Herhalde yurtdışından para akışı durur diye olacak, Türkiye’nin dünyada itibar kaybetmesi hükümette endişeye sebep olmuş. İtibar kaybına alafranga “imaj bozulması” adını takmışlar. Dünya gazetesine göre, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci bu bozulan imajı düzeltmek için hafta başında bir “imaj kampanyası atağı başlatmış”. Hükümet “yabancı, yabancıya inanır” diye düşünmüş olacak ki; yeni kampanyayı, Muhtar Kent gibi ünlü Türk iş adamları değil, Türkiye’de faaliyet gösteren küresel firmaların üst düzey yöneticileri yürütsün kararı almış. Bu zevatı yeni kampanyada rol almaya ikna etmek için (tahmin ederim) aba altından sopa gösterecek ve “siz bizim imajımızı cilalayın, biz de bunun altında kalmayız herhalde” diyecektir.

HALKLA İLİŞKİLER PERDEYİ AÇMAKTIR

İmaj, “görüntü” demektir. Bir şey ne ise, sonunda öyle görünür. Halkla ilişkiler, kurumsal ilişkiler, reklâm, kurumsal kimlik değiştirme veya iyileştirme aynı uğraşın değişik adlarıdır. Herkes bazen, bazıları her zaman kandırılabilir. Ama herkes her zaman kandırılamaz. İmaj değiştirmenin veya düzeltmenin altın kuralı, “görüntüyü değiştirmek istiyorsan önce eşyayı (şeyi) değiştir” ilkesidir. Yakınlarda aramızdan ayrılan Altemur Kılıç, 1959’da ODTÜ’de bize “Halkla İlişkiler“ (Public Relations) dersi vermişti. Başlıktaki “perdeyi açma” onun bize öğrettiği bir kavramdır. Çünkü ilişki yönetimi (imaj düzeltme) saydamlık ister.

MİLYARDER “BABA” ROCKEFELLER İMAJINI DÜZELTMEK İSTİYOR

1914’te Amerikan gazetelerinde “John D. Rockefeller Colorado maden ocaklarında grevci işçileri öldürttü” diye haberler çıkar. Bu yüzden ailenin itibarı sarsılır. Bozulan itibarını düzeltmek için önce Ivy Lee, daha sonra da Joseph Clarke adındaki iki iletişimciyle anlaşır. Her ikisi de Rockefeller’in “imajını” düzeltme, Rockefeller’in “davranışlarını” düzeltmekle başlar der.

İMAJ YÖNETİMİ İÇERİDEN BAŞLAR

En az bunun kadar önemli olan diğer bir husus da imaj düzeltme sürecinin içeriden başlaması gereğidir. Hem firmalar, hem kurumlar, hem de ülkeler için bu böyledir. Firmaların her bir elemanı o firmanın bir tanıtım ajanıdır. Halk, firmayı, temas ettiği çalışanlarına bakarak değerler. Yurtdışına çıkan veya orada yaşayan veya yurdumuza gelen herhangi bir yabancıyla, ister taksi şoförü ister doktor olsun, temas eden her Türk bir “imaj” inşa işçisidir. Milyonların inşa ettiği imajı birkaç kişi ne bozar ne de düzeltir.

NE ERDOĞAN’LA NE DE ERDOĞAN’SIZ OLUYOR

Bakan Nihat Zeybekci’nin konuşma yaptığı sahnenin arkasında İngilizce olarak “Discover the Potential” yazıyordu. Bunun anlamı Türkiye pazarı büyüktür, buradaki ticari faaliyetinizi artırın demektir. Türkçe olarak da “İmaj Kampanyası Basın Lansmanı” yazıyordu. Benim kafam karıştı. Eğer bu kampanyanın amacı Türkiye’nin imajını/ itibarını yüceltmekse, işin içine ticari mesaj sokmamak gerekir. Neyse. Eğer Zeybekci başarılı olmak istiyorsa, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı söylem ve eylemlerini değiştirmeye ikna etsin. Bunu başarabilirse, Türkiye’nin imajını düzeltmek o kadar da zor olmaz. Aksi takdirde, işi çok zor gibi duruyor.
Son söz: Kendisi değişmeyenin, imajı değişmez.