Konumuz sokak köpekleri. İsterseniz buna sokağa terk edilmiş köpekler de diyebilirsiniz. Netice değişmez. Sokaklarda, meydanlarda, parklarda, plajlarda köpeklerin başıboş dolaşmasına hiçbir (evet hiçbir) medeni ülkede izin verilmez. Bu Türkiye için “eksi puan”dır. Medeni ülkelerde bizdeki ile kıyaslanmayacak kadar az sayıda “başıboş kedi” (stray cat) görebilirsiniz. Ama köpek göremezsiniz. Köpek, aslen “kurt”dur. Çok uysal küçük bir köpeğin bile fıtratında kurt atalarından tevarüs ettiği bir saldırganlık vardır. Kendini, ailesinden biri addettiği kişiyi tehlike altında görür veya sahiplendiği mıntıkaya tecavüz vaki olduğu fikrine kapılırsa, içgüdülerinin emrini dinler ve yırtıcılaşır. Köpek zekidir, sadıktır ve cesurdur. Sahipsiz köpekler, kurt ataları gibi “sürü” halinde dolaşırlar. Bu onlara savaş üstünlüğü sağlar. Sürü içinde bir köpek, tek başına dolaşan köpekten çok daha tehlikelidir. Kediler, köpeklere göre aptaldır. Onlarda sahibine sadakat veya mıntıka savunmak için saldırma içgüdüsü yoktur.

KÖPEK SEVMEK

Başta İngilizler olmak üzere, tüm Avrupalı ve Avrupa kökenli Amerikalı, Kanadalı, Avustralyalı insanlar, Türklerle kıyaslanamayacak kadar çok köpek düşkünüdür. Hemen her ailenin bir (bazen birden fazla) köpeği vardır. Bu köpekler ailenin bir ferdi gibidir ve evin içinde diğer fertlerle birlikte yaşar. Evin köpekleri özellikle çocukların arkadaşıdır. Onlarla al takke ver külah oyun oynarlar. Çocukların anne ve babası onların da anne ve babasıdır. Ev köpeği, kendini insan zanneder. Sürekli sevgi ve ilgi bekler. Kıskançlık yapar, bazen küser. Bazen yaptıklarından utanır, annesi veya babası azarlarsa, bir köşede süt dökmüş kedi gibi oturur. Affedilmeyi bekler. İşin ibretlik yanı şudur: Köpeğin insanların can yoldaşı olduğu bu ülkelerde “sokak köpeği” yoktur. Çünkü orada köpek sevgisinden önce insan sevgisi vardır. O ülkelerde yaşayanların üzerinde mutabık kaldıkları “toplumsal sözleşme”de (içtimai mukavele) şöyle yazar: Herkes kendi köpeğini, kendi evinde besler, bakar ve barındırır. Sokağa çıktığında, kendi köpeğinin bokunu kendi toplar. Bu sözleşme o ülkeleri medeni yapar. Hocam Fuat Çobanoğlu’nun işi omurgasından kavrayan tanımıyla “Medeniyet, üçüncü şahısların hakkına saygı” demektir.

SOKAK KÖPEKLERİ KONUSUNDA, AVRUPA HUKUKU GEÇERLİ OLMALIDIR

Ülkemizde, özellikle okumuş laik kadınlarda, son derece gayri medeni bir “sokak köpeği hamiliği” tutkusu var. Daha önce de yazdım yine yazıyorum. Sokak köpekleri meselesi “hukuk” çerçevesinde ele alınmalıdır. Önerim, bizi tam üye olarak aralarına almayacak olsalar bile, Avrupa Birliği’nde yürürlükte olan mevzuatın esas alınmasıdır. Osmanlı zamanında, ecnebilerin tenkitleri üzerine, medeni bir ülke olmak amacıyla da sokak köpekleri toplanıp Hayırsız adaya götürülmüştü. Ama halk (bunlar her kimse ve kaç kişiyse) köpekleri geri getirip sokaklara salmıştı. Bu sefer öyle olmasın. Bırakın turistlerin sokak köpeklerinden şikâyet etmesini bir yana, köpek var diye sokakta oynamasına izin verilmeyen çocuklara, sabah yürüyüşü yaparken korkudan yolunu değiştiren veya bacağından ısırılıp kuduz aşısı olan Türkiye vatandaşlarına yazık değil mi?

Son söz: Önce insan, sonra köpek hakları.