DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Söz konusu Amerika olunca bizim yandaş takımı da sadece iri laf etmekten ileri gitmiyor pek. Cuma günü Ankaralı gazeteci Hüseyin Hakkı Kahveci Halk TV’deki Yazıişleri programında konuğum olmuştu. Cesur çıkışları ve kitapları ile son dönemlerde çok dikkat çeken bir gazeteci olan Kahveci “2004’ten bu yana hiç Amerikan ve İsrail bayrağı yakılmadı” dedi. Tabii amaç bayrak yakılması değildi. Kahveci daha önceki dönemlerde yani AKP’nin iktidarda olmadığı dönemlerde dinci kesimlerin bu tür eylemleri çok yaptığını ama kendileri iktidarda olunca bu tür eylemlerden hep uzak durduklarını anlatmak istiyordu.
Son bir iki yıldır Amerika hiç gündemden düşmüyor. İktidar ve sözcüleri ile yandaş yalakaları sürekli Amerika’yı suçluyorlar. Cemaatin dinci faşist darbe kalkışmasının Amerikan operasyonu olduğunu söylüyorlar, Erdoğan’ı yıkma planlarının Amerika işi olduğunu ileri sürüyorlar. Bunun ötesinde somut görüntüler de var. Amerika terör örgütü PYDye silah ve mühimmat ile araç gereç veriyor. Hayırsever! bir işadamımız ile bir banka genel müdürümüz Amerika’da yolsuzluk, dolandırıcılık ve kara para aklama iddiasıyla tutuklu. Yine eski bir bakanımızla bir banka genel müdürümüz hakkında da aynı iddialarla gıyabi tutuklama kararı verdi. Erdoğan’ın 12 koruma polisi hakkında da tutuklama kararı var. AKP’ye çok yakın gazetecilerin ifadesine göre Erdoğan’a yakın 283 kişi Amerika’ya gitmeye korkuyor çünkü tutuklanacaklarını düşünüyorlar. Amerika bir gece ansızın vize işlemlerini askıya aldı. Tüm bunların olmasına rağmen Türkiye’de “tık” yok. Ne bir gösteri ne bir bayrak yakma, Cuma namazında bile tepki görmedik. Demek ki Amerika olunca yandaş takımının eylem yapası gelmiyor. Oysa Tuğçe Kazaz bile “dolar kullanmayalım” dedi. Gerçi çok mantıksız bir öneri değildi ama cümlesinin sonuna “Amerika düşünsün” ifadesini ekleyince biraz alaya alındı. Oysa hiç olmazsa “dolar bozdurma” protestosu yapılamaz mı? Galiba yapılamaz. Çünkü yandaş yalaka takımın elinde çok dolar var. Bu kriz nedeniyle doların yükselme eğiliminde olacağını düşünerek şimdilik “eylemsizliği” tercih ediyorlardır. Elbette Tayyip Erdoğan’ı çok seviyorlardır ama “o kadar da değil” herhalde.

ÇOK GÜLDÜM

Görgü diyeceğim yine kızacaklar


Yıllar önce Star televizyonunda ana haberleri sunarken bir habere yaptığım yorum o zaman henüz yeni başbakan olan Erdoğan’ın tepkisini çekmişti. Erdoğan’la ilgili bir haberden sonra “Töreni izlediniz, Erdoğan yine kara gözlükleri ile konuştu. Oysa kalabalıklara karşı konuşurken kara gözlük takılmaz. Gözlük şapka gibidir, plajda değilseniz biriyle konuşurken gözlüklerinizi çıkarmalısınız” demiştim. Erdoğan bu yorum üzerine ortak bir dostumuzu arayarak “Can bey bana görgüsüz demek istedi, çok üzüldüm” diye haber göndermişti. Şimdi yine bir habere yorum yapacağım, yine “bize görgüsüz dedi” diyerek kızacaklar biliyorum ama ne yapayım onlar da biraz dikkat etsinler. Haber şu; Emine Erdoğan da artık twitter dünyasında. Emine Erdoğan kişisel hesap açmış. Ancak tanıtım bölümü çok ilginç. “Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi’nin resmi hesabıdır” yazıyor. İngilizcesinde ise biraz çekinmişler hanımefendiyi HE şeklinde yazmışlar. Yabancılar tabii ki o HE’yi anlamayacaklar nasıl olsa. Bir insan kendisinden söz ederken “sayın” ve “hanımefendi” tanımlarını kullanır mı? Muhtemelen hesabı Emine Erdoğan’ın sosyal medyadan anlayan görevlilerinden biri açmış. Tanıtma bölümüne de kendisi Emine Erdoğan’a nasıl hitap ediyorsa öyle yazmış. Bu görevli bilgisiz ve görgüsüz olabilir. Ama Emine Erdoğan’ın daha bunu görür görmez müdahale etmesi ve düzeltmesi gerekirdi.

16krk05a_ist_izm_ant_ank_trb

BUNU YAZMAK GEREK 

İstesek de istemesek de geçecekmiş


Lafa gelince “Biz kabile devleti değiliz” diyor AKP genel başkanı. Ama sıra icraata gelince sanki nasıl bir “kabile devleti” olduğumuzu kanıtlamak istercesine çabalıyor. Daha önce yazdım, “sayısız örnek” arasından birini seçerek “vize misillemesine tek başına karar vermesini” örnek gösterdim. Bazı okurlar “sayısız diyorsun başka ne var ki?” diye soruyor. Bir tane daha yazayım o zaman. Müftülere de nikâh kıyma yetkisi verilmek isteniyor biliyorsunuz. Yasa Meclis komisyonunda. Biraz ertelendi ama AKP genel başkanı yine gürledi ve “İsteseniz de istemeseniz de bu kanun Meclis’ten geçecek” dedi. İşte bir kabile devleti örneği. Erdoğan kendini Meclis’in yerine koyarak henüz genel kurula bile gelmemiş bir kanunun geçeceğini söylüyor. Bir yasayı savunmak başkadır
“isteseniz de istemeseniz de”diyerek dayatmanız başkadır. Eğer bir ülkenin en tepesindeki kişi demokratik parlamenter yöntemi yok sayıyor ve “böyle olacak” diye esip gürlüyorsa dışarıdan bakanlar o devlet için “kabile devleti” demekten başka bir söz bulamazlar.