Bİ SORALIM BAKALIM


Nereden çıktı bu 3 milyar dolar


AKP Genel Başkanı Erdoğan önceki akşam Cumhurbaşkanı sıfatıyla Beştepe’deki sarayda esnafa bir iftar verdi. Doğal olarak her iftardan sonra yaptığı gibi konuştu, konuşması bilmem kaç televizyonda birden yayınlandı.
Önce, bu konuşmanın üslubu ve akışı ile ilgili bazı gözlemlerimi paylaşmak istiyorum. Erdoğan konuşmasına gürül gürül akan sesiyle esnafı anlatarak başladı. ‘Ahi’lerden söz etti, ahilik yeminini okudu.
Sonra hava birden değişti. Erdoğan’ın akıcı konuşması kesildi yerine cümlelerin tam bitirilemediği, arada durup düşündüğü, bazı kelimeleri hatırlayamadığı bir konuşma çıktı ortaya. O an fark ettim ki Erdoğan promter’i durdurup “irticalen” konuşmaya geçmişti.
Açık söyleyeyim Erdoğan’ın yüzünü uzun zamandır böyle görmemiştim. Gözleri çakmak çakmaktı. Öfkesi ve hırsı her halinden belli oluyordu. Ama aynı zamanda bu öfkeyi bastırma duygusu da taşıyordu.
Kılıçdaroğlu’nun başını çektiği “Adalet Yürüyüşü”nü sert dille eleştirdi. “Almış eline adalet yazan bir kağıdı, yürüyor” dedi. Kendisine yönelik “Mahkemelere baskı yaptığını ispat ederim” sözüne “Senin yalan makinesi olduğunu herkes biliyor” dedi. Bu yüzden çok dava kazandığını ama kazandığı paraları avukatlarına bıraktığını söyledi.
Sonra bir anda “sevgili esnaf kardeşlerim” diye söze girdi ondan sonrası tıpkı konuşmanın başındaki gibi akıp gitti. Anladım ki tekrar prompter çalıştı.
Erdoğan prompter dışına çıktığında hiç gereği olmadığı halde birden “Şimdi çıkarmışlar 3 milyar dolarım olduğu yalanını” dedi. Sonra da “Bunun da cezası verilecek, çalışmalar bitmek üzere” türü bir cümle sarf etti.
Hesapta yargıya hiçbir baskı yok ve devam eden bir dava hakkında konuşmak yasak ama AKP Genel Başkanı şimdiden “ceza kesileceğinden emin” konuşuyor.
“3 milyar dolarım varmış” sözünü duyunca şaşırdım. Çünkü böyle bir haberi hiçbir yerde okumadım. Gerçi bugüne kadar Erdoğan’ın 100 milyar dolar, 40 milyar dolar, 20 milyar dolar serveti olduğu yolunda hepsi de yabancı kaynaklı veya Wikileaks, Snowden gibi skandal belgelerle duymuştuk.
Örneğin Wikileaks belgelerinde Amerikan elçisine dayanarak Erdoğan’ın İsviçre bankalarında her biri milyar dolarlık 8 ayrı hesabı olduğu haberi bile yayınlanmıştı. Ama bunları ne kanıtlamanın ne de haber yapmanın olanağı yoktu elbette.
Oysa Erdoğan bu kez bizzat “3 milyar dolardan” söz etti. Üstelik diğer duyumlarla ilgili bir dava açılmadığı halde bu konuda dava açıldığını da söylemiş oldu.
Dün Google’dan arama yaptım. Hiçbir kaynakta “Erdoğan’ın 3 milyar dolarlık serveti var” haberine rastlamadım. Ama az önce saydığım türden yabancı kaynaklarca iddia edilen bilgiler vardı.
Peki, Erdoğan’a bu iftirayı atan kim veya kimler?
Dava açıldığına göre kimlikler, kaynak ve yayınlandığı yer de bellidir. Bence AKP Genel Başkanı milleti daha fazla meraklandırmamalı, bu iddianın sahibini de açıklamalıdır
Ayrıca son olarak şunu da söyleyeyim; zamanında darbe lideri Kenan Evren yapardı bunu. Kamuoyunun bilmediği ve hatta bilemeyeceği bilgileri kamuoyunu etkilemek için açıklardı. Bu sayede birçok kişi merak ettiği şeyleri öğrenirdi.
Sanıyorum internette onca “para haberi” varken ve hiçbir medya organı bunları haber yapamazken, Erdoğan kendi kendine bir “3 milyarlık servetten” söz ederek milletin aklına şüphe düşürmüş oldu.

