Ünlü çizgi roman devi DC Comics’in üç lokomotif karakterinden biridir Wonder Woman (elbette diğer ikisi Batman ve Superman). 1941 doğumlu çizgi roman, özellikle feministler tarafından çok takdir görse de okuyucularının çoğunu her zaman erkekler oluşturdu!  Wonder Woman’ın bir özelliği de Yunan mitolojisi kaynaklı olması. Tanrı Zeus’un, Amazon kraliçesi Hippolyta’nın yaptığı kilden can verdiği Amazon prensesi Diana, Zeus’un oğlu savaş tanrısı Ares’in dünyadaki tüm savaşların kaynağı olduğuna inandığı için 1. Dünya Savaşı’nın yaşandığı sırada güvenli gizli adasını terkedip yeni tanıştığı bir Amerikalı casusun peşine takılarak savaşın en çetin geçtiği cephelere doğru bir yolculuğa çıkar. Ares’i bulduğunda dünyadaki tüm savaşların sona ereceğini düşünüyordur.

wonder_1

Wonder Woman, güzel oyuncu Gal Gadot’nun canlandırdığı haliyle ilk kez geçen yıl “Batman v Superman: Adaletin Şafağı” filminde görünmüş ve filmdeki iki büyük süper kahramanı da gölgede bırakacak kadar beğenilmişti. O filmde Diana’nın geçmişine dair bir fotoğrafın Batman tarafından bulunuşuna şahit olmuştuk. Şimdi “Wonder Woman”a ait bu ilk filmde bu fotoğrafın hikayesini de içine alan ilk macerasına şahit oluyoruz. I. Dünya Savaşı’nın ortasında Alman ordusunun başına buyruk kötü komutanı Ludendorff’u ve onun silah uzmanı büyücü yardımcısı Dr. Maru’nun peşine düşüyor Diana.
Daha önce çektiği ve Amerikan tarihinde çok az rastlanan kadın seri katillerden biri olan Aileen Wurnos’un gerçek hikayesini anlatan “Cani” (Monster) filmiyle tanınan yönetmen Patty Jenkins, kendisinden beklenmeyen bir ustalıkla kalkmış filmin aksiyon sahnelerinin altından. Özellikle Diana’nın annesi ve teyzesi tarafından yetiştirildiği Amazon adası sahneleri, annesinin anlattığı mitolojik hikayedeki animasyon tekniği, final kısmı hariç (bütün süper kahraman filmlerinde görmeye alışık olduğumuz asfalt parçalanmalarıyla dolu) bütün aksiyon sahneleri çok şık ve seyir keyfi veren bir parlaklıkta. Diana’nın saf bir şekilde dünyayı sevginin/barışın kurtaracağını dillendirmesi bir noktadan sonra fazla geliyor ama. Benzer bir kadın kahramanı “Beşinci Güç” (The Fifth Element) filminde de izlemiştik. Doğrusu Luc Besson’un filmi de çikolatalı şeker kıvamındaydı.

wonder_3

"Wonder Woman" iyi çekilmiş, dramatik olarak da çok iyi başlayıp maalesef giderek sıradanlaşan bir süper kahraman filmi. Elbette mitolojik temeliyle, feminist damarıyla bir parça farklı duruyor ama sonuçta ilk "Kaptan Amerika" filmini hatırlatıyor daha çok. Ayrıca süper kahraman filmlerinde ya da dev bütçeli bilimkurgularda 'insanlar çok kötü, hepsini yok edip dünyayı temize çekmek gerek' diyen kötüler de artık sıkmaya başladı. Buradaki Ares’te de olduğu gibi. Omurgasını bu fikrin üzerine kuran hikayeleri daha kaç kez izleyeceğiz? İnsanlığın ne kadar kötü olduğunu her gün sürüyle örnekle bizzat yaşayıp görüyoruz. Sinemada da biraz heyecanlanıp, farklı fikir ve hikayelerle buluşmak istiyoruz. Ama gelgelelim karşımıza yine ‘insanlık çok kötü’ diyen adamlar ve 'yine de ben onlarda bir umut görüyorum’ diyen süper kahramanlar çıkıyor! İnsanlığın kötü olduğuna çokta ikna olduk. Bu filmler insanları iyiye doğru götürmeye yetmiyor ne yazık ki! “Batman v Superman”de de çok etkileyiciydi ama kendi filminde Gal Gadot filmin değerine çok şey katıyor doğrusu. İsrailli oyuncunun farklı güzelliği, Wonder Woman kostümünü ve aksesuarlarını çok iyi taşıyan endamı filmi olduğundan daha parlak bir hale getiriyor. Diana’nın hayatında tanıdığı ilk erkek olan Amerikalı ajan rolünde Chris Pine kadın kahramanlı bu aksiyon filminde dengeli bir performans gösterebilmiş. Amazon adasındaki sahnelerde Robin Wright ve Connie Nielsen de ilerlemiş yaşlarına rağmen bu sahnelerde oldukça cazibeliler. Etraflarında Victoria’s Secret mankenlerinden oluşan Amazon savaşçıları olsa bile...

3 yıldız
Wonder Woman
Yönetmen: Patty Jenkins
Oyuncular: Gal Gadot, Chris Pine, Robin Wright
140 dakika, 13+

Kırmızı mayolar görevde!

