ACAİP YAZILAR

Amerika mı FETÖ’yü kullanıyor FETÖ mü Amerika’ya egemen?


Başlık biraz “tavuk yumurta hesabı” gibi oldu ama sizin de kafanız karışmıyor mu? İktidar panik halinde. Bir söylediği bir söylediğini tutmuyor artık. Hatırlayın cemaatçilerin dinci faşist darbe girişiminden sonra ne diyorlardı; “Cemaat Amerika tarafından kuruldu. Darbenin arkasında Amerika var. Her şey CIA tarafından planlandı. Cemaatçiler de Amerika’nın piyonu.” Bu söylem kimseye mantıksız gelmiyor elbette. Ancak AKP’nin her söylemine inananların sorunu hiçbir şeyi sorgulamamaları. AKP’de kimsenin aklına “Her şeyi Amerika yaptığı halde biz neden elimiz kolumuz bağlı oturuyoruz da sadece genel başkanımızın esip gürlemeleri ile yetiniyoruz” demek gelmiyor. Cemaati Amerika’nın kurup yönettiği söylemi bir yılı aşkın süre durumu idare etti ama şu Zarrab olayı çıkınca AKP’nin kafası yine karıştı. Zarrab Türkiye’nin başını çok derde sokabilir. Ama ondan önemlisi bizzat genel başkanı hedef alabilir. Bu durumda taktik değiştirildi. İktidar tıpkı 17-25 Aralık’taki gibi işin özünü saptırıp, ortadaki büyük yolsuzluğu yok sayıp “Bu bir komplo, bütün amaç hükümeti devirmek, bu bir darbedir” söylemine sarıldı. Nasıl olsa inanan çok salla gitsin. İktidar sözcüleri ve yandaş kesim şu sıralar işi gücü bıraktı tutuklu Reza’yı masum, Amerika’yı da “FETÖ’nün emrine girmiş” zavallılar olarak tanıtma peşinde. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu önceki gün yabancı gazetecilerin sorularına cevap verirken FETÖ’nün Amerikan yönetimine sızdığını söyledi. Çavuşoğlu “Yerel çalışanlar sayesinde buradaki ABD misyonuna da sızmışlar. Bazıları tutuklandı. Metin Topuz bunlardan biri ama ABD’de her yere girmişler. Kongre’de, bakanlıklarda ve yargıda etkililer” dedikten sonra şöyle konuştu; “Rıza Sarraf hakkındaki iddianameye baktığınızda FETÖ tarafından 17-25 Aralık 2013’te hazırlanan iddianamenin aynısı olduğunu görüyorsunuz yani bu dava FETÖ tarafından harekete geçirilmiş bir dava. Bu, kesin. Bütün bu iddianameler ve dosyalar burada uydurulmuş ve ABD’ye götürülmüştür. FBI’ın nasıl aldığını, kimin götürdüğünü biliyoruz.” Ne güzel değil mi? Dünyayı yöneten Amerika aslında FETÖ’nün denetimindeymiş. Zarrab davası yüzünden genel başkanlarına bir şey olmasın diye saçmalama çıtasını artık çok yükselten iktidar sözcüleri daha düne kadar “Amerika’nın kurduğu ve yönettiğini” söyledikleri cemaatçilerin Amerikan kongresine bile sızdığını, Amerika’yı gizliden gizliye yönettiğini ileri sürecek kadar uçmuş durumdalar yani. Dünya bize tabii ki gülüyor ama dünyayı oturdukları kahveden yaşadıkları mahalleye kadar tanıyan ve hepsinin bundan ibaret olduğunu sananların Türkiye’de toplumsal ayrılık daha da derinleşiyor. Hayır bu saçmalıklar karşısında, insanın aklına şu da gelmiyor değil; bu cemaat Amerika’yı bile yönetecek kadar akıllı ve güçlüyse ne diye direniyoruz ki gelsin bizi de yönetsin dünya lideri olalım.

