Yeni bir yıla giriyoruz. İyi şeyler dileyelim, iyi şeyler olsun. İktisatta “sadece iyimser olmakla, işler iyi gitmez; ama sadece kötümser olmakla, işler kötü gidebilir” diye bir saptama vardır. Her şeye rağmen iyimser olmaya mecburuz. Yoksa depresyona girebiliriz. Tekrarlayıp duruyorum. Türk ekonomisi, bünyesinden doğan nedenlerden dolayı değil, çok kötü yönetilen iç ve özellikle dış siyaset yüzünden sakatlanmıştır. İnşallah siyasette yapılan hatalardan dönülür, ekonomi de iyi-kötü rayına girer. İktidarın parlamento dışı “dinci bir güçle” oluşturduğu koalisyon 2013’te çatlamış ve 15 Temmuz 2016’da darbe girişimi olarak ortaya çıkmıştır. Bu da herhalde “besle hocayı, oysun altını” denilen şeydir.

İKTİDAR YALAKALIĞI VE MUHALİF YAĞCILIĞI

Üstteki paragrafı okudunuz, bitti. Bugün için unutun. Bunları çok konuştuk ve yazdık. Yazmaya da devam edeceğiz. İktidarı eleştirdikçe daha popüler olduğumun farkındayım. Bunun da beni istemeden “muhalif yağcısı” parkuruna çekmesinden endişe ediyorum. Çünkü bu ben değilim. Onun için bugün size (elli yıllık takıntım olan) herkesin “müşterek suçlu ve müteselsil günahkâr” olduğu bir şeyden, trafikten bahsedeceğim. Biliyorum; bunları yazmamım pratik faydası yok. Ben de zaten pratik fayda peşinde değilim. Amacım okurlarıma biraz vicdan azabı çektirmektir. Vicdan azabı çekilmelidir ki, vicdanımız devre dışı kalmasın.

YOLLAR ÖNCE YOL, SONRA OTOPARKTIR

İstanbul’da trafik sıkışıklığının, açık ara bir numaralı sebebi, özel araba sahiplerinin araçlarını, egoistçe, edepsizce, terbiyesizce ve saygısızca, en kısa mesafe yürümelerine uygun gelen her yere park etmeleridir. Tek sıra, çift sıra, verevine, dikine, nasıl kolayına gelirse öyle; köşe başı veya otobüs durağı demeden lök gibi yola bırakmalarıdır. Daha da önemlisi işledikleri bu kabahatten dolayı en küçük bir suçluluk duymamalarıdır. Aynen kafa kesen IŞİD militanlarının işledikleri cinayetten dolayı vicdan azabı çekmemeleri gibi! Usulsüz araç park edip yol tıkayanların savunmaları da hazırdır. “Ama herkes yapıyor!” Üstelik yakında bedava otopark da yok. Patladın mı? Aman canım, git başımdan.

HER ŞİKÂYETÇİ HAKLI DEĞİLDİR

Trafik sıkışıklığına sebep olanlar da bu sıkışıklıktan şikâyetçidir. Ama gerçek mağdurlar, yaya olarak veya toplu taşıt aracı kullanarak işe gidip gelen milyonlarca vatandaştır. Şehir içinde özel araçların taşıdığı yolcu sayısı toplamın sadece yüzde 20’si iken, bu araçlar trafik sıkışıklığının yüzde 80’nini yaratmaktadır. Bu yüzden otobüsler sefer yapamamakta, insanlar eziyet çekmekte ve ulaşım maliyeti artmaktadır.
Son söz: Herkes işledi diye, günah sevap olmaz.