İlk sezonu 1989’da yayınlanan “Sahil Güvenlik” dizisi, özellikle benim kuşağımın erkeklerinin tam da ergenlik zamanlarına denk gelir. David Hasselhoff’un “Kara Şimşek” dizisinin bitiminden birkaç sene sonra yıldızlaştığı başka bir kült diziydi “Baywatch”. Los Angeles’da Malibu kıyılarında görev alan bir cankurtaran takımının maceralarını anlatan dizi aslında ilk sezonuyla büyük bir başarı sağlamamıştı ama giderek ABD dışındaki ülkelerde de dikkat çekince devamı geldi. Bu kırmızı mayolu ekipteki güzel kadınlar arttı, yer değiştirdi ve 90’ların en gözde kadınlarının bazıları bu dizide endamlarını gösterdiler: Erika Eleniak, Gena Lee Nolin, Krista Allen, Carmen Elektra, Pamela Anderson ve diğerleri... Her bölümde başlayıp biten hikayelerin pek bir önemi yoktu, izlenir izlenmez de unutulurlardı zaten! Önemli olan bu güzel kadınların sahilde ağır çekimle koştuklarını göstermekti.

sahil_guvenlik_1

Yıllar sonra gelen bu sinema uyarlamasında Hasselhoff’un yerini antipati abidesi Dwayne Johnson almış. Güzel yüzlü ama kısa boylu Zac Efron serinin yakışıklı oğlanı Max Brody rolünde. Ekibin kızları da dizidekiler gibi daha çok dikkat çekici vücutlarını öne çıkaran figürler olarak yeralmaktalar.  Hikaye ise son derece önemsiz. Zengin bir kadın Malibu sahillerindeki gayrimenkulleri birer birer eline geçirmektedir. Bunu da uyuşturucu ticaretiyle sağlamaktadır. Sahil Güvenlik ekibinin başı olan Mitch de ekibe yeni aldığı üç elemanına hem işi öğretmekte hem de birlikte bu gizemli polisiye olayı çözmeye çalışmaktadır. Bir mantık zinciri kurmaya bile çalışamıyorsunuz, olaylar o derece hafif ve zayıf bir bağla birbirine bağlanmış.

Filmin en büyük sorunu ise ne ciddi bir komedi/macera filmi ne de gevşek tuvalet mizahlı bir komedi tonu tutturabilmesi... İki arada bir derede kalmış tatsız bir seyirlik. Aslında bir polisiye hikaye üretmek zorunda kalmasa, kendisini mesela “Felekten Bir Gece”deki (The Hangover) gibi tümüyle eğlenceye bıraksa daha doğru bir strateji olurmuş. Ya da seks içerikli esprilerin dozajını arttırıp “Amerikan Pastası” (American Pie) gibi bir komediye ulaşabilirdi. Mizahıyla birkaç yerde gülümsetse de çabuk unutulan ve parlak bir zeka gerektirmeyen espriler çoğunlukta. Hikaye de güçlü olmayınca film yarısından itibaren sarkıyor ve giderek zevksizleşiyor. Alexandra Daddario ya da Hindistanlı seksi yıldız Priyanka Chopra’nın fiziksel dopingleri de yeterli gelmiyor doğrusu.

1,5 yıldız
Sahil Güvenlik
Yönetmen: Seth Gordon
Oyuncular: Dwayne Johnson, Zac Efron, Alexandra Daddario
116 dakika, 15+

Sevimli bir çocuk filmi

Birbirleriyle ayrılmaz bir ikili oluşturan iki çocuk, George ve Harold okudukları okulun sert müdürü Bay Krupp’ı hayal güçleri ve yaramazlıklarıyla bıktırmışlardır. Müdür Krupp ikisinin sınıflarını ayırmak üzereyken sihirli bir oyuncak yüzük sayesinde olaylar bambaşka bir yere varır. Müdür Krupp iki arkadaşın hayal dünyalarında yarattıkları çizgi roman kahramanı Kaptan Düşükdon’a dönüşür. Bu karmaşanın içinde okulun yeni fen öğretmeni olarak işe başlayan Profesör P’nin çocuk kahkahalarını bitirme projesi devreye girince heyecanlı ve komik olaylar birbirini takip eder.

kaptan_dusukdon

“Kaptan Düşükdon” göründüğünden daha eğlenceli bir film. George ve Harold’ın dünyası çok renkli ve insanın tasasız, hinlik peşindeki çocukluk günlerine olan hasretini kaşıyor. İkilinin hayal dünyasını film o kadar hareketli ve neşeli bir kurguyla sunuyor ki eğlenmemek mümkün değil. Özellikle çorap kuklalarla yaptıkları ve Muppet Show’u hatırlatan kısım çok iyiydi... Elbette bir süper kahraman fikri var hikayede bir de kötü adam olmalı; ama Profesör P’nin hikayesi devreye girdikten sonra bütün parlak fikirler kendisini giderek animasyon klişelerine teslim etmeye başlıyor. Ama yine de merak etmeyin “Kaptan Düşükdon” kendisini baştan sonra sıkılmadan izlettiriyor.

3 yıldız
Kaptan Düşükdon:
(Captain Underpants: The First Epic Movie)
Yönetmen: David Soren
89 dakika, 7+