ÇOK GÜLDÜM

Haydi biraz da gülümseyelim


Sadece iç karartıcı gelişmelerle kendimizi o kadar da yormayalım değil mi? Bu hafta da Yıldırım Tuna’dan gelen fıkralarla gülümseyelim biraz;

Sihirli Kurbağa ve Yaşlı Adam..

Yaşlı adam ormanda yürürken kurbağanın biri ona seslenip “Heyy.. Beni öpersen güzel bir prensese dönüşeceğim” demiş, adam eğilip kurbağayı eline almış ve cebine yerleştirmiş. Kurbağa adamın cebinde söylediklerini defalarca tekrar etmiş ama nafile. Sonunda kızmış, adama “Aptal” demiş, “Fıstık gibi prensesle harika bir hafta sonu geçirmek varken deve gibi yürüyüp duruyorsun. Ne istersen yapardım be.” Yaşlı adam “Yahu 20 sene önce neden zıplamadın ki önüme?” demiş sinirlenerek, “Bu yaşta kahvede hava atabilmek için konuşan kurbağa tabii ki daha cazip geliyor bana..!”

Kilo Vermek

Uma Thurman “Kilo vermek istediğim zaman çırılçıplak soyunur, yemeğimi öyle yerim” diyor. Aynada gördüğü zarafetini kaybedeceği düşüncesi ile az yiyormuş.. Ben de bunu denemeğe kalktım, Mc Donalds’tan tekme tokat kovdular.

Sirk

Çocuk “Baba beni sirke götür” diye yalvarıyormuş. “Yavrum inan hiç vaktim yok” demiş babası.
“Baba ne olur” diye ağlamaya başlamış oğlan, “Çırılçıplak bir kadın gergedanın üzerine çıkıp perende atıyormuş. ” Baba “Hadi ya?” demiş ayağa kalkıp paltosunu giyerken, “Vallahi gençliğimiz geçti epeydir gergedan falan da görmemiştim.. ”

Aslan ve Kuzu

Hayvanat bahçesini gezerken Aslan kafesinin içinde simsiyah burunlu çok güzel bir kuzu gördüm “Aa?” dedim kafesin başındaki yetkiliye hayretle, “Bunu nasıl başardınız?” Adam “Çok zor bir şey değil” dedi ciddileşerek, “Yedikçe yerine yeni bir kuzu koyuyoruz.”

Olimpiyat Aşkı

- Kocamla aşk hayatımıza “Olimpiyat aşkı” adını taktım şekerim.
- Hadi yaa?.. Hızlı, rekor dolu ve heyecanlı yani?
- Yok hayatım, herifle dört senede bir beraber olabiliyoruz.

Önemli Bilgi

Orta yaşlı bir kadın müzeye girmek için bilet sırası gelince gişe görevlisi “Giriş 20 lira efendim” demiş, “Ama yaşınız şayet 50’yi geçtiyse 15 lira alıyoruz.” Kadın “Aa!”demiş şaşırarak, “Hangi kadın böyle önemli bir bilgiyi 5 lira karşılığında verir ki?”

KOMİK

Pazar aforizmaları


Mizah yazarı İbrahim Ormancı’dan bu hafta gelen aforizmalardan bir demet sunuyorum;
İSKİ suya 11 ayda 10 kez zam yapmış. Sanırım boş geçilen bir ay İSKİ Genel Müdürünün izinde olduğu ay.

* * *

Ali topu başkasına at. Sorumluluktan kurtul.

* * *

Arap atları sonradan açılır. Arap kızları ise Türkiye sahillerinde.

* * *

O kadar çalışıp didindim. SEMERE’sini alamadım. Üstüme vurdukları SEMER’ler de cabası !...

* * *

Eskiden yüksek yüksek tepelere kız veriyorlardı. Şimdi ise yüksek yüksek rezidanslara kız veriyorlar iyi mi?

