Şubat başında 1 ABD Doları 3.78 TL idi. Bugün (yani dün) 3.61 dolayında seyrediyor. Kabaca dolar, TL karşısında yüzde 5 değer kaybetti. İsterseniz bunu, TL dolar karşısında yüzde 5 değerlendi diye de okuyabilirsiniz. Şubat başında dolar “daha nereye kadar yükselir” diye soruluyordu. Çünkü kısa bir süre 3.92’yi bile görmüştü. Şimdi soru “dolar daha ne kadar düşebilir” haline dönüştü. İster döviz, ister hisse senedi, ister emtia piyasalarında fiyatlar yükselmeye başlayınca, tahminler “daha da yükselir” istikametinde olur. Düşmeye başlayınca da piyasa uzmanları denen koro, “daha da düşer” şarkısını söylemeye başlar. Piyasa tahmininde önemli olan “dönüş” noktalarını bilmektir. Bu amaçla düşüşte “destek”, çıkışta “direnç” düzeyleri belirlenmeye çalışılır. Bu kavramlar doğrudur. Çünkü ne iniş, ne de çıkış kısa dönemde aynen devam edemez.

DOLAR NİÇİN DÜŞTÜ

Aslında bunun en kısa cevabı “çok çıktığı için”dir. Gerçekten dolar fiyatı sadece TL karşısında değil, birçok para birimi karşısında hızla yükseldi. Şimdi de yine sadece TL karşısında değil, birçok para karşısında da hızla düşüyor. Demek ki, bu iniş-çıkışlar, Türkiye’ye mahsus değil. Türk ekonomisine benzer yapıdaki tüm ülkelerde, aynı hareketler gözlemleniyor. Herhangi bir piyasada (FX, Borsa, emtia) kısa sürede yüksek “volatilite” (dalgalanma) olması, o piyasada spekülasyon hatta manipülasyon yapıldığının kanıtıdır. Türkiye’de döviz fiyatlarında bir ayda yaşanan dalgalanmada hem spekülasyonun hem de devlet eliyle yapılan manipülasyonun rolü vardır. Burada spekülasyonu vatandaşlar, manipülasyonu da devlet yapmıştır. Hem MB, faizi artırmıştır ki, bu normaldir. Hem de kamu, özel sektörden olan döviz alacaklarını sabit ve düşük bir kurdan TL olarak tahsil etmeye razı olmuştur. Bu anormaldir.

VOLATİLİTENİN BEŞERİ YÖNÜ

Doları ve hisse senedini uzun vadeli bir yatırım aracı olarak görenler, kolay kolay pozisyon değiştirmez. Onların volatiliteye katkısı yoktur. Ama vur-kaç peşinde olanların acul hareketleri, salıncakta volan vurmak gibi salınımı artırır. Piyasalar aslında “insan davranış kalıplarının” bir yansımasıdır. Bireyler ve bazen kurumlar bir yandan hızla (havadan yani emeksiz) para kazanmak isterken, diğer yandan da zor biriktirdiği paracıklarının hızla eriyip gitmesinden korkar. Çıkma başlayınca, fırsat kaçırdım daha fazla kaçırmayım diye yüksek seviyeden alım yapar. Düşme başlayınca da “zararını neresinden dönülse kârdır” deyip düşükten satar.

DOLARIN GELECEĞİ

Dolar daha doğrusu döviz fiyatları yeniden artacaktır. Çünkü 1) Türkiye ile parası döviz olan ülkelerin enflasyon oranları farklıdır. Devalüasyonlar bir bakıma enflasyon düzeltmesidir. 2) Türkiye’nin kredi notu düşüktür, sıcak para çok daha fazla taviz almadan gelmeyecektir. 3) AKP hükümeti Merkez Bankası’nın faiz artırarak döviz fiyatını baskılamasını istememektedir. İlk fırsatta faizleri indirme yönünde aksiyon alacaktır. 4) Türk ekonomisinin en zayıf tarafı “cari açık” bağımlısı olmaktır. Bunu mümkün mertebe azaltmak için döviz fiyatlarının yüksek tutulmasından başka bir yol yoktur.
Son söz: Dolar çıktı diye yerinme, düştü diye sevinme.