken, bir anne gibi davrandı, önce çocukların iyi yetişmesi için elindekini-avucundakini onlara verdi... Bizler de çok heyecanlıydık, iyi birer evlat olmak için sanki söz
vermiştik... Bayramlarda
marşları çalmak için düdüğümüz yoktu... Kendi yaptığımız
teneke düdüklerle onuncu
yıl marşını çalardık...”
Hepsi donanımlı, bilgili birer bireydi...
Hepsi başarmıştı, babam ve
arkadaşları...
Ben de oğluma anlatırım kimi zaman...
İlkokulu, ortaokulu, liseyi, üniversiteyi...
Hepsini veren:
T.C.

*

Siz de bakın...
Şu saçlarını örmüş küçük kız... Şu küçük oğlan... Şu el ele çift... Şu çocuklar, torunlar, eşler, dostlar, arkadaşlar, sevgililer...
Hayat zor da olsa; bir yuva, belki bir araba, yazları iyi-kötü bir tatil... Her şeye rağmen vazgeçilmez bir vatan... Sıra anıları anlatmaya
geldiğinde her birimizin kim bilir
ne uzun bir hikayesi...
T.C. hepsi...

*

Başımız derde girdiğinde
sığınağımız...
Huzurlu günlerde güvencemiz...
Beynimizdeki bilgi, elimizdeki hüner, işimiz, ekmeğimiz...
Gururumuz...
Onurumuz...
Sevdamız...
Koyun veren, kuzu veren, süt veren T.C...

*

Şimdi onun bize ihtiyacı var...
Yaşaması için...
Kuraklıktaki başak...
Yağmursuz çiçek...
Susuz ceylan gibi T.C...

*

Lamı cimi yok...
Bu kez T.C. bir oy istiyor
bizden...
Hadi...