* * *

Herkesin aşk acısı var. Benim ise kuyruk acılarım.

* * *

O söz artık şöyle değişti. Dost başa kakar, düşman ayağa çelme takar.

* * *

Ne ağlarsın benim zülfü siyahım? Aaa soğan doğradığını görmemişim. Pardon.

* * *

Yaşamak tek ve hür. Rant için orman yakmak kadar kalleşçesine.

* * *

Kedi ulaşamadığı ciğere hormonlu dermiş.

* * *

Artık insanlık öldü. “Aradığınız kişiliğe şu an ulaşılamıyor” anonsunu duyarsam hiç şaşırmam.

* * *

Millet Nirvana’ya ulaşıyor. Ben bu trafikte Kadıköy’e bile ulaşamıyorum arkadaş ne iş?

* * *

Çok merak ediyorum. Zenciler de birbirlerine “Yüzümü beyaz çıkarma” der mi acaba?

* * *

ABD’li oyuncak üreticisi Mattel tesettürlü Barbie Bebek üretmiş. İyi de şimdi tesettürlü Barbie Bebeğin yanına, şöyle sakallı, takkeli ve şalvarlı bir kavalye üretilmesi de gerekmez mi canım?

* * *

Bekliyorum. Bir gün birisinin çıkıp “Yaşanılan her şey kamera şakası. Kameraya el sallayın” demesini.

* * *

Ah ah ah. Artık halkımız marka bağımlısı olmayı çoktan aştı, market bağımlısı olup çıktı.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Norveç’teki rezalet bana kasıtlı gibi geliyor


Dikkat ediyor musunuz, Amerika ve Batı neredeyse her gün AKP genel başkanını güçlendirecek, ülke içindeki muhaliflerini de çok ciddi sıkıntıya sokacak eylemler yapıyor. Zarrab davasını ortaya çıkarıyor örneğin. Sonra buna bir banka genel müdür yardımcısını ekliyor. Yetinmiyor bir de eski bakan hakkındaki gıyabi tutuklama kararı çıkarıyor. AKP genel başkanı esip gürlüyor. AKP genel başkanının korumaları için alınan silahların teslimine izin verilmiyor. Bir önceki Amerika gezisinde olay çıkaran korumalarla ilgili gıyabi tutuklama kararları alınıyor. Yetmiyor Türkiye’deki vize işlemleri durduruluyor Bunlara karşı AKP genel başkanı hep ayar veriyor, öfke saçıyor, oysa dışarıdaki durumda bir değişiklik olmuyor, buna karşı Erdoğan içerde giderek güçleniyor, üstelik kendisine yönelik bir tuhaf tavırları bahane ederek muhaliflerini yerli ve milli olmamakla, Türkiye’nin yanında durmamakla açıkçası vatan hainliği ile suçlama şansı bulunuyor. İşte son örnek Norveç rezaleti. Neymiş bilgisayar üzerinden yapılan bir NATO tatbikatında hedef tahtalarına Atatürk ve Tayyip Erdoğan konmuş. Bu yanlışlıkmış. Yapan sorumlular hemen yakalanıp ordudan atılmış. NATO Genel Sekreteri, Norveçli yetkililer hemen özür dilemişler. Sonuca bakın. Erdoğan güçlendiriliyor. Artık anlatmaktan dilimde tüy bitti. Bu oyunu görelim; Amerika ve Batı’nın iktidarla bir sorunu yok. Tam tersine asla yerini kaybetmesini istemiyorlar. Bu nedenle Türkiye’de kamuoyunu kendilerine düşman etmekten bile çekinmiyorlar. Çünkü biliyorlar ki kendilerine düşmanlık AKP genel başkanını daha da güçlendirecektir. İktidar istediklerini yaptıktan sonra halkın bir bölümünün düşmanlığı kimin umrunda olur ki?