CANIMI SIKAN ŞEYLER


Pes yani, Cindoruk da FETÖ’cü ilan edildi ya


İktidara en yakın gazetelerden Yeni Şafak’ın manşeti dün Hüsamettin Cindoruk’a ayrılmıştı. Manşette “Büyük Abi Cindoruk” yazıyordu.
Okuyunca çok şaşırdım. “Pes yani” demekten kendimi alamadım. Cindoruk ve Gülen’i yan yana koyabilmek mümkün mü?
Tabii haberin ayrıntısı şüphemi doğruluyor. Çünkü Fethullah Gülen’in avukatlarından Orhan Erdemli FETÖ davalarının yürütüldüğü mahkemelerden birine bir dilekçe göndermiş. Erdemli dilekçesinde bir gün “İstanbul İmamı” olarak bilinen Ahmet Kara’nın kendisini Hüsamettin Cindoruk’a gönderdiğini, kendisinin gittiğini, buradaki konuşmalardan Cindoruk’un bu gruba akıl hocalığı yaptığını anladığını yazmış.
Gazete buradan hareketle Cindoruk’un CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile de “Adalet Yürüyüşü”nden birkaç gün önce buluştuğunu belirterek “Demek ki Kılıçdaroğlu’na yürüyüş fikrini Cindoruk verdi, yani bu bir FETÖ projesidir” sonucuna varmış.
Bazen “Allah’ım aklımızı koru” derken haksız olmadığımı kabul edersiniz değil mi?
Adalet Yürüyüşü iktidarı o kadar korkutmuş durumda ki, ne yapacaklarını bilemiyorlar artık.
Tabii Hüsamettin Cindoruk bu saçma sapan iddiaya sert bir cevap verdi. Cindoruk adına açıklama yapan Ufuk Söylemez Yeni Şafak’ı bir zamanların Taraf gazetesine benzeterek “Cemaatin yayın organlarında Cindoruk defalarca hedefe konmuşken bu tür bir suçlama yapmak ahlaken de çok kötüdür” dedi.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER


Tuğrul Türkeş için artık konuşma zamanı gelmedi mi?


Gazeteci, şimdi milletvekili Enis Berberoğlu MİT TIR’ları haberi nedeniyle tutuklandı. Casusluk ve vatana ihanetle suçlanıyor. Cumhuriyet’te yayınlanmadan bir yıl önce başka medya organlarında yayınlanmış bir haber nasıl devlet sırrı oluyor şu ana kadar hiçbirimiz anlamadık ama bir kişi var ki, şu anda devletin en tepe noktalarından birinde oturmasına rağmen hiç ağzını açmıyor.
Bu kişi AKP hükümetinin Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş.
MİT TIR’ları olayı gündeme düştüğünde Tuğrul Türkeş henüz AKP’ye geçmemişti. MHP’de Genel Başkan Yardımcısı olarak görev yapıyordu.
Türkeş 15 Haziran 2015’te CNN Türk’teki Tarafsız Bölge programında TIR’larla ilgili bir soruya aynen şu cevabı vermişti; “Bizi izleyenlerin huzurunda yemin ediyorum. Vallahi ve billahi o silahlar Türkmenlere gitmiyordu. Burada bizi izleyenlerin huzurunda yemin ediyorum. Vallahi ve billahi o silahlar Türkmenlere gitmiyordu. Bilerek söylüyorum, iddia ederek söylüyorum. Bizim o bölgeyle irtibatımız var. Bayır Bucak Türkmenleriyle, Halep’tekilerle irtibatımız var.”
Türkeş 7 Haziran 2015’te yapılan seçimlerde MHP’den milletvekili seçilmişti. Türkeş 1 Kasım’da tekrarlanan seçimler için aday gösterilme süresine bir gün kala MHP’den ayrılmış ve AKP’den aday olmuştu.
Seçimden sonra hükümette Başbakan Yardımcısı olan Türkeş söz konusu programda söylediği sözlerin sorulması üzerine inanılmaz bir çark edişle “Ben o sözleri yardımların daha iyi daha sağlıklı yapılabilmesi için sarf etmiştim” demişti. Türkeş ondan sonra bu konuyu hiç konuşmadı.
Ancak şimdi durum farklı. Türkeş’in Meclis’te aynı sıraları paylaştığı bir arkadaşı TIR haberi nedeniyle hapiste. Türkeş AKP’ye geçtikten sonra siyasi çıkarı gereği o sözlerini unutturmak isteyebilir. Oysa şu anda vicdani bir sorunla da karşı karşıya. Yapacağı tanıklık muhtemelen hapisteki bir milletvekilini kurtarabilir.
Ayrıca konunun bir de başka yüzü var. Berberoğlu güya TIR haberini Cumhuriyet’e verdiği için devlet sırrını açıklamakla suçlandı ve hapse atıldı. Peki, Türkeş’in “O silahlar Türkmenler’e gitmiyordu” açıklaması da bir devlet sırrını ifşa etmek değil mi? Demek ki Türkeş Berberoğlu ile birlikte kendisini de bu işten kurtarmak zorundadır.

HOŞUMA GİDEN ŞEYLER


Günün en sevimli haberi


Zorunlu olarak hep iç karartıcı haberlerle boğuşurken dün Antalya’dan gelen bir haber hem yüzümü güldürdü hem de “keşke hep bu tür haberler yapabilsek” dedirtti bana. Kısaca özetleyeyim; Antalya Muratpaşa’da iki genç evlerine bir kanepe almışlar. Ama kanepe ağır ve hayli büyük. İki genç sokaklarının başındaki tekerlekli çöp konteynırını taşıyıcı olarak kullanmışlar. Yaptıklarını fotoğraflamışlar sonra de Twitter hesabından paylaşarak şunu yazmışlar;
“Sevgili belediye. Konteyneri 15 dakikalığına böyle bir hizmet için kullandık, teşekkür ederiz. Konteyneri aldığımız gibi bıraktık”
Şimdi bundan sonrası daha güzel. İki gencin Twitter mesajı yayılınca bu kez Muratpaşa Belediyesi
Twitter hesabından şöyle bir mesaj atılmış;
“Kaç yıllık belediyeyiz, çöp konteynerinin bu fonksiyonunu hiç fark etmemiştik. Bir yaşımıza daha girdik. Yardımcı olabildiysek ne mutlu”
Gerçekten günün en sevimli haberi değil mi?